İstismar psikolojisi her geçen gün ülkemizde ve tüm dünyada daha fazla çocuğun hayatına zarar veriyor.

Ruhsal ve bedensel gelişimini tam olarak tamamlamamış 0-18 yaş arasındaki bireyler çocuk olarak kabul edilir. Çocuk istismarı kısaca; kendisine bakmakla yükümlü olan ya da diğer yetişkinler tarafından herhangi bir çocuğun özel bir durumundan, çocukluğundan faydalanmak, duygusal ya da fiziksel olarak sömürmek ve travmatik izler bırakacak kötü davranışlarda bulunulmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu tanıma göre çocuk istismarı: Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir. 

Çocuk İstismarı

Esasen bıraktığı etki göz ardı elden çocuk istismarı; toplumsal olarak büyük eksiklikleri ve tehlikeleri gözler önüne sermekle beraber çocuk üzerinde tahribatının onarılması ve hayatının ilerleyen dönemlerinde de ciddi psikolojik ve fiziksel sıkıntılarla baş başa kalmak zorunda kalacağı bir durumdur. Çocuk istismarı; çocuk üzerinde bıraktığı fizyolojik ve psikolojik sıkıntıların geriye döndürülmesinin çok zor olduğu ciddi bir toplumsal problemdir. Dolayısıyla toplum tarafından ilgilenilmesi gereken durum esasen istismardan sonrasında çocuğun rehabilitasyon ve iyileştirme çalışmalarıyla, sağlık durumuyla hassas bir şekilde alakadar olunmasıyla beraber, istismarı önlemek için yeterli ve gerekli tedbirlerin alınması olacaktır.

Çocuklar üzerinde ölümle sonuçlanabilecek ve yaşarken travmatik sorunlara sebebiyet verecek istismarlar karşısında, çocukların istismara yönelik bilinçlendirilmesi oldukça önemlidir. Ailesi tarafından yeterli istismar bilincine eriştirilememiş çocuklar için okullarda verilen istismara yönelik bilgilendirme çalışmalarının oldukça önemli olduğu görülmüştür. Ancak sürece dair bilinçlendirme çalışmaları aileyi de kapsamalıdır. Her millette ve her devlette, evrensel olarak sıklıkla karşılaşılan çocuk istismarı tek başına çocuk için değil, toplumsal açıdan büyük bir problemdir ve her devlet, çocuğun haklarını korumaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmekle mükelleftir.

Bahsedilen kötü davranışlarla alakalı hukuki süreçlerine her ülke kendi yasaları ve yöntemleriyle karar vermiş olsa da, bunlar çocuğun her yerde çocuk olduğu gerçeğini değiştiremez. 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiş Çocuk Hakları Söyleşmesi’ne göre: Ulusal yasalara göre daha genç yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşını doldurmamış her insan çocuk sayılır.

Çocuk İstismar Türleri

Çocuk istismar türleri; çocuğun ihmali de dahil olmak üzere fiziksel, cinsel ve duygusal olarak totalde dört ana başlık altında değerlendirilir.

Duygusal İstismar

Çocuğun duygusal istismarı; sözel yollarla psikolojisine zarar verecek durumları kapsar. Çocuğun ebeveynleri tarafından takdir görmemesi, sürekli eleştirilmesi, ilgi ihtiyacının karşılanmaması,  hakaret etme, tehdit etme, küçümseme,  suçlama, yokmuş gibi davranma, çocuğa küsme, çocukla alay etme gibi durumlar çocuğun duygusal istismarına sebebiyet verecek bazı davranışlardır.

Duygusal istismara maruz kalmanın neticesinde çocuklar üzerinde daha fazla saldırganlık, özgüvensizlik, içe kapanma gibi durumlar gözlemlenebilir. Benlik duygusunun yitirilmesi, aşağılık kompleksinde olma, depresyon ve anksiyete-stres-kaygı bozuklukları da sıklıkla karşılaşılan sonuçlar arasındadır.

Fiziksel İstismar

Fiziksel bulguların gözle görülür olması dolayısıyla anlaşılabilmesi en kolay istismar türlerinden birisi olan çocuğun fiziksel istismarı; çocuğun fizyolojik bütünlüğüne, sağlığına ve gelişimine zarar veren ya da zarar verme ihtimali mevcut olan fiziksel güç kullanımlarıdır. Tekmeleme, dövme, çimdikleme, silahla yaralama, zarar verici kimyasal madde dökme, sarsma, yakma, ısırma ve türevleri davranışlar fiziksel istismar yöntemlerindendir.

