Kral Arthur Efsanesi Kitabı Ana Karakterlerinin Analizi

Kral Arthur

Galler ve Breton sınırlarındaki kelt etnik kökenli halk için Kral Arthur destanda erdemli ve alçakgönüllü bir şövalyedir. Kibar, yardımsever ve cesur oluşu ile örnek bir kral adayıdır. Kendinden önceki kral olan babası Arthur Pendragon gibi acımasız değil, aksine sahip olduğu felsefe -tümüyle büyücü Merlin'e ait olsa da- Camelot halkını geliştirecek yöndedir. Destanda onun için şimdinin ve tüm zamanların kralı olduğu vaad edilir. Bunu düşünmelerindeki asıl sebep ise kayaya saplı olan Arthur'un Excalibur ismini verdiği kılıcı tek seferde yerinden çıkarabilmiş olmasıdır. Ortaçağ folklorünün sembolleri olan şövalyelik, saltanat, savaş ve kılıç unsurları, Arthur'un yuvarlak masa şövalyeleri ile ülkeye getirdiği hukuk, adalet, eşitlik temelinde bağdaştırılıyor. 

Yuvarlak masa şövalyelerinden bir diğeri olan Lancelot da destanda en az Arthur kadar ön plana çıkmakta. Arthur'un sahip olduğu spesifik özelliklerden cesareti, hoşgörüyü, liderliği barındırsa da ikili arasındaki ilişki hem dostluk hem de ihanet çerçevesinde gelişiyor. Bu genç ve güçlü şövalye iyi bir savaşçı olmasının yanısıra her insan gibi zaman zaman duygularına teslim olmaktadır. Camelot'un gelecekteki kraliçesi olacak olan Guinevere, başlarda Lancelot ile -sonraları arkadaşlığa dönüşecek- bir aşka yelken açmışlardı. İkili arasında çok kısa süren bu sevgi alışverişi birbirlerinden uzaklaşmaları ve daha sonra Guinevere'in Arthur ile daha fazla zaman geçirmesi sonucu gerçek sevgiyi birbirlerinde bulması ile aşk üçgeni sonlandı. Fakat Lancelot yürekli bir şövalye oluşunu Camelot'un ihtiyaç duyduğu her an gösterip Arthur içinde sadık bir dost olarak kaldı.

Şimdinin ve tüm zamanların kralı olarak bahsedilen Arthur'un güçlü duygularla bağlandığı aşkı Guinevere, başlarda yalnızca kalede çalışan bir hizmetkardı. Ortaçağ öykülerindeki kölelik ve kadın hakları normlarına bir baş kaldırış simgesi olan Guinevere bu negatif ayrımcılığa her zaman karşı çıkan bir karakterdir. Uther Pendragon için asla kabul edilebilir olmayan bu ilişki, Arthur'un sadakati ve sınıf ayrımı gözetmeksizin duygularını dile getirmesi sonucu babasının da vefatı ile evlilikle sonuçlandı. Eşine her zaman destek çıkan Guinevere, en az Arthur kadar Camelot halkı tarafından kabul edilip sevildi. 

Verilmek İstenen Mesaj & İmgeler

Yuvarlak masa şövalyelerini bir arada tutan ve güçlü bir arkadaşlık kurabilmelerinin birinci sebebi olarak her zaman zayıfın yanında durup güçlüye karşı direnmeleri gösterilse de, 5-6. yüzyılın erdem ilkelerini ahlaki açıdan eşitlik ve hukuk çerçevinde gerçekleştirmeleri verilmek istenen mesajlardan bir tanesi. Zaman zaman yenilgiyi kabul etmelerinin  gerekmesi, şövalyeler tarafından haksızın karşısında haklıyı savunmak kadar önemli görülüyor.

Böylelikle şövalyeleri bir araya getiren yuvarlak masa birlik ve beraberliği sembolize ederken, masadaki eksik bir sandalyenin de Hz.İsa'nın son akşam yemeğini (The Last Supper) teslim ettiği söylenir. Ayrıca Arthur'un kılıcı Excalibur da taşıdığı önem ile krallığın bağımsızlığını temsil ederken, büyücü dostu Merlin'in fedakarlıkları kazanılan galiplikler neticesinde anlam kazanır.

