Pavlov’un köpeklerinden sonra klasik koşullanmanın insanlar üzerindeki etkisini ölçmek için yapılan ve yıkıcı sonuçlara ulaşılan küçük Albert deneyi ve deneyin sahibi John B. Watson hakkında bilgiler.

Ivan Pavlov’un köpekler üzerinde yaptığı ve klasik koşullanmanın nasıl geliştiğini araştırdığı deneyinden sonra John Watson da bu deneyin insanlar üzerindeki etkinin nasıl olacağını öğrenmek istedi. Deneysel psikolojinin en bilindiklerinden ve masum bir bebeğin aklını kaçırmasına neden olan küçük Albert deneyini sizin için araştırdık.

John B. Watson Kimdir?

John Broadus Watson 9 Ocak 1878’de Kuzey Carolina’da doğdu. Küçük yaşta babası tarafından terk edilen ve annesiyle büyüyen John, dini bir baskıyla büyüdü. Bu baskıların sonucunda dine büyük bir antipati geliştirdi ve kendini her zaman ateist olarak tanımladı. Annesi oğlu daha iyi bir eğitim alsın diye Güney Carolina’ya taşındılar. Bu taşınma John’u çeşit çeşit insanla karşılaşmasına olanak sağladı ve kendisine psikolojik teorilerini geliştirmesi adına büyük de bir imkan tanımış oldu. Daha on altı yaşındayken Furman Üniversitesi’nden kabul aldı. Buradaki eğitimini tamamladıktan sonra yüksek lisans eğitimi için California Üniversitesi’ne geçti. Watson, yüksek lisansını yaparken Mary Ickes ile evlendi ve bu evlilikten iki çocuğu oldu.

California Üniversitesi’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra burada kalarak deneysel psikoloji alanında yardımcı öğretim üyeliği görevine başladı. Tam iki yıl sonra, daha sadece yirmi dokuz gibi çok genç bir yaşta, en önde gelen üniversitelerden biri olan John Hopkins Üniversitesi’ne geçerek profesör olarak çalışma hayatına devam etti. Buradayken Albert deneyini beraber yaptığı, öğrencisi olan Rosalie Rayner ile tanıştı ve bir ilişki yaşamaya başladı.

Sevgilisi Rosalie’ye yazdığı mektupları eşinin bulmasıyla büyük bir boşanma süreci geçirdi ve bu medyaya da yansıdı. Adı kirlenen profesörlerini bünyelerinde tutmak istemeyen üniversite, kendisini istifaya zorladı. Bu olaylardan sonra kariyerine reklamcı olarak devam edebildi. Boşandıktan kısa süre sonra da Rayner ile evlendi. Bu evliliğinden de iki çocuğu oldu. Onları, kendisinin de önde gelen isimlerinden olduğu davranışçı ilkelere göre yetiştirdi. 1957 yılında psikolojiye olan katkılarından dolayı Amerikan Psikoloji Birliği kendisine altın madalya verdi. Eşinin ölümünden sonra bir daha evlenmedi ve 1958 yılında daha seksen yaşındayken vefat etti. 

Öncelikle deneyin temelinin dayandığı psikolojik terim olan klasik koşullanma ne demek onu anlatalım.

 

Klasik Koşullanma Nedir?

Organizma, doğal uyarıcılara doğal tepkiler verir. Bu durum ele alınarak, organizmanın yapay uyarıcılarla da bir tepki verip vermeyeceğini öğrenmek için yapılmış deneylerin bütününe bu ad verilir. Pavlov’un ve John B. Watson’ın önde gelen isimleri olduğu kuramda deney grubuna bir ödül ya da ceza söz konusu değildir. Bu kuramla ilgili deneylerin ilklerini davranışçılar gerçekleştirmiştir.

Küçük Albert Deneyi Nedir?

Ivan Pavlov’un 1897 yılında tamamladığı ve klasik koşullanmanın temeli sayılan Pavlov’un köpekleri deneyinden esinlenerek yapılan deney, temelde insanlar üzerindeki etkisini öğrenmek için geliştirildi. Ancak Pavlov’unkinden farklı olarak bu deney şu soruyu cevaplayabilmek üstüne kuruluyordu: Korku, bizimle birlikte oluşan içsel bir dürtü mü yoksa sonradan hayatımıza giren bir refleks mi?

