“Dünyanın sınavı SAYGI ’dır.’’. Bu Salı sezon finaline giren Saygı dizisini özeti ve eleştirileriyle inceleyelim.

İlk bölümü 27 Ekim 2020 tarihinde yayınlanan, yapımcılığını BluTV ve Inter Medya'nın yaptığı, yönetmen koltuğuna Ali Taner Baltacı'nın oturduğu, senaryosunu Ercan Mehmet Erdem'in kaleme aldığı polisiye, suç ve dram türündeki Türk yapımı internet dizisi. IMDb puanı ise 8,0'/10 . 

Bir zamanların çok sevilen dizisinden ''Behzat Ç.''den tanıdığımız Ercüment Çözer(Nejat İşler)’in hikayesi ''SAYGI''. Behzat Ç. Bir Ankara Polisi hikayesiyken, Ercüment Çözer ise İstanbul’un Kralı. Yani artık Ercüment Çözer’in çöplüğündeyiz diyebiliriz. 

Adından Da Belli Olduğu Üzere ''SAYGI''

Saygı dizisi aslında duyarlılaşmaya yönelik bir çağrı. Kadın cinayetleri, hayvan katli, taciz, küfür, aşırı öfke dizi de hepsini teker teker görebiliyoruz. Toplumdaki yozlaşmanın çözümünü kendi adaletini sağlayarak arayan Ercüment Çözer’in yolu, toplumdaki sapkınlık ve kötülüklerin içine sıkışmış iki genç olan Helen(Miray Daner) ve Savaş(Boran Kuzum) ile kesişir. Aynı zaman da Ercüment Çözer’in çok yakın arkadaşı Yavuz(Erkan Can) da hikayede Ercüment’in yanında durup ona yoldaşlık eden ona saygısızlık yapanlara yine saygısızlık yapan biri.

Anti-kahraman Ercümet Çözer

Ercüment Çözer için bir anti-kahraman diyebiliriz. Bunun sebebi ise karakterimizin kahramanlığını kendine ve çevresine saygısızlık yapanlara karşı bazı dersler vermesinden kaynaklanıyor. Karakterimizin "anti'’ diyeceğimiz kısmına gelirsek saygısızlık yapanlara verdiği derslerin boyutu diyebiliriz çünkü verdiği dersler pek de bir kahramanın yapabileceği türden dersler değil. Yani çevresine saygısızlık yapanlara o da saygısızılık yapıyor.

***Buradan sonra okuyacağınız her şey spoiler içermektedir***

Ercüment  Çözer’in Hikayesi

Ercüment Çözer’in hikayesine gelirsek annesi, babası ve kendisini mutlu bir aile yapısına sahip. Normalde babaannelerinin yanında yaşarken babaannelerinin garip tutumlarına, aşırı disiplinine artık daha fazla dayanamayıp evden taşınıyorlar. Daha sonra anne ve babası öldüğü için kahramanımız babaannesi tarafından büyütülüyor.

Şirketin başına geçeceği sırada ondan kendine yeni bir isim bulması isteniyor o da babasının adı olan Ercüment’i  seçiyor. Yani biz aslında kahramanımızın gerçek adını bilmiyoruz. Babasının adını kullandığını öğreniyoruz. Daha sonra ise Ercüment Çözer büyüyüp kendisine saygısızlık yapanları ''Rehabilitasyon'' adını verdiği yere götürüp burada bazı hücrelere kapatıyor.

Saygısızlık suçları olarak dediğimiz şeyler ise hayvan zehirleme, kadına taciz, dedikodu… Burada önemli olan bir hücre var: 9 numaralı hücre. Ercüment bu kapının önünden geçerken ya içeri hiç bakmıyor ya da kamera tam bu hücrenin önündeyken dizi bitiyor. Sezon finaline kadar bölümler bu şekilde giderken sezon finalinde bize hücrenin kapıları açılıyor ve içerde babaannesini görüyoruz. Öğreniyoruz ki babaannesi; babasını, annesini ve kız kardeşini öldürmüş çünkü onlar babaannesinin büyük sırrını öğrenmişler.

Helen ve Savaş'ın Hikayesi

Savaş

Savaş bir üniversitenin arşiv bölümünde çalışıyor fakat öğrenci değil. Normal bir aile yapısına sahip diyebiliriz. Babası çalıştığı yerde kadrolu olsun istiyor, annesi ise iyi bir kısmeti olsun... Normal bir yaşam sürüyor ancak sürekli gittiği bir tiyatro oyunu var çünkü oyunun başrolüne aşık. Sürekli onu izlemek için tiyatroya gidiyor. Bir gün cesaretini toplayıp yanına gidiyor ve tiyatronun başrolüne yani Helen’e çok güzel oynadığıyla ilgili iltifatlar ediyor.

Helen

Helen daha küçükken annesi ve babası birbirlerine tahammül edemeyip ayrılmış. Babası yurt dışında biriyle evlenmiş ve bir kardeşi olacak. Savaş'ın çalıştığı üniversitede okuyor aynı zamanda tiyatroda başrolde. Dersleri iyi, kendi başına ayakta durmaya çalışan bir genç. Savaş’a göre daha özgür daha rahat daha girişken. Bir tiyatro oyunun bitişinde tanımadığı biri gelip ona iltifat ediyor. Hem hikaye hem de Savaş ve Helen aşkı tam burada başlıyor.

Helen ve Savaş tiyatro oyunu bitince dışarı çıkıyorlar. Gerçekten birbirleriyle çok fazla şey paylaşıyorlar. Gece ilerleyince Savaş Helen’i eve bırakıp kendi de eve gitmek üzere bir taksiye biniyor. Helen taksiden indikten bir süre sonra taksicinin Savaş'a karşı garip tavırları Savaş'ı rahatsız etmeye başlıyor ve birden taksici arabayı farklı bir yola sokuyor, Savaş’ı taciz etmeye çalışıyor. Savaş nefsi müdafaa sonucu taksiciyi öldürüyor. Diğer gün etrafta ölü gibi dolanırken olanları Helen’e anlatıyor. Helen polise gitmesini istemiyor ama Savaş bu şekilde yaşayamayacağını söylüyor.

Bu süre zarfında Helen’in tiyatro oyunu için il dışına çıkması gerekiyor. Savaş bu fırsattan istifade polise gitmeyi düşünüyor. Helen il dışından dönerken tiyatroda abi dediği biri Helen'i uyutup tecavüz etmeye kalkıyor ancak bu sırada Helen uyanınca aynı Savaş gibi bir nefsi müdafaa sonucu abiyi öldürüyor. Bu sırada tam polise ifade vermek için giden Savaş, Helen’den böyle bir telefon alınca direk Helen’in yanına gidiyor.

Ne yaşadıklarının farkında olmayan bir anda cinayetlerin ortasına düşmüş bu ikili bu sefer dünyaya bir savaş açarak ''iyi kötüler''i oynamaya başlıyor. Kendilerine bir maske takıp kadın döven, çocuklara zarar veren yani birilerine ''Saygısızılık'' yapanları öldürmeye başlıyorlar.

İşte Ercüment Çözer’le de hikayeleri tam bu paydada birleşiyor.

Birleşme

Ercüment Çözer aslında gençlerde kendisini görüyor diyebiliriz. