Günümüzün en büyük problemlerinden biri olan iklim değişikliği, bütün dünyayı etkisi altına almakta. Son 150 yılda artan sıcaklık, dünyada neredeyse 0,8 °C ve Avrupa'da da ise yaklaşık 1°C’dir. Sıcak dalgaları, seller, kuraklık gibi olağanüstü hava olaylarının gerçekleşmesi ile tehlike çanları çalarken ülkelerin ve bireylerin üzerine düşen yük artmış durumda. Geri dönüşü olmayan değişikliklerin meydana gelme ihtimali artarken, iklim değişikliğinin etkileri şimdiden gözleniyor.
İklim Değişikliği Nedir?
İklim; kara parçaları, atmosfer, buz ve kar, okyanuslar ve tüm su kütleleri ile canlıları içerisine alan etkileşimli bir sistemdir. Bu sistemde, zamanla kendi iç dinamiklerinin etkisinde veya dış etmenlerdeki değişikliklere bağlı olarak yavaş bir değişim mevcuttur. İçinde yaşadığımız 4.6 milyar yıllık Dünya, jeolojik tarihi boyunca iklim sisteminde çeşitli etmenler ve süreçlerle birçok değişikliğe uğradı. Buzul hareketleri ile başlayan bu süreç ekolojik dengede kalıcı izler bırakıyor. Ve her geçen gün yer kürenin coğrafyası değişiyor. İnsan etkinliklerini iklime olan etkisi ise ilk kez 19. yüzyılda görüldü. Günümüzde sözü edilen iklim değişikliği ise, fosil yakıtların yakılması, ormansızlaştırma ve sanayileşme gibi insan etkinliklerinin neden olduğu atmosfere salınan sera gazı birikimleri ile doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi ile yerkürenin ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı ve iklimde oluşan değişiklikler anlamına geliyor.
Sera Gazı Nedir?
Sera gazları, yerküredeki ısının uzaya kaçmasına engel olarak Dünya'yı yaşanabilir bir hale getiriyor. Bu ısı tutma yeteneğine ise sera etkisi deniyor. Kimya kanunlarına göre aynı tür iki atomun bağ yapmasıyla oluşan moleküllerin, kızılötesi ışığı soğuramayacağı biliniyor. Bu sebeple atmosferde çokça bulunan O2 ve N2 gazları sera etkisine katkıda bulunmaz. Ancak ikiden fazla atom içeren moleküller, bağ yapan farklı tür atomlarla oluşan iki atomlu moleküller sera etkisine katkıda bulunur.
Sera Etkisine Sebep Olan Gazlar
Bu gazlar arasında; CO, CO2, NO, NO2 ve H2O yer alıyor. Dünya'nın ısınmasına yaptıkları katkılar ise ve atmosferdeki miktarlarına, kızılötesi ışığı soğurmadaki etkinliklerine göre değişişiklik gösterir. Sera gazı bu güne kadar Dünya’nın 32°C daha sıcak olmasına neden oldu. Atmosferdeki en etkin sera gazı ise sudur (H2O). Karbondioksit (CO2), ozon (O3) ve metan (CH4) gazları da sera etkisine önemli düzeyde katkıda bulunur.
İklim Değişikliğinin Sebebi
İklim değişikliği, iklim sistemi içindeki doğal iç süreçlere (iç süreç etmenleri) veya doğal kaynaklı dış zorlama etmenlerindeki değişimlere (dış süreç etmenleri) bağlı olarak oluşabilir.
İç Süreç Etmenleri
İç süreç etmenleri, doğrudan iklim sisteminin içerisinde oluşur. İklim değişikliğinin iç nedenleri, atmosferin bileşimindeki, yerkürenin yüzey özelliklerindeki insan kaynaklı ya da doğal önemli değişikliklerden kaynaklı gelişebilir. Atmosfere salınan sera gazları, aerosoller ile volkanik püskürmeler, etki süreleri değişmekte olup, iklim değişikliklerinin başlıca iç nedenlerindendir. Bu içsel süreç etmenlerinin çoğu insan etkinlikleri sonucu oluşuyor.
Dış Süreç Etmenleri
Dış süreç etmenlerin sebep olduğu değişiklikler, iklim sisteminin dışında gelişir. İklim değişikliğinin dış nedenleri, yer kabuğundaki levha hareketlerini, güneş etkinlikleri ve yerküre ile güneş arasındaki astronomik ilişkilerdeki değişikliklerden oluşur. Dış etmenler; yerkürenin güneşin etrafındaki yörüngesinin değişikliğe uğraması ve güneşle ilgili değişkenler gibi doğal yollar ile atmosferin bileşimindeki insan kaynaklı etkileri içerir.
Bunlar haricinde, yerküre üzerindeki ısı dağılımında oynadıkları rol ile, rüzgarlar ve okyanus akıntılarının da, iklim üzerinde önemli etkileri bulunmakta.
İklim Değişikliğinin Önemi
İklim değişikliği canlı yaşamı ile doğrudan ilişkili olup; su kaynakları, biyolojik çeşitlilik, doğal afet, ekosistem hizmetleri ve insan sağlığı gibi alanları etkiliyor. 1995 yılından itibaren, olumsuz iklim hareketleri nedenli afetler sebebiyle 606 bin kişinin yaşamının sonlandığı belirtiliyor. Yağış rejiminin değişmesi ve su sıkıntısı yaşanması, sellerin oluşumu, deniz seviyesinin yükselmesi, deltaların zarar görmesi, sıcaklık artışı ile çölleşmeye bağlı afetler ile hassas ekosistemlerin ve türlerin yok olması önemli sonuçlarından sadece birkaçı. Bahsi geçen sonuçlar riske atılamayacak kadar büyük olup gelişmiş ülkeler tarafından imzalanan bazı anlaşmalar ile belirli sınırlar içerisinde tutuluyor.
