Andropoz, senaristliğini ve başrol oyunculuğunu Engin Günaydın’ın yaptığı, yönetmen koltuğunda Yağmur & Durul Taylan kardeşlerin oturduğu, 6 bölümlük Netflix yapımı komedi dizisidir.

Andropoz Fragman

Bu yazıda, IMDb puanı 6,9/10 olan ve Netflix’te yayına girmesiyle ilk 10’da yerini alan Andropoz dizisinin konusuna değinilerek, genel dizi incelemesi yapılacaktır.

Andropoz Dizisi Konusu

Mutlu bir evliliği olan Yusuf, iki çocuk babasıdır. Tuhafiyecilik yaparak geçimini sağlar ve artık 50’li yaşlarına gelmiştir. Orta yaş bunalımının belirtilerini yaşamaya başlayan Yusuf, kendisindeki bu değişikliğin sebebini anlayabilmiş değildir.

Bedeninin yaşlanmasını hazmedemeyen Yusuf, kendinde değişiklikler yapmaya başlar. Saçını boyamak, düşüncelerindeki değişiklikleri tavırlarına somut olarak yansıtmak gibi durumlar çevresi tarafından dikkat çeker hale gelir.

Yusuf, bu değişikliklerin sebebini, dünyanın hızlı değişmesine ve insanların bir şeyleri hızlı tüketmesine bağlar. En büyük hayali, oturdukları evden taşınıp, deniz kenarında bir evde yaşamaktır.

Hayalini gerçekleştirmek için artık vaktin geldiğini düşünerek bu konuda bir adım atmaya karar verir. Evi almak için girdiği bu süreç onu beklenmedik olayların içerisinde bırakacaktır.

Andropoz Oyuncuları

Metamorfoz bir komedi dizisi olan Andropoz dizisinin oyuncu kadrosunda, Engin Günaydın, Tamer Karadağlı, Derya Karadaş, Şebnem Hassanisoughi gibi isimler yer alıyor.

Engin Günaydın; Yusuf rolüyle, Tamer Karadağlı; Halit rolüyle, Derya Karadaş; Meryem rolüyle, Şebnem Hassanisoughi ise Fadime rolüyle karşımıza çıkıyor.

Andropoz Dizi İncelemesi

Andropoz, 6 bölümden oluşan bir kara komedi dizisidir. Gerçek anlamda metaforik anlatımlarla donatılmış dizide, bu anlatımların yerini belirlemek biraz zor. Renk paleti olarak orta yaş bunalımının karmaşıklığının aksine oldukça canlı renkler kullanılmış.

Dizinin isminden de anlaşıldığı üzere aslında konunun ne olduğunu daha diziye başlamadan biliyoruz. Ancak bu süreci nasıl işleyeceği merak konusu olarak kalıyor.

Dizi, Yusuf’un sahnesiyle başlıyor. Anlıyoruz ki bu dizi de Yusuf’un gözünden ve onun bakış açısından olayları izleyeceğiz. Saçını bir anda sarıya boyaması, onun bir değişim sürecine girdiğini ve bedenindeki değişikliklerden memnun olmadığı için, kendi hoşuna giden farklılıklar yapmaya başladığını bize göstermektedir.

Yusuf’un karısı Meryem, Yusuf’un kız kardeşi olan Fadime’ye fal baktırır. Bu falda çıkanlara göre, 3 vakte kadar aile içerisinde büyük bir sıkıntı olacaktır. Ayrıca bir de ölen biri vardır. Meryem, bu falın gerçekleşeceğine kendini inandırmış durumdadır.

Yusuf’un bazı şüpheli hareketlerinden, bir sorunu ya da bir hastalığı olduğunu düşünmeye başlar. Bunu çocuklarıyla da paylaşır ve herkes derin bir üzüntüye bürünür. Aslında Yusuf’un başına gelen şey, orta yaş bunalımının getirdiği düşüncelerden ve yaşadığı kıl dönmesi sorunundan ibarettir.

Bu durum ortaya çıkınca, herkes derin bir nefes alıyor. Oysa ki henüz karmaşık olayların içerisine çekildiklerini farkında değiller. Bilinen tek şey, Yusuf’un göründüğü gibi şeffaf biri olduğudur. Yani, ne yaşanırsa yaşansın Yusuf’un değişmeyeceği ve olanı olduğu gibi söyleyeceği, dizinin 3. bölümünden sonra izleyicinin kafasında oturuyor.

Yusuf’un kız kardeşi Fadime ise, Tamer Karadağlı’nın canlandırdığı Halit karakteriyle evli. Halit, alkolik ve son derece karmaşık bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Ancak sürekli Fadime’ye şiddet uyguluyor. Fadime, kocasından şiddet gören ve son derece ilgisiz kalmış bir kadın figürü olarak dizide yerini alıyor.

Yusuf’un çocuklarından erkek olanı, son derece kendi yaşını yansıtırken, kız olanı yaşından büyük planlar yapan biridir. Tek derdi, ileride zengin olması ve hatta şu anda da kendini zengin edecek yollar bulmasıdır.

Hayatına alacağı erkekleri ona göre bir seçmeye tutar. Ayrıca babasının kanser olduğu şüphesini öğrendiğinde, yaşadığı üzüntüden sonra miras planları yapmaya başlar. Yani Yusuf’un iki çocuğu ayrı karakterler olsa da Z kuşağı olarak adlandırılan yeni neslin temsili olarak konumlandırılmıştır.

Yusuf’un hayatını karıştıracak asıl olay ise ikiz kızların diziye girişi olur. İkizlerden biri olan Ahu, Yusuf’tan etkilenir. Aslında, Yusuf babasıyla aynı yaşlardadır. Ancak kendine bir eğlence arayan Ahu, bunu bir oyun olarak görür.

Yusuf’u baştan çıkarmak için türlü oyunlar deneyen Ahu, olayın özünde tam olarak başarılı olamaz. Çünkü Yusuf oldukça şeffaf biridir. Buna rağmen dizinin bir noktasında, Yusuf, Ahu’ya "seni seviyorum" mesajı atar. Bu mesajı Ahu’nun babası Mahmut görür.

Bu sahne olayların kırılma noktası olarak değerlendirilebilir. Çünkü bu olaylardan sonra işler iyice karışacaktır. Ayrıca Mahmut da 50’li yaşlarda olan ve değişim sürecine girmiş olan bir diğer erkek olarak kadroda yerini alır. Karakteri ise Yusuf’tan bambaşka bir yöndedir.

Dizinin son bölümüne doğru, olaylar aslında öz konusu olan değişime odaklanır. Orta yaş bunalımının getirdiği değişiklik ihtiyacı, üç farklı karakterin bakış açısından bize sunulmuştur.

Birincisi son derece şeffaf Yusuf, ikincisi hayat yönünün nereye gittiğini bilmeyen ve belki de dizideki en karmaşık karakter olan Halit, en sonuncusu ise ikizlerin babası olan Mahmut karakteridir. Her birinin bu bunalımla mücadele etme ve değişime ayak uydurma süreci farklı işlemektedir.

Andropoz Dizisi İzleyici Yorumları

Bir izleyici olarak diziyi izlerken, bazı detayların neden verilmiş olduğunu anlamayarak diziyi bitirdik. Sanki bazı şeyler bir bütünlük içerisinde ilerlemiyor.

Gülüyoruz fakat dizide bir şeyler eksik gibi ilerliyor. Erkeklerin girdiği bir değişim sürecinden bahsettiği için erkek karakterlerin üzerine yoğunlaşılmasını anlıyoruz ancak yine de kadın karakterlerin -özellikle Fadime'nin- daha alt konumda verilmesi bizi mutlu etmedi.

Aşağıda, IMDb'den alınmış izleyici yorumları mevcuttur;

‘’Yusuf’un kaçık davranışının bahanesi olan Andropoz fikrinden nefret ettim.’’

‘’Başyapıt!’’

‘’Bir diğer harika Taylan Biraderler iş birliği.’’

‘’Zamanınızı harcamayın.’’

Sonuç olarak,

Engin Günaydın’ın hem yazdığı hem oynadığı Andropoz dizisi, erkeklerin belli bir yaştan sonra yaşadığı bu değişim sürecini, komedi diliyle ele alarak hangi sonuçlara varabileceğini ve herkeste aynı şekilde devam etmediğini gösterir.

Hayatımızda müdahale edemeyeceğimiz olaylara karşı bir direniş göstermek, o olayların gidişatını daha karmaşık hale mi getirir? Değişim, direnmeden kabul etmemiz gereken bir olgu mudur?