Sosyal psikolojinin en bilinen, otoritenin aslında üstümüzde nasıl bir etkisi olduğunu ve bunun bizi nasıl acımasızlaştırdığını gösteren Milgram deneyini sizin için araştırdık.
Stanley Milgram Kimdir?
Stanley Milgram 15 Ağustos 1933 yılında Amerika’da doğdu. Üniversite yıllarına kadar Bronx, New York’ta büyüyen Milgram daha sonrasında ise Queens’e taşındı. Burada Queens College’dan siyaset bilimi eğitimi alarak lisansını tamamladı. Aynı zamanda Brooklyn College’dan sosyal psikoloji üzerine dersler aldı. 1954’te Harvard Üniversitesi’nde sosyal psikoloji doktora programına kabul edildi. Doktorasını aldığı 1961 yılında Alexandra Menkin ile evlendi ve bu evlilikten iki de çocuğu oldu. Harvard, Yale ve City University of New York gibi üniversitelerde dersler verdi. Solomon Asch ve Gordon Allport gibi öncü isimlerde büyük etkisi olan Milgram, 20 Aralık 1984’te beşinci kalp krizinden sonra vefat etti.
Milgram Deneyi Nedir?
Holokost’un en büyük öncülerinden olan Adolf Eichmann, yaptıklarından dolayı çıkartıldığı mahkemede şu cümleyi kurdu: “Biz sadece emirlere itaat ettik.” Bu holokost ile Eichmann’ın ifadesi Milgram’ı otoriteyi sorgulamaya ve otoritenin insanların üzerindeki etkisini incelemede ilham kaynağı oldu. Deneyi yapmasının altında şu soru yatıyordu: “İtaat ettirilerek bir insan benimsediği ahlak ilkesinin ne kadar dışına çıkabilir?”
Milgram Deneyinin İşleyişi
Deney Milgram’ın gazeteye ilan vermesiyle başlamıştı. Vermiş olduğu ilanda “Hafıza ve öğrenme üzerine yapılan bilimsel bir çalışma” olduğunu ifade etti. Yirmi ile elli yaş aralığındaki erkeklerin başvurabileceğini ve katılımları sonucunda ödeme alacaklarını belirtti.
Bu deneyde üç tane rol vardı:
1) Deneyci yani Milgram
2) Öğretmen yani denek
3) Öğrenci yani aktör
Katılımcı laboratuvara vardığında deneyci ve diğer katılımcıyla tanıştı. Deneyci otorite figürü olduğunu belli etmek için beyaz önlük giymişti. Yapılacaklar aslında çok basitti. Bir kutudan rollerini çekmeleri gerekecek ve her bir katılımcı ya öğrenci ya da öğretmen olacaktı. Ancak şöyle bir detay vardı: Deneyci ile yan yana olan diğer katılımcı aslında aktördü. Deneyden önce tüm detayları öğrenen ve rol yapması için seçilmiş insanlar öğrenci konumunu dolduracaktı. Kutunun içinde sadece öğretmen yazılı kartlar varken aktörler öğrenci olduklarını beyan edecek ve hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi davranacaktı.
Denek olan öğretmenin görevi basitti: öğrenciye kelime ikilileri okuyacak ve sonrasında saydığı tüm kelime ikililerinin ilk kelimesini verip ardından da dört olası kelimeyi vererek doğru olanı seçmesini isteyecekti. Görev dağılımı ve tanımı yapıldıktan sonra öğretmen önünde şok cihazının olduğu bir masaya oturtuldu. Bu noktada ise deneyin kritik yerine gelinecek ve öğretmenden öğrenci her hata yaptığında on beşer volt artışlarla şok vermesi istenecekti. Voltaj aralığı ise 15 ile 450 arasındaydı.
Deney tam anlamıyla başlamadan önce öğretmen rolündeki deneğe bir şok verilerek öğrencinin her şoku aldığında hissedeceği acıyı anlaması sağlanır. Sonrasında öğretmen ve öğrenci birbirlerini göremeyecekleri şekilde oturtulur. Öğrenci cevap vermek için önündeki düğmeye basacak ve yanlış cevap verirse eğer bunun sonucu olarak şok yiyecektir. Deneyin en can alıcı noktası da burasıdır: Öğrenci yani aktör aslında hiçbir şoka maruz kalmayarak rol yapacak ve öğretmense bunun gerçek olduğunu sanacaktır. Önceden kaydedilmiş sesler şok anında sanki aktör o an söylüyormuş gibi öğretmene dinletilirken aktörde diğer taraftan duvarlara vurarak tepkisini belli edecektir.
Öğretmen olur da deneyi durdurmak istediğini belirtirse diye deneği teşvik etmek amacıyla bazı talimatlar belirlenmiştir:
1) Devam edin, lütfen.
2) Deneyin gerekliliğinden dolayı devam etmeniz gerekiyor.
3) Devam etmeniz kesinlikle önemli.
4) Devam etmekten başka seçeneğiniz yok.
Deneyin durması için yukarıda belirtilen dört talimatın hepsinin verilmiş olması, aksi takdirde ise maksimum değer olan 450 voltun üç kez uygulanmış olması gerekir. Bu durumlar dışında deney kesinlikle devam edecektir.