Gerçek ya da kurgusal bir karakter olması bir fark yaratmasa da Britanya tarihinde Kral Arthur destanı büyük bir yere ve etkiye sahiptir. Çünkü sahip olduğu imgelerle birlikte vermek istediği mesaj popüler kültürde bile destanı hala ilgi çekici kılıyor. Bugün destanın gerçekliğine dair çok fazla ipucuna sahip olunmasa da Camelot Kalesi'nin Batı Galler'de olduğu düşünülüyor. 

Kelt Mitolojisinde Kral Arthur 

Britanya, Galler ve İrlanda'nın cesur prensi olarak Kelt Mitolosi'nde diğer karakterlerden oldukça farklı yer edinen Kral Arthur'un hikayesi destanda olduğu gibi mitolojik olarak da tamamen aynıdır. Mitoloji kültüründe bu denli önem taşımasının sebebi ise halkını türlü problemlerden kurtaran yüce bir şahıs olarak görülmesidir. Hakkında gerçekliğine dair çeşitli spekülasyonlar sunulsa da, hem Hristiyanlık ve Kelt motifleri hem de Keltlerin yaşam biçimleri de büyük ölçüde Arthur'un yaşantısına ışık tutmaktadır. Buna örnek olarak Arthur'un doğduğu çevre, bulunduğu dönem hatta günlük yaşantısındaki ilişki biçimleri gösterileblilir.

Destanın Sinemaya Uyarlanması

Kral Arthur destanı ilhamlı filmlerin listesi günümüzde epey uzun bir liste oluşturmaktadır. Ancak oylama yapıldığında en iyilerini sıralamamız gerekirse şöyledir; 1964 yapımlı müzikal Camelot, 2004 yılında çekilmiş Clive Owen ve Keira Knightley başrollerindeki King Arthur, 2017 yapımlı Jude Law, Charlie Hunnam hatta David Beckham'ın da yer aldığı King Arthur; Legend of The Sword.

Ayrıca destandaki büyücü Merlin'in yaşantısının ve Arthur ile ilişkisinin üzerinde durulduğu aynı adlı 5 sezonluk dizi Merlin, 2008 yılında yayınlanmış olup, hitap ettiği izleyici kitlesi tarafından oldukça ilgi görmüştür. 

Howard Pyle Kimdir?

Britanya ve Galler halk edebiyatının köklü bir destanı olan Kral Arthur efsanesini çocuk edebiyatı ile harmanlayan yazar Howard Pyle Amerikan asıllı olup 5 Mart 1853'de doğmuştur. Yazarlığının yanı sıra başarılı bir illüstratör olarak da bilinmektedir. Küçük yaşlarında çizim yapmaya başlayan Howard Pyle özellikle annesinin teşviği ile oldukça iyi bir sanat eğitimi aldı. İlerleyen yaşlarında Drexel Institue of Art'da eğitim vermesinin ardından kendine ait olan Howard Pyle School of Illustration Art isimli akademiyi kurdu. New Jersey ve Minnesota'daki bir kaç adliye sarayı için duvar resimi gerçekleştirmesinin ardından var olan illüstrasyonlardaki korsan kostümlerini yetersiz görerek çingene kültürünün ögeleri ile yeni ve otantik bir tarz oluşturdu.

Bu yeni illüstrasyonları Johnny Depp ve Errol Flynn filmlerinin kostümlerine ilham oldu. Başta Kral Arthur Efsanesi ve Robin Hood gibi destanları kendince öyküleyen yazar, ayrıca Otto of The Silver Hand (Gümüş El), The Story of Sir Launcelot, Twilight Land, Men of Iron gibi kitaplarıyla da kariyerini ilerletti. Harper's Magazine ve St.Nicholas Magazine gibi dergiler için çeşitli öyküleri resimleyen yazar, 57 yaşında duvar resmi eğitimi almak üzere gittiği Floransa'da böbrek enfeksiyonu rahatsızlığına yakalanıp bir sene sonra yaşamını yitirdi.