Buğulu sesi, yazdığı şarkılar ve trajik ölümüyle yirmi üç yıl önce aramızdan ayrılan müzisyen Jeff Buckley'nin yaşam öyküsü.

Nadir Jeff Buckley Kayıtları Dijital Platformlara Ekleniyor - Rotka

Jeff Buckley Kimdir?

17 Kasım 1966 tarihinde Amerika'da dünyaya gelen ünlü besteci, söz yazarı ve müzisyendir. İlk albümü ''Grace''den beri zamanının en parlak ve umut vaat eden müzisyenlerinden biri olarak görülmüştür. Çeşitli vokal tekniklerini oldukça başarılı bir biçimde kullanabilen Buckley, 60'ların ünlü folk müzisyeni Tim Buckley'in oğludur.

Panama, Yunan ve Fransız kökenli bir anneden evlilik dışı dünyaya gelen Tim Buckley, İrlanda kökenli bir müzisyen ve söz yazarıydı. Annesinin evlenmiş olduğu Ron Moorhead ile üvey kardeşi Corey'le birlikte bir dönem Güney Kaliforniya'da yaşadı. Jeff Scotty Moorhead ismi ile tanınan müzisyen, üvey babasını kaybettikten sonra, kimliğinde yazılı olan ''Buckley'' soyisimini aldı.

Müzik Yaşamı Nasıl Başladı?

Müzik dinlemeyi çok seven üvey babası ve klasik piyano eğitimi almış annesi ile beraber, Pink Floyd, Jimi Hendrix, Led Zeppelin gibi müzik gruplarını dinleyerek büyüyen Buckley, henüz  5 yaşındayken anneannesinin dolabında gördüğü gitarı çalmak için çabalıyordu.

Edindiği ilk albüm Led Zeppelin'e ait olan ''Physical Graffiti'' idi. Müzisyen olmak istediğine 12 yaşındayken karar veren,14 yaşına geldğinde ilk elektronik gitarını (Les Gibson Paul) alan Jeff, lisede bir jazz grubunda da gitar çalıyordu. Yes, Jethro Tull, Genesis, Rush gibi müzik gruplarının da hayranıydı. 1984 yılında lise mezuniyetinden sonra bir müzik akademisine gitmek için Los Angeles'a gitti. Burada gördüğü bir senelik eğitim esnasında en çok teorik müzik öğrenmekten hoşlananıyordu. Bir otelde çalmaya başladı ve rock, heavy metal, jazz, reggae müziğe kadar çeşitli gruplarda yer aldı.

Müzikal Çalışmaları&Yaptığı Şarkılar

1990 yılının şubat ayında New York'a yerleşen Jeff, kökleri 8. yüzyıla uzanan "Qawwali'' ismindeki(Hint ve Pakistan kültürünü birleştiren) sufi müziğinin en bilinen temsilcisi Nusret Fateh Ali Khan'la tanıştı. Onu idol alan Jeff, sonrasında Los Angeles'a geri döndü. Bilinen bir müzisyen olup, 60'lı ve 70'li yıllarda, beğenilen albümleri olan, babası Tim Buckley'in eski menajeri Herb Cohen'in teklifiyle kendi bestelerinin olduğu bir demo kaset hazırladı. Babylon Dungeon Sessions ismini verdiği kaset; Unforgiven, Ethernal Life (daha sonra adı ''Last Goodbye'' olarak değiştirildi) gibi şarkıların da olduğu beş parçalık bir kasetti.

26 Nisan 1991 tarihinde ''Tim Buckley'den Sevgilerle'' isimli Brooklyn'de bulunan, St. Ann's Church'de Tim Buckley anma gecesi adına düzenlenen konserde sahneye çıktı. Bu konser, Jeff'in böylesine bir kalabalık karşısında verdiği ilk konserdi. Tim Buckley'in yetim oğlu Jeff ve onun annesine yazılan ''I Never Asked To Be Your Mountain'' şarkısını, rock gitaristi Gary Lucas ile beraber çaldı.

Sonrasında ise ,''Phantasmogaria in Two'', ''Sefronia-The Kings Chain'' adlı şarkıları çaldı ve son olarak da ''Once I was''ı çalan müzisyen, parçaya doğaçlama olarak birtakım acapella eklemeler yaptı. 91 senesinde tüm yaz boyu Lucas'la beraber New York'ta Mojo Pin, Grace gibi hala en sevilen şarkılarının temellerini attı.

Bir yandan Lucas'ın grubu olan Gods and Monsters ile çalan Buckley; grubun 92 senesinin mart ayında çıkardığı ilk albümünden itibaren gruptan ayrıldı. Ekim 1992 senesine geldiğimizde ise, Bruce Springsteen, Bob Dylan gibi isimlerin olduğu ''Columbia Records'' adındaki plak şirketi ile anlaşarak, aralık 93'te dört parçalık ''Live at Sin'' EP'sini piyasaya sürdü.

İlk albümünün adı olan ve en bilinen parçalarından ''Grace''.

İlk Albüm&Yükselen Bir Yıldız 

Daha önce Nirvana'nın Nevermind adlı albümünün de yapımcılığını üstlenmiş olan Andy Wallace ile çalışan Jeff, basçı Mick Grondahl ile baterist Matt Johnson'un da bulunduğu bir ekiple, 93 yazında ilk albümü için kolları sıvadı. Dört haftalık bir provanın ardından eylül ayında New York'ta bulunan Woodstock'da Bearsville Stüdyoları'nda kayıtlara başladılar.

Jeff'in isteğiyle Lucas da, Mojo Pin ve Grace parçalarının gitar kayıtlarında yer aldı. Gitarist Michael Tigh, bir sonraki sene gruba katıldı. 23 ağustos 1994'te ilk albüm ''Grace'' piyasaya çıktı. Jeff bu albümle beraber iki seneden fazla sürecek bir dünya turnesine çıktı. Bu turnede, Paris Olympia'nın da bulunduğu pek çok önemli mekanda sahneye çıktı.

1996 Aralık ayında Kuzey Amerika'da bulunan (Father Demo,Smackrobiotic, The Halfspeeds, Topless America, A Puppet Show Named Julio) gibi kafe ve barlarda sahne alarak, ''Phantom Solo Tour'' adlı turne gerçekleştirmiş oldu.

Jeff Buckley, yerel mekanlar ve kafelerde çalan ve giderek yükselen bir müzisyen olma zevkinin hissettirdiği eksiklik duygusundan ve onu zamanla kaybettiğini hissettiğinden röpörtajlarında bahsetmişti. Jeff Buckley'in 95 ve 96 yıllarındaki turne kayıtlarının büyük bir kısmı Mystery White Boy ile Live a l'Olympia adları ile piyasaya sürüldü. Turne bitimi sonrası, My Sweetheart the Drunk ismini vereceği yeni albümü için çalışmalara başladı. 97 senesinde Memphis, Tennessee'ye gitti ve burada kiralamış olduğu silah evinde kendine ait bir kayıt cihazı ile demolar yapmaya başladı. Stüdyoya yeniden girecek olan ekibin diğer üyeleri de, yeni albüm için oldukça heyecanlıydı.

Ölümü&Ardında Bıraktıkları

Tarihler 29 Mayıs 1997'yi gösterirken, ekibin diğer üyeleri Memphis'e doğru yola çıkarlar. Jeff o gün Mississippi Nehri'ne bağlı Wolf River'da yüzmeye gitti. Daha sonrasında eşyalarına rastlanan Jeff'ten herhangi bir iz bulunamadı. Olaydan bir hafta sonra bir turist tarafından görülen cansız bedeni karaya çıkarıldı. Vücudunda herhangi bir alkol, uyuşturucu madde olduğu ya da intihar ettiği yönündeki iddialar dönse de daha sonrasında böyle bir şeye rastlanmamıştır.

Müzisyenin yaptığı son çalışmaları Sketches for My Sweetheart  the Drunk isimli albümde yer aldı, aynı zamanda canlı performanslarının da bulunduğu Jeff Buckley-Live In Chicago isimli albüm ve 13 Mayıs 1995 tarihinde kaydedilen Chicago-The Cabaret Metro isminde bir DVD bulunmaktadır.

Kısa süreli yaşantısına birçok şarkı ve albüm sığdıran müzisyeni saygıyla anıyoruz. Şimdi bir yerlerde Hendrix, Janis Joplin ve John Lennon ile iyi müziğin peşine düşmüş olabilir.

Kaynaklar:

https://www.biyografi.info/kisi/jeff-buckley


BENZER YAZILAR

Can Yücel ve Bob Dylan Üzerinden “Blowin in the wind” 

Bob Dylan'ın eseri, dünyanın en sansasyonel protesto şarkılarından "Blowin in the wind" ve Can Yücel'in Türkçe'ye uyarlaması.

MF DOOM’un Ardından: Kişiliği, Albümleri, Türkiye’de Yankıları

2020’nin son günü vefatı açıklanan efsane müzisyen MF DOOM çeşitli yönleriyle incelenecek.


Paylaş