Küresel Isınma Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
1992 yılında Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda imzaya açılan, "İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi" sera gazlarının atmosferdeki konsantrasyonunun, iklim sistemindeki insan kaynaklı zararlı etkisini önleyecek bir düzeyde sabit tutulmasını amaçlamakta. Ekosistemlerin, doğal durumunun gerçekleşmesine izin verecek şekilde gıda üretiminin tehdit altına sokmadan devam etmesi ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir bir şekilde devam etmesini sağlamak sözleşmeni amaçlarından bir diğeri. Sıcaklık artışının, 2°C (sanayi devri öncesine kıyasla), mümkün olursa 1,5°C altında tutulmasını hedeflenmekte.
Fosil yakıt kullanımının azaltılarak yenilenebilir enerjiye yönelmenin amaçlandığı anlaşmayı imzalayan ülkeler, koyulan hedefe ulaşabilmek için sera gazı emisyonlarını belli ölçülerde azaltma taahhüdünde bulunmuştu. 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmeye halihazırda 191 ülke taraf. Konferansta, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi de kabul edilmiştir.
Sözleşme yürürlüğe girdiğinden beri her yıl taraflar konferansı düzenleniyor. Bu konferanslar arasında en önemlisi 1997 yılında düzenlenmiş olan üçüncü taraflar konferansıdır. Konferansta Kyoto Protokolü imzalanmıştır.
KYOTO Protokolü Nedir?
“Atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamak” amacıyla ortaya atılan Kyoto Protokolü 1997 yılında Kyoto'da tanıtılarak 16 Mart 1998 tarihinde New York'ta imzaya açılmıştı. 160 taraf ülke tarafından imzalanan Protokol ile devreye girecek önlemler, pahalı yatırımlar gerektirmekte olup yürürlüğe girmesi uzun sürdü. Tarafları gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler olarak ikiye ayrılmakta.
Sözleşmeye göre bazı önemli maddeler;
- Atmosfere salınan sera gazı miktarı %5'e çekilmeli.
- Daha az enerji ile ısınma, araçlar, teknoloji sistemleri ve endüstriye yerleştirme sağlanmalı, ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olmalı.
- Alternatif enerji kaynaklarına yönelinmeli.
- Fosil yakıtlar yerine, örneğin bio dizel kullanılmalı.
- Çimento, demir çelik ile kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmeler atık işlemlerini yeniden düzenlemeli.
- Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınmalı.
Kyoto Protokolü'ndeki hedeflerine uymayan gelişmiş ülkeler, bir sonraki dönemde belirlenen hedeflerin %30'u kadar ek, sera gazı azaltma cezasına çarptırılıyor. Bu protokol içinde sera gazı salım değerlerini gözetim altında tutmak için ulusal daireler kurulmuş ve takibi halen devam etmekte.
İklim Değişikliğini Nasıl Önleyebiliriz?
İklim değişikliği ile mücadelede herkesin uygulayabileceği bazı adımlar bulunuyor. Dünya'ya bir meteor çarpması kadar tehlikeli olabilecek bu sorun çoğunlukla görmezden geliniyor. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadele salt bir çevre sorunu olarak algılanmamalı. İklimbilim ilkeleri ve küresel değerlendirmelerin ışığı altında uygulamamız gerekenler ise;
- Yenilenebilir enerji kullanmak.
- Toplu taşımayı tercih etmek.
- Aydınlatma için tasarruflu ampul kullanmak.
- Su tüketimini minumuma indirmek.
- Atıkları geri dönüşüme göre ayırmak.
- Elektrikli ürünleri fişten çekmek.
- Plastik tüketimini mümkünse durdurmak.
- Uçağa minimum düzeyde binmek gibi küçük gözüken ama domino taşları gibi birbirine bağlı olan bu adımlar sosyal bilincin de oluşmasını sağlayacak.
İklim değişikliği ile mücadele sürecinde herkesin üzerine düşen bazı görevler bulunmakta. Bu gereklilikler çok küçük bir azınlık tarafından yerine getiriliyor. Ancak bazı alışkanlıklarımızı değiştirerek büyük değişimler yaratabiliriz. Bu sayede enerji ve para tasarrufu yaparken iklim değişikliği ile de mücadele edebiliriz. Evrensel bir sorunla karşı karşıya olduğumuz unutulmamalı ve insan kaynaklı sera gazındaki artışla bağlantılı iklim riskini önlemeye yönelik önemli bir görevle karşı karşıya olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız. Gelişen teknoloji ve bilim ile yapılabilecekler artıyor olsa da, tüm dünya 21. yüzyıl hedeflerinin çok gerisinde bulunmakta. Gelecekte ise bizleri köklü bir değişimin beklediğini tahmin edebiliriz.
Kaynakça
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/518059
https://www.eea.europa.eu/tr/themes/climate/about-climate-change
BENZER YAZILAR
Haftanın Gelişmeleri 6-12 Aralık 2021
Milyon dolarlara satılan sanal evren arsaları, en insansı robot, Eti'nin isim değişikliği, Netflix 2022 ve 125 yılın en iyi kitapları hakkında güncel haberler.
Haftanın Gelişmeleri 30 Ağustos - 5 Eylül 2021
NASA'nın keşfettiği Einstesin Halkası, İstanbul Boğazı'nda yapılacak triatlon yarışı, Facebook Messenger, Dünyanın en güvenli şehirleri, Akdeniz'de açılan ilk sualtı müzesi hakkında haftalık haber bülteni.