Kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için hazırlanmış olan İstanbul Sözleşmesi’nin içeriği, amacı, kapsamı ve sözleşmeyi imzalayan devletler.

Ülkemizde ve dünyada kadınlar toplumda ve aile içinde çok fazla şiddete, ayrımcılığa, aşağılanmaya ve gereksiz kontrole maruz kalıyor. İstanbul Sözleşmesi de bu durumları en aza indirmek için hazırlanmış bir metin.

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olarak da bilinen İstanbul Sözleşmesi, ülkemizde 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan uluslararası bir sözleşme. Metnin onayı 24 Kasım 2011 tarihinde, yürürlüğe girişi ise 1 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleşti.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 121. toplantısı İstanbul'da yapıldığı ve sözleşme Türkiye tarafından bu toplantı sırasında kabul edildiği için ismi "İstanbul Sözleşmesi" olarak kaldı. Türkiye aynı zamanda sözleşmeyi ilk imzalayan ülke.

İstanbul Sözleşmesi'nin Amacı

Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir Avrupa yaratmak, İstanbul Sözleşmesi'nin Önsöz'ünde belirtilen asıl hedef. Bu hedefin gerçekleşmesi için kadın ve erkek bireyler arasındaki eşitliğin hukuki ve fiili olarak gerçekleştirilmesinin ve kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasının gerekliliği de ayrıca vurgulanmış. 

Madde 1.1'de sözleşmenin amaçları şu şekilde sıralanmış:

İstanbul Sözleşmesi'nin Bölümleri

Sözleşme, toplamda 81 madde, 12 bölüm ve bir ekten oluşuyor. Tam metnin uzunluğu ise 30 sayfa. 

Sözleşmedeki bölümlerden diğeri de tazminat hakları, zorla evlendirmeler, psikolojik şiddet, taciz ve takip, fiziksel ve cinsel şiddet, cinsel taciz, kadın sünneti, kürtaj ve kısırlaştırma konularıyla ilgili. Bu gibi durumlarda kadınların ve çocukların sahip olduğu haklar ve yapılması gerekenler anlatılmış. 

İstanbul Sözleşmesi'nin bölümleri ve açıklamaları ise şu şekilde: 

İstanbul Sözleşmesi’nin İçeriği

Sözleşmenin ilk ve asıl olarak üzerinde durduğu konu kadın-erkek eşitliği. Diğer tüm konular buna hizmet edecek şekilde ayrıntılandırılmış. Temel düşünce kadın-erkek eşitliğini sağlayarak kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın önüne geçmek. Sözleşme Avrupa Konseyi tarafından destekleniyor ve sözleşmede kadına uygulanan her türlü şiddet bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak sayılıyor. 

Sözleşmedeki “kadına karşı şiddet” tanımı, yalnızca fiziksel şiddeti değil, özel veya kamu yaşamı fark etmeksizin her alanda yapılan her türlü insan hakları ihlalini, ayrımcılığı, kayırmayı, tehdidi ve özgürlük kısıtlamasını da içerecek şekilde toplumsal cinsiyet ayrımına dayalı tüm hareket ve faaliyetleri kapsıyor. Tanım, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 3 Eylül 1981 tarihinde yürürlüğe sokulan CEDAW(Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi)'daki kadına karşı şiddet açıklaması ile benzerlik gösterse de sonradan ekonomik ve psikolojik şiddet tanımları da eklenerek genişletilmiş.

Sözleşme içeriğinde her türlü konuya ayrıntılarıyla değinilmiş. Bunlardan biri eğitim faaliyetlerinde uygulanacak değişimler. İlgili maddeye göre; toplumsal cinsiyet eşitliği ve karşı cinse saygı gibi birçok konu kişilerin öğrenme kapasitelerine göre eğitim müfredatına dahil edilecek ve toplumsal cinsiyete dayalı farkındalık çalışmaları yürütülecek. Bunun yanında şiddete meyilli veya şiddet uygulayan kişilerin davranışlarının düzeltilmesine yönelik eğitim çalışmaları da yapılacak. 

