“Beni bir sanatçı olarak tanımak isteyen herkes, resimlerime dikkatle bakmalı , ne olduğumu ve ne istediğimi keşfetmeye çalışmalı.”
Gustav Klimt, 20.yüzyılın başında, Art Nouveau akımını ülke geneline yayan ayrılıkçı hareketin figürüydü. Özgün bir kişilik olan sanatçı, yaşam ve ölümün iç içe geçtiği kompozisyonlarının erotizmi nedeniyle zamanında birçok tartışmaya yol açmıştı. Klimt'in yaşamını, üslubunu ve Art Nouveau hareketinin sanat tarihindeki etkilerini sizlerle paylaşıyoruz.
Gustav Klimt'in Erken Dönem Hayatı
Sanatçı ,1862 yılında Avusturya'da dünyaya geldi. Babası Ernest Klimt mütevazi bir kuyumcu, annesi Anna Finster ise şarkıcıydı. Klimt çok erken yaşta sanat zevki geliştirmişti. Viyana’daki Dekoratif Sanatlar Okulu'na girdiğinde henüz on dört yaşındaydı. Burada mozaik tekniğini öğrendi ve gelecekte eserlerine ilham kaynağı olacak Yunan, Mısır ve hatta Slav kültürlerinin sanat anlayışıyla ilgilendi.
1883'te, babası gibi bir kuyumcu olan kardeşi Ernst ve arkadaşı Frantz Matsch ile bir dekorasyon atölyesi kurdu. Bu dönemde Neo-Klasik olarak tanımlanabilecek akademik tarzda çalışmalar yapıyordu. Villaların duvarları ve tavanlarının yanı sıra tiyatroların ve kamu binalarının dekorasyonuyla görevlendirilmişti. Stilize çiçek motifli freskleri ve Antik Çağ'dan esinlenen sahneleri daha sonra Viyana saraylarını kaplayacaktı. Özellikle Kunsthistorisches Müzesi'nin merdivenleri dekorasyon alanındaki şöhretini arttırmıştı, 1888 yılında sanatsal başarıları için Altın Haç aldı. Ressam ve dekoratör olarak üne sahip olmasının yanı sıra, kendisini asıl ifade etmek istediği alan modern sanattı. 20.yüzyılın başına kadar ürettiği eserlerde gerçek bir özgünlük yoktu, kişisel zevklerinden uzaklaşmıştı.
1890’ların başları Klimt için zorlu yıllardı. Güzel Sanatlar’ın Resim Tarihi bölümüne başkan adayı olacaktı fakat bakanlık tarafından reddedildi. Buna ek olarak, erkek kardeşinin ölümü üzerine ailesinin mali güvenliğini üstlenmek durumdaydı. Bu süreçte, Fransız sembolizmi ve izlenimciliği ile ilgilenmeye başladı. Bir iç tasarımcı olarak ünü ona önemli komisyonlar kazandırsa da, kendini modern sanata adamak istiyordu. Akademiyi fazla geleneksel ve muhafazakar buluyordu. Böylece, kişisel tarzını herhangi bir akademizmden uzak tutmaya karar vermişti.
Gustav Klimt'in Akademiden Kopuş Dönemi
Klimt, 1897’de Moser ve Joseph M. Olbrich de dahil olmak üzere bazı arkadaşları ile Ver Sacrum Dergisi'ni (Kutsal Bahar) çıkarmaya başladı. Aynı yıl, Küntlerhauss'undan on dokuz sanatçı ile “Ayrılıkçılar” olarak bilinen Figüratif Sanatçılar Birliği'ni kurdular. Amaçları, dönemin sanat anlayışında reform yapmak ve Avusturya sanatını uluslararası tanınır hale getirmekti. Ayrılıkçılar’a göre sanat, farkındalığı arttırmalı ve akademinin gelenekselliğinden uzaklaşmalıydı. Ver Sacrum dergisi , Ayrılıkçılar’ın dünyayı değiştirme arzusunun sözcüsü haline geldi. Bu kuruluş, bir bakıma Art Nouveau hareketinin Viyana’daki yansımasıydı.
Art Nouveau Nedir ?
Art Nouveau aslında "Yeni Sanat" anlamına geliyor. Temelleri İngiltere’de atılan akımın ortaya çıkışında sanayileşmenin büyük rolü vardı. Sanatçılar, sanatı monotonluktan kurtarmak ve galeri duvarlarının ötesine taşımak istiyordu. Estetik değerleri ön planda tutan akım, kıvrak çizgilerin yoğun olduğu süslemelerle Uzakdoğu sanatının ve sembolizmin izlerini taşıyordu. Başta mimari olmak üzere dekoratif sanat, müzik ve resim gibi farklı disiplerini “Toplam Sanat” altında birleştirmek hedeflenmişti. Hareketin Avusturya’daki temsili olan Ayrılıkçılar’ın temel arzusu, Dekoratif Sanatlar ile Güzel Sanatlar arasındaki bariyeri yıkmaktı.
Gustav Klimt'in Üslubu ve Başlıca Eserleri
Sıkça kullandığı altın tonları, Bizans mozaikleri ve kuyumculuk teknikleri Klimt’in üslubunun karakteristik özellikleriydi. Eserleri asimetrik ve perspektifsiz olmakla birlikte, süslemeler açısından oldukça zengindi. Yenilikçi kompozisyonlarıyla mitolojiyi tekrar gündeme getirdi. Sembolizmin ön plana çıktığı kadın portrelerinde geleneksel kadın betimlemelerinden kaçınmış, figürlerini dekoratif unsurlarla süslemişti.
Der Kuss (Öpücük)
Sanatçının en ünlü eserlerinden biri Der Kuss (Öpücük) tablosudur. Klimt’in altın çağının doruk noktası olarak belirtilen bu resim, parıltılı tonları ve soyut desenleriyle dikkat çeker. Figürleri saran altın renkli çerçeve onları dünyadan soyutlamaktadır. Figürlerin yerleşimi ölüm ile yaşamın bir kompozisyonu olarak düşünülmektedir.
Klimt kariyerinin sonlarına doğru, Avusturyalı Aydınların Ressamı ve Dekoratif Sanatın Mucidi ünvanlarını almıştı. 1917 yılında Viyana'daki Sanat Akademisi tarafından onursal üye kabul edildi. Eserlerinde öne çıkan erotizme yönelik eleştirilere karşılık olarak “Bütün sanatlar erotiktir.” diyecekti. 1918 yılında felç sonucu hayatını kaybeden sanatçı, başta Egon Schiele olmak üzere kendinden sonraki sanatçıları etkileyecek birçok esere imza attı.
Kaynaklar:
https://www.biographie-peintre-analyse.com/2009/07/06/biographie-du-peintre-gustav-klimt/
https://www.eternels-eclairs.fr/biographie-gustav-klimt.php
Uluslararası Hakemli Tasarım ve Mimarlık Dergisi, Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, http://www.mtddergisi.com/dergi//gustav-klimtin-eserlerindeki-kadin-imgesi201408.pdf
BENZER YAZILAR
Seçim Mimarı Nedir?
Seçimlerimiz kendi kontrolümüz altında mı? Tercihlerimizde dış etkenler var mı? Bu gibi sorulara cevap verebilmek için seçim mimarının ne olduğunu ve neler yaptığını bilmek önemlidir.
In Utero 3D: Doğmamış Bebeğe Dokunabilmeyi Sağlayan 3 Boyutlu Yazıcı
In Utero 3D 3 boyutlu yazıcı teknolojisi nedir, nasıl çalışır, dünyada yaygınlaşacak mı?