Fütürizm akımının kurucusu Marinetti, temsilcisi Mayakovski ve Türkiye Temsilcisi Nazım Hikmet üzerinden fütürizm akımının edebiyata yansımaları ve temsilcilerini inceledik.
Fütürizmin Doğuşu
20. yüzyılın başlarında feodal yapıdan sanayi toplumuna geçilmesiyle aşırı milliyetçi fikirler oluşmaya başladı. Bunun yanı sıra Milano’da otomobil sektörünün gelişimiyle İtalyan sanatçılar bundan etkilendi. "İtalya’da yeni bir Rönesans başlatmak isteyen sanatçılar, güzelliğin yeni görünümünün hız ve çağın karakterinin dinamizm olduğu düşüncesiyle bu akımı başlattılar." (Keser, 2009)
1909’da doğan ve 1916’ya kadar devam eden bu akımda Fütüristler hız, şiddet, güç, hareketlilik, makinalar ve devinim halinde dinamizmi olan unsurları değerli bularak bunları çalışmalarına konu edindiler.
"20 Ocak 1909 tarihinde Le Figaro gazetesinde yayımlanan Fütürist Bildiri’de araba motorundan çıkan sesin güzelliği, dumanlı yılanlar gibi salınan trenler, göğe yükselen dumanlarıyla bulutlara asılı duran fabrikalar, çıkardıkları seslerle yeri göğü inleten vapurlar, lokomotifler ve uçaklar" şiirsel bir dille övülür (Marinetti, 2008).
Kurucusu Marinetti’ye göre enerji, hız ve dinamizmin üzerine kurulu modern hayatı kutsamalı, durağan olan değerleri geçmişte bırakmalıyız. Bu akım, sanayi toplumunun getirmiş olduğu teknoloji hayranlığıyla birlikte insanı makineye bağımlı hale getirir.
1915 yılında İtalya’nın Dünya Savaşı'na katılmasıyla birlikte savaşın göz ardı edilemeyecek yıkıcı etkileri fütüristlerin gözü önünde gerçekleşiyordu. Sanayileşme ve seri üretim, savaşa katılan orduların ihtiyaçlarının kısa sürede karşılanması, bu da milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi demekti. Bunların içinde Fütürist temsilciler de vardı. Örneğin Boccioni ve Fütürist mimar Antonio Santélia savaşta hayatını kaybetti. Russolo ise 1916’da ağır yaralandı. Bu olaylardan sonra Fütürizm aldığı darbelerle yavaş yavaş izini kaybettirerek ortadan kayboldu.
F.T Marinetti ve Fütürist Manifesto
Marinetti için Fütürizm, geçmişi reddeden, hızın, şiddetin, makinelerin, gençliğin ve endüstrinin önemli olduğu sanatsal bir felsefeyi anlatır. Ayrıca İtalya'nın modernleşmesini ve kültürel gençleşmesini savunur.
"Biz fütüristler, şiirlerimizde tehlike, enerji ve atik olmayı dile getirmek istiyoruz.” Edebiyatın sakinliğinden ve yetersizliğinden şikâyet eden Marinetti, "Saldırgan, yıkıcı olmayan hiçbir eser başeser olamaz." (Marinetti, 2008) Edebiyatın karmaşadan doğacağına inanan Marinetti, İtalya'da yayımladığı bildirisini şu şekilde noktalıyor:
"Bu gelenekselliği yok eden, bu yıkıcı şiddetteki manifestomuzu İtalya'dan bütün dünyaya duyuruyoruz ve gelecekçiliği (Fütürizm'i) inşa ediyoruz; çünkü ülkemizi, profesörlerin, arkeologların, çenesi düşük edebiyatçıların ve antikacıların boğuculuğundan kurtarmak istiyoruz." (Kesim, 2015)
Fütüristlerin lideri bir şair, roman yazarı ve manifesto yazarı olan F.T Marinetti’nin "Zang Tumb" adlı kitap çalışmasını Balkan Savaşı sırasında savaş muhabiri olarak gittiği Edirne’den etkilenerek yaptığı söylenebilir. Bulgar bombardımanı altındaki Edirne şehrinin bombalar ile yakılıp yıkılışını göklere çıkartır. Burada yazılar topçu, mermi ve iskelet parçalarının yerini alır. "Poem by Marinetti" isimli çalışmasıyla şiirde tek düzeliği provoke etmeye çalışır.
İtalya'daki fütürizm yeniliğinin ilk örneği 1912 yılında yayımlanan bir şiir antolojisiydi. Fütürizm akımı ile faşizm ideolojisi birleşti ve 1920 yılının ortalarında etkisini kaybetti. Eserlerinde mantık aramayan fütüristlerin ortak cümlesi sözcüklere özgürlüktü. Ezra Pound, D.H. Lawrence ve Giovanni Papini de fütürist akımın örnek temsilcilerindendir.
Fütürizmin Yeniden Doğduğu Yer
20. yüzyılda sembolizmin enkazında yükselen Fütürizm Rus şiirinde üçüncü önemli akımdır. 1909 yılında Marinetti'ye geçici olarak ilgi duymalarına rağmen, Rus fütüristlerinin, İtalyan akımıyla ortak yönü oldukça azdır. Onun kökleri Rusya'dadır, hatta kökünün bir kısmının, fütürizmin şiddetle karşı çıktığı sembolizme kadar uzandığı söylenebilir.
V.V. Mayakovskiy 1912 yılında, "Halkın Beğenisine Hakaret" başlığı altında ilk fütürist bildiriyi yayınladılar. Fütürist programın başlıca üç amacı vardı: Şiiri sembolistlerin metafiziksel soyutlamalarından kurtararak, çağdaş yaşamın endüstriyel ve siyasî gerçeklerini yansıtır bir hale getirmek, geleneksel olan her şeyi, eskimiş ve aşınmış olan şair imajlarını şiirden atmak ve kelimeleri, sık kullanılmış olan anlamlarından ayırarak, gerçeklik duygusunu kaybetmeden etki yapacak olan yeni bir şiir dili yaratmak.
"Ruslara göre fütürizm kendi estetik kuramlarını geliştirdikleri bir şiir hareketidir."(Kasack ve Leksikon , 1996). Sembolizm ve empresyonizmden doğan bu "avangart"akımın hareket noktası edebiyat dilinde devrim gerçekleştirmektir. "Rus akımcıları kahrolsun araç sözcükler, yaşasın kendi kendine oluşan sözcük!” (Kruçyonıh,1996).
Yine 1912 yılında "Toplumsal Zevke Tokat" Rus fütürizminin ilkelerini açıklayan en önemli manifestolardan biridir. Gelenekleşmiş beğeniye karşı çıkan görüşleriyle damga sahipleri "Yalnızca biz, zamanımızın yüzüyüz. Zamanımızın borusu şiir sanatında sadece bizim adımızı öttürüyor." sözleriyle bir tek kendilerini çağın en yeni akımı olarak gördüklerini dile getirir (Sokolov ve Mihaylova, 1912).
“Puşkin, Tolstoy, Dostoyevski gibi yazarları çağın gemisinden kovmak gerek" cümlesiyle klasik edebiyata karşı çıkışları açıkça vurgulanmıştır (Kruçyonıh, 1996).
Fütürist şiirler gelenekleşmiş şiirin altın tacına duyulan nefreti yansıtır şekilde banyo süpürgelerinden yaptıkları “değersiz bir şanın tacını, dehşetle kendi onurlu alnından söküp atmak da ozan olmanın bir ölçüsü olarak kabul edilir." (Sokolov ve Mihaylova)
Vladimir Mayakovski ve Şiir Nasıl Yapılır?
Mayakovski şiirde Fütürizm ile ilgili düşüncelerini 1926 yılında yazdığı ve şiirde biçim konusuna ağırlık verdiği "Şiir nasıl yapılır"adlı makalesinde şöyle açıklar: “Bizim sürekli ve öncelikli nefretimiz, romantik, eleştirel küçük burjuva anlayışının yıkılmasına yöneliktir.” İki bölümden oluşan makalede şiirde alışılmış kurallara, klasikleşmiş şablonlara karşı çıkmaktadır. “Hülyalı, güllü ve Aleksandr şiirlerinin eskimiş kuralları artık işe yaramaz diyen ozan, devrimin sokağa döktüğü insanların dilini şiire sokma çabasındadır. Yapılması gereken müzik yerine çığlık, ninni yerine davul gürültüsü dinletmektir." (Mayakovski, 1926).
Bu ifadesiyle Erlich Mayakovski’nin "gürültücü, öfkeli, saygısız, gelecek fırtınayı tüm sesiyle haykırmak isteyen ve bunu yapabilen bir fütürist" olduğu görüşünü destekler (Erlich, 1996).
