Yazar: Çiğdem Duran-Marmara Üniversitesi
Didaskali. Yani bir tiyatro eserinde diyaloglar dışındaki her şey. Her şey dediğime bakmayın. Bir tiyatro eserinde didaskalinin az olanı makbuldür.
Didaskali nedir?
Yazar monolog ya da diyalogların ana unsur olduğu bu edebi türde anlatımın akıcılığını kesmekten kaçınır. Ama bir yandan da didaskaliye başvurmadan edemez. Çünkü okurun kafasında en az kelimeyle bir şeyler canlandırmak ister yazar.
Hamlet'in elindeki kafatasını, Sıkıyönetim’de vebanın yarattığı korku atmosferini, Godot'yu bekleyen septik karakterlerimizin durağan hareketlerini didaskali olmasa bilemezdik. Bu yüzden didaskali yemeğe atılan tuz gibidir. Çok az olması gerekir ama mutlaka olması gerekir.
Didaskali, tiyatro terimleri sözlüğünde, antik oyunlarda yazarın oyun düzenini açıklaması olarak geçse de ifade ettiği anlamın ötesinde bir işleve sahiptir. Bir filmi izlerken bütün detayları görürüz; ortamı, oyuncuları, ses tonlarını, varsa arka fondaki müziği, bütün detayları duyumsayabiliriz. Müzikle duygulanır, ortama katilin girmesiyle heyecanlanırız. Bütün detaylar duyularımıza hitap edecek şekilde düzenlenmiştir. Tiyatro metinleri de sahnelenmek için yazılmıştır ve diyaloglar ana unsurdur.
Ancak diyaloglar tek başına okuyucuyu ve izleyiciyi etkisi altına almaya yetmez. Oyun yazarı, diyaloglar dışında kalan boşlukların dolması için didaskaliyi kullanır. Olayın geçtiği mekânı -bir oda, pazar yeri, meydan, kilise olabilir- mekandaki durumu -uzun bir sessizliğin ardından büyük bir gürültü koptu gibi- mekandaki karakterleri, karakterlerin hareketlerini, ses tonlarını, giyimlerini ve buna benzer birçok detayı parantez içinde ya da olay öncesinde betimleyerek okuyucunun zihninde canlandırmasını sağlar. Ve bunu en az sayıda kelime ile yapar.
Şimdi gelin üç örnek üzerinden didaskaliye yakından bakalım.
İlk örneğimiz Shakespeare’in Hamlet oyunundan:
Karakterlerin hareketlerini belirtmek için kullanılan didaskalinin metne kattığı ürpertiyi hissetmemek mümkün değil.
BİRİNCİ MEZARCI
(Türkü söyler.)
Kazma kürek, bir iki kazma kürek
Beş arşın kefen bezi
Çamur içinde bir delik, bir tümsek
Budur bekleyen bizi.
(Bir başka kafatası çıkarıp atar.)
HAMLET
Bir tane daha. Bu da niçin bir avukatın kafası olmasın? Nerede şimdi o kanun cambazlıkları, söz perendeleri, maddeler, fıkralar mıkralar? Nasıl katlanır bu kaba herifin tepesine çamurlu küreğini indirmesine? Neden bir dava açmıyor hemen?
(Kafatasını eline alır.)
Bu hazret büyük bir toprak bezirgânı olabilir; ilamlar, senetler, ipotekler, intikal muameleleri, temliknameler içinde yüzerdi. Bütün o senetli sepetli dalaverelerin, o kanuna uygun hinoğluhinliklerin bu kurnazoğlukurnaz kafaya kazandırdığı şu içindeki bir avuç pislik mi olacaktı? Çifter çifter sağlama bağladığı kefiller, kefaletler şimdi ona, elde ettiği bunca topraklardan, eni konu iki senetlik bir yerden fazlasını sağlamış olmayacaklar mı? Tapu kâğıtları bile zor sığar bu kutunun içine. Demek sahiplerinin de yalnız bu kadarcık yeri kalacaktı ha?
Didaskali'nin bir diğer örneği de Albert Camus’nün Sıkıyönetim oyunundan
İçinde bulunduğumuz korona günleri ile de benzerlik gösteren eserde karakterlerin hareketlerini belirtmek ve mekandaki durumu betimlemek için kullanılmış didaskali.
DIEGO
Dokunma bana, çekil, çekil!
VICTORİA
Neden ama?
DIEGO
Kendi kendimi tanıyamıyorum artık. Şimdiye dek insandan korkmazdım, ama artık elimde değil, onur falan da işime yaramıyor, gittikçe gevşediğimi duyumsuyorum. (Kız yaklaşır.) Dokunma bana. Belki hastalık kapmışımdır, sana da bulaştırırım. Dur azıcık. Bırak da bir soluk alayım, çünkü şaşkınlıktan boğazım düğümlendi. Şimdi artık şu insancıkları nasıl kaldırıp yataklarına yatıracağımı da bilmiyorum. Tiksintiden ellerim titriyor, acıma duygusu gözlerimi kör ediyor. (Sağdan soldan çığlıklar inlemeler yükselir.) Duyuyorsun ya, yine beni çağırıyorlar. Gitmeliyim. Kendine, ikimize göz kulak ol emi. Bir gün bitecek bu da!
VICTORIA
Bırakma beni.
DIEGO
Bu da bitecek elbet. Çok gencim, seni de çok seviyorum. Tiksiniyorum ölümden.
VICTORIA
(ona doğru atılır) Ben canlıyım ama!
DIEGO
(geri çekilir) Ne ayıp, Victoria, ne ayıp!
VICTORIA
Ayıp mı, neden ayıp olsun?
DIEGO
Korkuyorum galiba.
(İniltiler duyulur. Diego iniltilerin geldiği yöne doğru koşar. Halk, bir ezgi eşliğinde gezinir.)
Didaskali'nin son örneği de Beckett’in Godot’yu Beklerken oyunundan.
Duygu ifadelerinin yanında hareketler de belirtilmiş.
POZZO
(birden öfkelenir) Şu uğursuz zaman hikayelerinizle bana yeteri kadar işkence yapmadınız mı? Anlamsız bir şey bu! Ne zaman! Ne zaman! Günün birinde! Yetmez mi işte! Başka günlerden farksız bir gün dilsiz oldu, günün birinde de ben kör oldum. Günün birinde sağır olacağız. Günün birinde doğduk, günün birinde öleceğiz. Aynı gün aynı an, size yetmiyor mu bu kadarını bilmek? (Daha sakin) Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir. (İpi çeker) İleri!
Kaynaklar:
TÖREN, Hatice, 2013, TİYATRO METİNLERİNDE YER ALAN METİN DIŞI SÖZLER: KEŞANLI ALİ DESTANI ÖRNEĞİ Journal of Turkology, 23 (2), 171-186 https://dergipark.org.tr/en/pub/iuturkiyat/issue/18520/195424
Beckett, Samuel, Godot’yu Beklerken, (Çev: Tuncay Birkan), Kabalcı Yayınları, İstanbul.
Shakespeare, William, Hamlet, (Çev: Sabahattin Eyüboğlu), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
Camus, Albert, Sıkıyönetim, (Çev: Ayberk Erkay), Can Yayınları, İstanbul.
BENZER YAZILAR
Stefan Zweig: Hayatı, Savaş Yılları, Eserleri ve İntiharı
Edebiyat dünyasına damga vuran kitaplarının arkasındaki yazar; Stefan Zweig.