Çocuğa karşı yapılan fiziksel istismarın arkasında yatan en büyük etkenin, aile tarafından bir ceza ve terbiye yöntemi olarak görülmesi olduğu açıkça gözlemlenmektedir. Ailesi tarafından fiziksel istismara maruz kalmış çocuklar; uykusuzluk, boğaz ağrısı ya da geceleri altına kaçırma gibi bulgular göstermiştir. Ayrıca bu çocukların hayatlarının geri kalanında; yakın ilişkiler kuramadıkları, ilişkilerinin duygusal değil öfke ağırlıklı olduğu ve istismar içerdiği, değersizlik ve suçluluk hislerinden kaynaklanan depresyon, anksiyete-yeme bozuklukları ve madde kullanma eğilimi gösterdikleri de gözlemlenmiştir.

Cinsel İstismar

Çocuğun genel olarak anlamlandıramadığı cinsel temas ya da cinsel içerikli sohbet yoluyla, çocuktan cinsel haz almaya yönelik davranışları kapsayan çocuk istismar türüdür. Çocuğun onay vermesinin mümkün olmadığı ve gelişimsel olarak kendini hazır hissedemeyeceği dönemlerde bir yetişkin tarafından maruz kaldığı cinsel istismar, çocuk üzerinde asosyallik, okuldan kaçma ve intihar girişimi gibi sonuçlarla kendini anlaşılabilir kılabilir. Ayrıca çocuklarda ihanet duygusu, güçsüzlük duygusu, zedelenmiş cinsellik ve damgalanma konusunda travmatik etkiler bırakmaktadır.

Cinsel istismar mağduru olan çocukların yaş dağılımları incelendiğinde ortaya çıkmamış ve verilere işlenmemiş vakalar da söz konusu olduğundan dolayı net veriler elde edilememiş olsa da; 2-5 yaş arası çocukların %30, 6-10 yaş arasındaki çocukların %40, 11-17 yaş arasındaki çocukların cinsel istismara maruz kalma oranları ise yine %30 olarak görülmüştür. İstismarcıların %80’inin istismar mağduru çocuk tarafından tanındığı ve %96’sının erkek olduğu sonuçları yine veriler arasındadır.

Türkiye’de çocuğun cinsel istismarını içeren vakalarda özellikle aile içi ve ensest istismar vakalarının çok fazla bildirilmediği söz konusudur. Ancak vaziyet bu olduğu halde net verilere ulaşılamasa dahi, ortalama veriler Türkiye’nin çocuk istismarıyla mücadele etme konusunda ciddi eksikliklerin gözler önünde olduğunu ve olayın vehametinin göz ardı edildiğini göstermektedir. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi (ASUMA) ve Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği (İMDAT) tarafından hazırlanan “2018 Türkiye’de Çocuk İstismarı Raporu-2” içerisindeki veriler doğrultusunda, cinsel istismara maruz kalan çocuk sayısının 2014’ten 2016 senesinde kadar %33 oranında arttığı verileri mevcuttur.

İstismara maruz kalmada en çok 6-10 yaş aralığındaki çocuk grubu bulunur ve kız çocuklarının cinsel istismara maruz kalma durumu erkek çocuklarına oranla çok daha fazladır.

İhmal

Çocuğun yaşamsal faaliyetlerinin, kendinden sorumlu yetişkinler tarafından karşılanmaması dolayısıyla çocuğun mahrum bırakılmasını kapsar.

İhmal ve duygusal istismarın aşağı yukarı birbirine benzer bulgular taşıdığı görülmüştür.

İstismarın Belirtileri

Her belirtiden öncesi çocuğun ifadesidir. Eğer çocuk böyle bir duruma maruz kaldığını bir şekilde ifade etmeye çalışıyorsa, diğer etkenleri ve endişeyi kenara bırakarak çocuğu anlamaya çalışılmalıdır. Kız ve erkek çocukları bu tip durumlarda hem yaşa hem de yetiştiği bölgeye göre farklı şekilde belirtiler gösterebilir. Bu belirtilerle karşılaşıldığında çocuk daha yakından gözlemlenmelidir. Yaşa göre istismar belirtileri genel hatlarıyla şu şekildedir:

0-9 Yaş Arasındaki Çocuklarda İstismar Belirtileri

10-18 Yaş Arasındaki Çocuklarda İstismar Belirtileri

İstismara Maruz Kaldığını Söyleyen Çocukla Nasıl İletişim Kurulur?

