Serinin ikinci bölümünde Peyami Safa ve Nazım Hikmet arasındaki edebi tutum, fikir ve anlaşmazlıkları inceledik.

Peyami Safa ve Nazım Hikmet 

Nazım Hikmet'in şiirini çalıştığı gazetede yayımlayan Peyami Safa, bu sebeple işinden kovuluyor. Nazım Hikmet’in tutukluluğu bittikten sonra Peyami Safa ile arkadaştan öte, iki dost oluyorlar. Önemli şairlerin bulunduğu toplantıda Nazım Hikmet, Peyami Safa’dan övgülerle bahsediyor. 

Tartışma Nasıl Başladı? 

İkisi Resimli Ay Dergisi'nde çalışıyorlar. Nazım Hikmet, Jokond ile Sİ-YA-U adlı şiirini kaleme alıyor. Peyami Safa bu şiir için Nazım Hikmet okurlarını öfkelendirecek uzun bir eleştiri yazısı yazıyor. Hatta öyle ki Peyami Safa ile Nazım Hikmet'in okurları arasında kavga çıkıyor.  

Nazım Hikmet Resimli Ay Dergisi'nde Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” romanından övgü ile bahsettiği bir tanıtım yazısı yazar ve ekler: “Peyami’nin romanı realisttir, fakat eski manada fotoğraf realizmi değil, şeniyetlerin abidesini yapan ve bunu yapmak için bir sıra tahlil ve terkiplerden mürekkep bir kompozisyon vücuda getiren diyalektik bir realizm.” Aslında aralarının açılması yazıdan dolayı değil, kısa bir diyalog yüzündendir. 

Nazım Hikmet bu sırada Orhan Selim imzasıyla gazetelerde yazılar yayınlıyor: Bunlardan olayları ateşleyen İt Ürür Kervan Yürür adıyla yayınlanan yazıları olacaktır. Peyami Safa’ya gelince arkadaş ortamında “Artık Nazım’ı okuyan yok, yazıları bakkal ağzı, sütçü narası” gibi sözler sarf ediyor. Bu olayın üstüne Nazım Hikmet’in “Ben Münekkitten Yanayım” başlıklı yazısıyla üstü kapalı gerilimi tırmanıyor. 

Tartışma Nasıl Devam Etti? 

Peyami Safa eleştirilere cevap niteliğinde “Sürü Adamı” yazısını kaleme alıyor. Yazıda Nazım Hikmet’i hedef alan şu cümleler yer alıyor: “İçinde hep sürü insiyakları teptiği için şahsiyetten mahrum, insana en uzak insandır bu.” (Safa,1935)1. Nüfusunu gerçekten artırmak isteyen bir memleket, bunların sayısını azaltmakla işe başlamalıdır.” Ertesi gün Nazım Hikmet’in cevabı “Küçük Adam” başlıklı yazısıyla oluyor derken Gazetenin sahibi Zekeriya Sertel olaya müdahalede bulunuyor. Böylece Peyami Safa kavgasını kendi çıkardığı Hafta dergisinde sürdürme kararı almıştır. 

Peyami Safa “Biraz Aydınlık” başlığıyla Nazım Hikmet’i tanıdığı dönemden başlayarak hedef alan cümlelerine toplam yedi yazı boyunca devam etmiştir. Nazım Hikmet ise ikinci yazının yayımlanmasıyla Yedigün Dergisine bir röportaj verir ve şunları söyler: “Herhangi bir fikre asabiyetle bağlanmanın, insanı bir sürü adamı haline soktuğunu söyleyen bu tip, mesela masonluk fikrine ve idealine kör ve müthiş bir imanla bağlanmıştı ve bu bağlanışta o kadar ileri gitmişti ki bir mason locasına girebilmek için üç defa eşik aşındırıp üç defa reddedilmeyi bile göze almıştı.” (Hikmet,1935)2

Üçüncü yazısında Nazım Hikmet’i yalanlıyor. Bunun ardından Nazım Hikmet Peyami Safa’yı kışkırtıcı olmakla suçladığı bir röportaj veriyor ve ekliyor: “Bu yozlaşmış fitnenin maskesini indirmek, onun korkunç  iç yüzünü, bulaşıcı hastalıklar müzesindeki bir ibret panosu gibi ortaya çıkarma zamanı gelmiştir." (Hikmet,1935)3 Peyami Safa’nın ben senin için Marksist olurum dediğini iddia ederek onun menfaatçi biri olduğunu dile getirmiştir. 

Sonuca doğru: 

Bir başka yazısında dili giderek ağırlaşan Peyami Safa, Nazım Hikmet’e zavallı oğlan diye sesleniyor ve ekliyor: “Karşıma böyle bir zekâ ve şuur harabesi çıkacağını ummuyordum, gene de bu sözleri Nazım Hikmet'in söylediğine inanmam, biraz alık salıktır ama benim bildiğim Nazım bu kadar beyinsiz değildir.” (Safa,1935)4

Son yazısına geldiğimizde “Evvelden savunmasını yaptığım Nazım Hikmet'in bu kadar mayasız, cevhersiz ve içi boş olduğunu ben bu polemiğe girerken bilmiyordum.” (Safa,1935)5 sözleriyle bitiriyor. 

Nazım Hikmet ise son kez şu şiiriyle cevap veriyor Peyami Safa’ya, 

Peyami Safa’ da bir şiirle son kez noktayı koyuyor bu kavgalarına, 

Peyami Safa, mezar altında yatan büyük Türk ölülerine kızan  derken Nazım Hikmet’in kendisine yazdığı eleştiri yazısında Namık Kemal'i takma aslan yeleli diye eleştirmesine yanıt vermektedir. Nazım Hikmet’in Namık Kemal'i bu şekilde nitelendirmesi o dönemde sadece sağcı aydınların değil, solcuların da tepkisini çekecek ve daha büyük yeni bir kavganın başlamasına neden olacaktır.

Kaynakça:

[1] Tan,23 Haziran,1935,Peyami SAFA

[2] Yedigün,17 Temmuz,1935,Nazım HİKMET

[3] Yedigün,Temmuz1935,Nazım HİKMET

[4] Hafta,19Ağustos,1935,Peyami SAFA

[5] Hafta,Ağustos,1935,Peyami SAFA

https://onedio.com/haber/agza-alinmayacak-sozleri-dergilerde-yayinlamislar-peyami-safa-ve-nazim-hikmet-in-arasinda-gelisen-o-kavga-932034

https://www.soylentidergi.com/nazim-hikmet-peyami-safa-kavgasi-dusmanin-buyugu-eski-dostlardan-cikar/


BENZER YAZILAR

Ahmet Haşim’in Hayatı: Çocukluğundan Birinci Dünya Savaşına

Ahmet Haşim’in hayatının belirli bir dönemine dair bilgiler ve fikirler

@iyikiokumusum yayında

15 Ekim 2019 tarihinde takipçilerimize "Bugün karşıma çok güzel bir şey çıktı" dedirtmenin arzusuyla bir araya geldik. Kısa sürede büyüyüp koca bir aile olduk.⁠


Paylaş