Küçük Albert Deneyinin İşleyişi

Korkunun hayatımızda nasıl var olduğunu anlamak üzerine kurulu olan deney, Watson’ın çalıştığı üniversitenin hastanesinde bulunan kreşteki çocukları izlemeye koyulmasıyla başlamıştı. Asistanı ile beraber neredeyse dokuz aylık olan bir erkek çocuğunda karar kılmışlardı. Deney için de gizliliği sağlamak adına ufaklığa takma ad olarak “Albert” ismini koydular.

Deneyin başlangıcında Watson ve asistanı Rayner, Albert’ın duygusal olarak dengeli olup olmadığını anlamak için birtakım testler gerçekleştirdiler. Testler başarılı sonuç verdikten sonra deneyi başlatmalarında hiçbir engel kalmamıştı. Bu süreçte küçük Albert on bir aylık olmuştu.

İlk Aşama: Denek 8 Ay 26 Günlük

Bu aşamada Albert sadece uyarıcılara maruz bırakıldı ve bunlara verdiği tepkiler gözlemlendi. Uyarıcı olarak da beyaz bir fare, bir tavşan, bir köpek, bir maymun, saçlı ve saçsız maskeler, pamuk ve yanan gazete kâğıtları kullanıldı. Gözlemler sonucunda Albert herhangi bir öfke ya da korku belirtisi göstermedi. Ayrıca hiçbir şekilde ağlamadı. Aradan geçen bir iki hafta sonra, deneği herhangi bir uyarıcı olmadan sadece çekiçle bir demir çubuğa vurarak oluşan sese maruz bıraktılar. Bu sese ise tepki göstermişti. Başta çevresine bakarak ses kaynağını bulmaya çalışmış, ardından ise ses devam ettikçe şiddetli bir şekilde ağlamaya başlamıştı. Bu deneğin korku ya da genel olarak duygusal tepki gösterdiği ilk andı.

İkinci Aşama: Denek 11 Ay 3 Günlük

Küçük Albert daha önceden maruz bırakıldığı ve hiçbir tepki göstermediği beyaz fareyle tekrar bir araya getirildi. Geçen seferki gibi yine beyaz fareye uzandı. Fareye dokunduğunda ise rahatsız edici bir ses (çekiçle bir demir çubuğa vuruluyor) odayı doldurdu. Sesten korkarak irkilen Albert bu aşamada ağlamadı. Diğer eliyle tekrardan fareye uzanınca aynı rahatsız edici ses tekrar duyuldu. Albert yine sesten korkarak irkilirken, mızırdanmaya başladı. Deneği daha fazla rahatsız etmemek adına bir haftalık testlere ara verildi.

Üçüncü Aşama: Denek 11 Ay 10 Günlük

1) Fare hiçbir ses çıkarmadan ortaya çıkartıldı. Albert’a yaklaştırıldığında ise bebek yine fareye uzandı. Fare de bebeğe uzanmaya kalkışınca Albert’ın elini geri çektiği gözlemlendi. Bu da bir hafta önce yapılan testin etkisiz olmadığını gösterdi.

2) Fare ile ses bir arada verildi. Albert hiçbir şekilde ağlamadı.

3) İşlem tekrar edildiğinde kafasını fareden öte tarafa çevirdi ama yine ağlamadı. İşlem ikinci kez tekrarlandığında tepkide değişim olmadı, aynı tepki gözlemlendi.

4) Fare bu sefer tek başına sunuldu ve Albert mızırdanmaya başladı.

5) Tekrardan ses ile beraber sunulan fare, Albert’ı bu sefer ağlattı. Ardından son kez ses olmadan fare sunulduğunda ise Albert, fareden kaçmaya çalıştı ve farenin her hareketinde daha da çıldırmaya başladı.

Dördüncü Aşama: Denek 11 Ay 15 Günlük

1) Öncelikle bloklarla test edildi. Her zaman yaptığı gibi onlarla oynadı ve bir tepki göstermedi.