İstanbul Sözleşmesi'nde dikkat çekilen bir diğer konu da mağdurların mağduriyetlerinin en etkili şekilde giderilmesi. Sözleşmenin bu kısmında şiddete uğrayan kadın mağdurların iyileşmesinin, ekonomik bağımsızlığını kazanmasının ve güçlenmesinin sağlanması amaçlanıyor. Bunun için psikolojik ve  yasal danışmanlık hizmetleri, konut sağlama, finansal yardım, eğitim, öğretim ve iş bulma yardımları alabilecekleri belirtilmiş. 

İstanbul Sözleşmes'nde Koruma ve Tedbir Kararı

Metinde önemli noktalardan biri de koruma faaliyetleri. Sözleşmenin bu kısmında fiziksel, psikolojik ya da cinsel şiddete uğrayan çocuk veya kadınların şikayetinden bağımsız olarak yetkili kurum ve kişiler tarafından koruma ve tedbir faaliyetlerinin gerçekleştirileceği açıklanmış. 

Mağdurlar için tanımlanan koruma ve tedbir faaliyetleri şu şekilde:

İstanbul Sözleşmesi'nde Suçluların Cezalandırılması

İstanbul Sözleşmesi yalnızca koruma ve şiddeti engelleme önlemlerini içermiyor. Her türlü şiddet uygulayan, toplumsal ve cinsiyete dayalı ayrımcılık yapan suçlunun ceza almasına ve uzaklaştırılmasına dair hükümleri de içeriyor. Buna göre hapis ve tazminat cezalarının yanında kişinin suçu iletişim içerisinde bulunduğu mercilere (iş yeri, okul, aile vb.) bildirilerek suçlu kişinin nasıl biri olduğunun yakın çevresi tarafından anlaşılması sağlanıyor. Bu uygulama ile kişinin aynı suçu bir daha işleme olasılığının düşürülmesi amaçlanmış.

İstanbul Sözleşmesi'nin Devletlere Getirdiği Yükümlülükler

Sözleşme içerdiği bu konularla tüm mağdurlara ve mağdur olmayan kadınlara çeşitli haklar tanırken, devletlere de şiddeti önleme yükümlülüğü getiriyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak üzere politikalar üretmek ve bunları uygulamak, bu uygulamalar için gerekli ekonomik kaynağın ayırılması, ülkede kadına yönelik şiddete dair istatistik verilerinin elde edilmesi ve kamuoyuna sunulması, şiddeti önlemek amacıyla toplumsal düşünce değişiminin sağlanması, din, kültür, töre, namus ve gelenek gibi nosyonların şiddete bahane olmasının engellenmesi gibi konular sözleşmeyi imzalayan taraf devletlerin sorumluluğu haline geliyor. 

İstanbul Sözleşmesi Kim Tarafından Hazırlandı ve Denetleniyor?

Devletler sözleşmeyi imzalarken çeşitli taahhütler veriyor. Bunlar bağımsız bir uzmanlar birliği olan "Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddere Karşı Eylem Uzmanlar Grubu (GREVIO)" tarafından denetleniyor ve izleniyor. 

GREVIO

GREVIO, çeşitli zamanlarda taraf devletlerin kadına yönelik şiddet durumlarının tespit edildiği ve sözleşme kapsamında çeşitli önerilerin yapıldığı raporlar da yayınlıyor. Türkiye'ye yönelik ilk raporunu 3 Temmuz 2017 tarihinde yayınlamış. Rapor, ülkemiz insanının kadına yönelik tutum ve davranışlarını gözler önüne serer nitelikte. 

İstanbul Sözleşmesi Kimleri Kapsıyor?

Metin, her yaştan ve konumdan kadına yönelik, aile içi yada toplumsal şiddeti önlemeye, bu şiddetle mücahalede temel ölçüleri ve devletlerin sorumluluklarını belirlemeye yönelik olarak hazırlanmış.

İstanbul Sözleşmesi, kadınları her konuda ve her yerde etkileyen şiddet türleri için geçerli. Yani hem aile içi şiddeti, hem ayrımcılığı hem de eşitsizliği konu alıyor. İstanbul Sözleşmesi, cinsiyete dayalı ayrımcılık ve kadına yönelik şiddet kapsamında bugüne kadar yapılan en nitelikli tanıma sahip olduğu için ayırt edici bir özelliğe sahip.  