Bu tarz bir durumla karşı karşıya kalmak elbette çok zordur. Ancak her şeyden önce sakinlik korunmalı ve çocuğa yeterli güvenin verilmesi gerekmektedir.

-Çocuğun kendini rahat hissedeceği bir ortamda, sözünü kesmeden ve yargılamadan dinlenilmesi,

-Çocuğun üzerinde baskı hissinin olmaması adına tamamen yumuşak bir dil kullanarak, onunla iletişim kurmaktaki amacının tamamen ona yardım etmek ve yanında olduğunu hissettirmek olduğunun anlatılması,

-Sıcak ve içten bir iletişim kurarak çocuğun kendisini ifade etmesine izin verilmesi,

-Çocukla iletişim kurarken ona dokunmaktan kaçınılması,

-Çocuğun anlattığı şeylerin çocuğun cümleleriyle tutanaklaştırılması,

-Çocuğun, olayı arkadaşlarına anlatmaması gerektiği konusunda bilgilendirilmesi ve anlattığı bilgilerin ona yardım edebilecek diğer insanlarla paylaşılacağının söylenmesi,

-Olayın küçümsemeden ve dramatize edilmeden dinlenmesi gerekiyor.

İstismara maruz kaldığını düşündüğünüz bir çocukla iletişime geçerken yapılması gereken en önemli şey onu konuşmaya zorlamak değil, istismarı açıklayabilecek kadar güvenli bir iletişim ortamı yaratmaktır.

Çocuğun cinsel istismarına dair bir duyum alındığı takdirde, mağdur çocuğun şikayette bulunup bulunmaması göz edilmeksizin; gerekli raporlamalar yapılıp mercilere bildirilmesi gerekmektedir. İstismarın durdurulması ve çocuğun koruma altına alınabilmesi için bu işlem yasal bir zorunluluktur.

İstismarı Önlemek İçin Yapılması Gerekenler

Çocuğun bilinçlendirilmesi: Cinsellik konusunda anlayabileceği boyutta ebeveynleri ya da bir uzman tarafından bilgilendirilmesi

Ebeveynlerin bilinçlendirilmesi: Ebeveynlerin bu konuya yönelik bir uzman tarafından bilgilendirilmesi

Kurumların güçlendirilmesi: Eğitim kurumlarındaki rehabilitasyon uzman ekibinin arttırılması ve rehabilite etkinliklerinin kuvvetlendirilmesi

Kurumların iş birliği yapması: Çocuklarla ilgili çalışan kurumların entegre çalışması

Destek hizmetlerinin kuvvetlendirilmesi: Çocuğa ve aileye yönelik psikolojik destek veren ücretsiz ağların kurulması ve kuvvetlendirilmesi

Faillere yönelik tedavi: Failler ve fail olmaya eğilimli kişiler için koruyucu tedaviler gerçekleştirilip caydırıcı cezalar uygulanması

Çocukların Öğrenmesi Gerekenler

BİR ÇOCUĞUN İSTİSMARA MARUZ KALDIĞINI DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ DURUMLARDA MUTLAKA EN YAKINDAKİ SAĞLIK MERKEZİNE BAŞVURUN. ÇOCUKLAR HER ZAMAN SUÇSUZDUR!

Kaynakça

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1218773

https://sagligim.gov.tr/ruh-sagligi/cocuk-istismari-ve-ihmali.html

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ocuk_istismar%C4%B1

https://ailevecalisma.gov.tr/media/2499/cocuk-bakim-kuruluslarinda-calisan-personele-yonelik-istismarla-mucadele-rehber-kitapcigi.pdf

https://koruncuk.org/files/istismar-egitim-semineri-brosuru-koruncuk.pdf


BENZER YAZILAR

Edebiyat Festivalleri: Ubud Yazarlar ve Okurlar Festivali

Dünyadaki en önemli edebi küresel edebi etkinliklerden biri olan Ubud Festivali’nin ayrıntıları ve tarihçesi.

Türünün İlk Örneği: Montaigne'in Denemeler'i

Kısaca Montaigne ve kitaptan alıntılarla 16. yüzyıldan beri en çok okunanlar arasındaki varlığını koruyan "Denemeler" adlı eseri.


Paylaş