Mayakovski’nin şiir diline yaklaşımı, günlük dile başvurmasıyla diğerlerinden ayrılır. “Şiirde yenilik kaçınılmazdır. Ozanın elindeki sözcük ve sözcük gruplarından oluşan materyal yeniden işlenip güçlendirilmelidir. Eğer şiir yazarken eski sözcükler aklına gelirse, ozan bunu yeni materyalin niteliğine tamamen uygun hale getirmelidir.” (Mayakovski, 1926)
Ozan, klasikleşmiş şiir beklentilerini karşılamamasına rağmen, Fütürizmin şiiri teknik anlamda bir tür üretime dönüştürmesine katkıda bulunmuştur. Mayakovski’nin şiiri bir üretim olarak görüşü makalesinin adına da yansımış, şiirin nasıl yazılacağını değil, nasıl yapılacağını maddelerle açıklamıştır.
Nazım Hikmet Şiiri
Nazım Hikmet’in şiirlerini farklı şekillerde dönemlere ayırmak mümkündür. "Yapabileceğimiz en kaba tabirle, şiirlerini eski dönem ve yeni dönem şeklinde ikiye ayırmakla olur. Bu ayrılmada ki kırılma noktası şairin 19 yaşındayken Gürcistan üzerinden gizlice Sovyetler Birliği’ne geçmesidir. Bu geçişten sonra Nazım Hikmet şiiri biçim ve içerik açısından farklı bir tarafa doğru yönelmeye başlamıştır." (Gelencik,1994)
Rusya’ya gidişinin ardından Nazım Hikmet, Mayakovski’den de izler taşıyan kendine özgü serbest nazmı ile şiirler yazar. Şair etkisinde kaldığı Fütürizmin eğilimleri ve Komünizmden edindiği fikirleri hecenin imkanlarıyla ifade edemediği için biçimsel bir yeniliğe yönelmiştir. Bu fikri değişim şairin eşyaya bakışı noktasında da belirleyici olmuştur. Özellikle makine türevleri Nazım Hikmet şiirinde ön plana çıkmaya başlamış ve eşyaya/nesneye kimin sahip olduğu ve olması gerektiği gibi konular şiirin önemli içerik unsurları arasına girmiştir. Şairin makineye ve makineleşmeye duyduğu büyük özlem, 1923 yılında kaleme aldığı "Makinalaşmak" şiirlerinde en üst perdeden dile getirilse de makineleşme yeni tarzda yazdığı şiirlerinde varlığını hissettirir.
Nazım Hikmet gençlik yıllarından beri Osmanlı’nın yıkılış sürecinin sancılarına şahit olmuş; Millî Mücadele’ye katılmak için Anadolu’ya geçişiyle halkın açlık ve sefaletini yakından görmüştür. Gürcistan sokaklarındaki aç ve yoksul insanlarla karşılaşmış ve yeni tarzdaki ilk şiiri olan "Açların Gözbebekleri" eserini buradaki izlenimlerinden yola çıkarak kaleme almıştır.
Nazım Hikmet için makinenin gücü ve hızı bu açlığı dindirmenin tek çaresidir. 1920’lerin başında Mayakovski tarafından yeniden biçimlendirilen Fütürizmle karşılaştığında Nazım Hikmet “Değil birkaç/ Değil beş on/ Otuz milyon/ aç bizim! diye haykıran bir şair, dünyada ki tüm fakir halklarının kurtuluşunu makineleşmede görür." ( Gürsel, 2005)
Kaynaklar:
https://tr.wikipedia.org/wiki/F%C3%BCt%C3%BCrizm
https://tr.wikipedia.org/wiki/F%C3%BCt%C3%BCrist_Bildirge
http://www.dtcfdergisi.ankara.edu.tr/index.php/dtcf/article/view/1525/1264
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/758950
https://docplayer.biz.tr/amp/31569831-I-dunya-savasi-nin-avrupa-resim-sanatina-etkileri.html
https://docplayer.biz.tr/amp/3059045-Rus-edebiyatinda-futurizm-futurism-in-russian-literature.html
BENZER YAZILAR
Bibliyomani Nedir?
Psikolojik bir bozukluk olan ve kitap düşkünlüğü olarak tanımlanan bibliyomani, özellikleri, örnekleri ve Dünya Edebiyatı’ndaki yeri.
Yürümenin Felsefesi: Düşünmek İçin Ayağa Kalkmak Gerekir
Masabaşında çalışmak yerine yürüyerek düşünen yazarlardan Nietzsche, Rousseau, Kant ve Gandhi'nin yaşamlarında yürümenin yerini inceledik.