2) Bloklar alındı ve tek başına fare getirildi. Denek hemen elini geri çekti.

3) Bloklar tekrardan verildi ve gülerek onlarla oynadığı gözlemlendi.

4) Fare tekrardan tek başına getirildi. Fareden olabildiğince uzaklaşmaya çalıştı, kaçtı.

5) Bloklar yine getirildi ve yine onlara aynı tepkiyi verdi.

6) Bu aşamada Albert tavşan ile bir araya getirildi. Fareyle bir araya geldiği gibi bu hayvana da olumsuz tepkiler gösterdi. Direkt ağlamaya başladı ve yine hayvandan kaçtı.

7) Bloklar geri getirildi ve gözlemlerin sonucuna göre bloklara daha fazla ilgi göstermiş, daha enerjik oynamıştı.

8) Bu sefer köpek ile bir araya getirilen Albert’ın tavşandan daha sakin bir tepki verdiği gözlemlendi. Direkt ağlamaya başlamasa da köpekten kaçmaya çalıştı. Köpek kafasına doğru yaklaştırılmaya başlandığında ise ağlamaya ve daha hızlı bir şekilde kaçmaya çalıştığı kayıtlara girildi.

9) Sonrasında sırasıyla kürk bir monta, pamuğa ve bir Noel Baba maskesine maruz bırakıldı. Hepsine negatif tepkiler verdi. Ellerini kaçırmaya, kesinlikle bir temasta bulunmamaya ve deli ağlamaya başladı.

Beşinci Aşama: Denek 11 Ay 20 Günlük

Bu aşamada 25 adım uygulandı. Gözlemler sonucunda Albert artık her seferinde ağlamaya başlıyor, kaçma girişiminde bulunuyor ve kesinlikle temasa geçmemek için her yolu deniyordu. Bloklara verdiği tepkide duygusal olarak bir değişim görülmese de hayvanlara maruz bırakıldıktan sonra bloklarla direkt olarak oynamaya başladığı gözlemlendi. Bir iki sefer dışında sese maruz bırakılmadan getirilen hayvanlar, Albert’ın tepkisinde bir değişime neden olmamış ve her türlü korktuğu gözlemlenmiştir.

Son Aşama: 12 Ay 21 Günlük

Deneğin hayvanları gördüğü zaman gerilmeye başladığı, bir tedirginlik haline girdiği gözlemlendi. Yine de yapılan gözlemler sonucunda hayvanlar yaklaşmadığı veya bir temasa geçmediği sürece korksa da ağlamaya başlamadığı veya bir tepki vermediği görüldü. Bloklara verdiği tepkiler de asla bir değişim olmadı. Lakin bir yakınlaşma ve temas durumu oluştuğunda ise bu aşamada denekte titremeler, ağlama krizleri, daha atik bir şekilde kaçma girişimleri dikkat çekti.

Yine de deney temelinin dayandığı soruya cevap buldu: Korkunun içgüdüsel bir dürtü değil de sonradan koşullanma yoluyla edindiğimiz bir duygu olduğu kanıtlandı.

Özetle;

Psikoloji dünyasında Pavlov’dan sonra büyük bir yankı uyandırmış ve deneysel psikoloji alanına yön veren bu deney ile Watson, korkunun hayatımızda sonradan yer edindiğini bu deneyle kanıtlayarak psikoloji dünyasında büyük bir ilerleme kaydetti. 

Etik açıdan bu deneyle benzer olan Milgram Deneyi hakkındaki yazımızı da okuyabilirsiniz.

Kaynaklar

https://psychclassics.yorku.ca/Watson/emotion.htm

https://en.wikipedia.org/wiki/Little_Albert_experiment


BENZER YAZILAR

Biyolojik Çeşitlilik Müzesi: Biomuseo

Buruşuk tasarımların mimarı Frank Gehry’den Panama’da rengarenk bir müze tasarımı.

Cameo Nedir? Alfred Hitchcock’un Oyuncu Olarak Yer Aldığı Filmler

Dünya Sineması'nın en önemli yönetmenlerinden Alfred Hitchcock'un sinema literatürüne kazandırdığı bir terim var: Cameo


Paylaş