İstanbul Sözleşmesi ağırlıklı olarak kadına yönelik şiddetin önlenmesi üzerinde dursa da aslında ev halkının tüm üyelerini kapsıyor. Metindeki "kadın" terimi yetişkinlerin yanında 18 yaşından küçük kız çocuklarını da içine alıyor. Bunun yanında tüm çocuklara karşı uygulanan şiddetin ve çocuk istismarının önlenmesi konuları da bu maddeler arasında.

Metinde hiçbir şekilde ayrımcılık yapılmaması gereken durumlar  cinsiyet, cinsel kimlik, engellilik durumu, yaş, medeni hal, mültecilik ve göçmenlik olarak belirtilmiş. Dolayısıyla durumu, sosyal konumu ve tercihleri ayırt edici özellik haline getirilmeden her kadın ve çocuk sözleşme kapsamında korunuyor. 

İstanbul Sözleşmesi’ni İmzalayan Devletler

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Temmuz 2020 tarihi itibariyle 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı. Sözleşmeyi onaylayan ülkeler şu şekilde:

Türkiye İstanbul Sözleşmesi Ne Zaman İmzaladı? Türkiye'nin Tutumu Nasıl?

Türkiye, sözleşmenin imzaya açıldığı tarih olan 11 Mayıs 2011'de, sözleşmeyi ilk imzalayan devlet oldu. Aynı zamanda 24 Kasım 2011 tarihinde sözleşmeyi mecliste onaylayan ilk devletti. 

Tüm bunlara rağmen, ülkede bazı fikir ayrılıkları mevcut. Kimi vatandaşlar sözleşme metninde geçen "Cinsel yönelim" ve "Toplumsal cinsiyet kimliği" kavramlarının Türk kültürüne ve toplum yapısına uymadığını tartışıyor. 

İstanbul Sözleşmesi'ni Onaylamayan Devletler

Sözleşmeyi imzalayan fakat onaylayıp yürürlüğe koymayan 11 ülke var. Bunlar ise; Ermenistan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Moldova, Slovakya, Ukrayna, Birleşik Krallık.

İstanbul Sözleşmesi Metni

Burada her ne kadar İstanbul Sözleşmesi’nin önemli noktalarına değinsek de sahip olduğumuz hakları öğrenmenin en doğru yolu sözleşmenin aslını incelemek. 

İstanbul Sözleşmesi'nin Tartışılan Maddeleri

Madde 2, Madde 4, Madde 14 İstanbul Sözleşmesi'nde bulunan, Türk toplum yapısına uymadığı gerekçesiyle eleştirilen maddeler. Bu maddeler aslında içerdiği toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, kadın erkek eşitliği gibi kavramları içerdiği ve savunduğu için eleştiriliyor. 

Kaynaklar:

İstanbul Sözleşmesi: https://rm.coe.int/1680462545 

İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerinin hayata geçirilmesini sağlayan yasal ve diğer tedbirlere ilişkin GREVIO Değerlendirme Raporu: https://web.archive.org/web/20200915104659/https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/media/uploads/2018/11/13/grevio-rapor-turkce.pdf

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul_S%C3%B6zle%C5%9Fmesi

https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/docs/khum/KHMIS.pdf

http://www.turkkadinlarbirligi.org/tr/kurumsal/5/%C4%B0stanbul+S%C3%B6zle%C5%9Fmesi

https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/tartismalarin-odagindaki-istanbul-sozlesmesi/1924988

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/610429


BENZER YAZILAR

Dijital Mahremiyet Nedir? Nasıl Sağlanır?

Çevrimiçi kullanıcılar tarafından sağlanan kişisel bilgiler ile siber suçluların yasa dışı faaliyetlerini gerçekleştirmeleri daha da kolaylaşıyor. Dijital mahremiyetin önemi, etmenleri ve siber suçların nasıl önleneceği bu yazımızda.

Dinozorların Yok Olmadığı Bir Dünya Nasıl Olurdu?

Dinozorları yok eden meteor Dünya'ya çarpmamış olsaydı hayat nasıl değişebilirdi?


Paylaş