Bunun dışında öğretmenin sorabileceği bazı soruların da cevabı önceden belirlenir. Örneğin öğretmen bu elektriğin öğrencide kalıcı hasar bırakıp bırakmayacağını öğrenmek istediğinde deneyci, kendisine acı verse de kalıcı bir hasara yol açmayacağını söyleyecektir. Öğrenci öğretmenden durmasını isterse de deneyci yine öğretmeni devam etmesi için zorlayacaktır.
Milgram Deneyinin Sonucu Hakkında Tahminler
- Deneyi yapmadan önce Milgram, öğretmenlerin davranışlarını tahmin edebilmek adına Yale Üniversitesi’nden on dört tane psikoloji son sınıf öğrencisine bir anket yaptı. Bu anketle yüz tane farazi öğretmenin vereceği tepkileri tahmin etmelerini istedi. Anketin sonucu olarak ortalama 1,2 öğretmenin en yüksek değerde (450 volt) şok vereceği çıktı.
- Meslektaşlarına da resmi olmadan bir anket yaptı ve meslektaşlarının verdiği cevaplarda az sayıda deneğin güçlü bir şok seviyesinin üstüne çıkacağı sonucuna varıldı.
- Bir tıp fakültesinin kırk tane psikiyatristiyle yaptığı başka bir ankette 300 volttan sonra öğrenci cevap vermekte zorlanmaya başlayacağından ötürü deneklerin sadece %4’e yakınının devam edeceğine, onda birinden biraz fazlasının ise 450 volta çıkacağı sonucuna ulaştı.
Milgram ve öğrencileri
Milgram Deneyinin Sonuçları
- Toplamda kırk denek bulunan deneyde elde edilen sonuçlar Milgram için şok ediciydi. Milgram, Dünya nüfusunun toplamda sadece %3-5’lik kısmının psikopat olduğundan dolayı deneyde az sayıda insanın sınırları zorlayacağını düşünüyordu.
- Sonuçlar elde edildiğinde görüldü ki deneye katılanların %65’lik kısmı (40 deneğin 26 tanesi) en yüksek değer olan 450 voltu uygularken, tüm katılımcılar en az 300 voltluk şok verdi. Bunun yanında deneklerin fiziksel tepkiler verdiği gözlendi. Terleme, titreme gibi tepkilerin dışında 14 deneğin gülme nöbetleri geçirdiği de kayıtlara yansıdı.
- Her deneğin deneyi bir kez de olsa durdurmak istediği ancak hiçbirinin deneyin bitişinde öğrencinin sağlığı ile ilgili soru yöneltmediğini veya öğrenciyi kontrol etmeye kalkışmadığını da notlarında belirtti.
- Milgram, deneyin işleyişi ve sonuçları hakkında Obedience adında bir belgesel film hazırladı. Bu belgeselde deneyin ortaya çıkışından sonuçlarına kadar her detayı izleyiciye aktardı.
- Bunun dışında bu deney, sosyal psikolojide büyük bir öneme sahiptir. Öyle ki deneyin etik çerçevesi içinde tekrarları yapılmış ya da diğer deneylere esin kaynağı olmuştur. Örneğin Dr. Thomas Blass deneyin tekrarlarından elde edilen veriler üzerinde bir analiz gerçekleştirdi ve dikkat çekici bir sonuç elde etti: %61-66 arasında katılımcı ölümcül voltaja kadar şok vermişti. Bu da orijinal deneyin sonucundan bir fark oluşturmuyordu.
- Ayriyeten de deneyden sonra yapılan ankete katılan 92 katılımcının %84’ü katılımlarından dolayı “memnun” ya da “çok memnun” olduklarını ifade etti. Milgram’a teşekkür mesajları gönderdiler.
- Son olarak bu deneyin sonuçlarını açıklayan iki psikolojik kuram geliştirilmiştir. Solomon Asch’in çalışmaları temel alınan uyum ve araçlaşma kuramlarıdır.
Sinemada Milgram Deneyi
Milgram’ın deneyini merak edenler 2015 yılında uyarlanarak izleyiciyle buluşturulan filmi izleyebilirler. Başrollerinde ödüllü isimlerden Winona Ryder ve Peter Sarsgaard yer alıyor.
Özetle,
Sosyal psikolojiye yön veren bu deney ile Milgram, otoritenin aslında insanın içinde sessiz kalan ama tehlikeli taraflarına ışık tutuyor. Etik olmayan deneyi ile insanın kendi kararlarını verirken ne kadar ahlakına karşı çıkabileceğini bilimsel bir yolla gözler önüne seriyor.
Kaynaklar
MILGRAM, S. (1963). Behavioral Study of Obedience. Journal of Abnormal and Social Psychology.
BENZER YAZILAR
Dijital Mahremiyet Nedir? Nasıl Sağlanır?
Çevrimiçi kullanıcılar tarafından sağlanan kişisel bilgiler ile siber suçluların yasa dışı faaliyetlerini gerçekleştirmeleri daha da kolaylaşıyor. Dijital mahremiyetin önemi, etmenleri ve siber suçların nasıl önleneceği bu yazımızda.
Uzay Turizmi: Yeni Bir Seyahat Akımı
Dünyanın dışında da seyahati mümkün kılan uzay turizmi nedir?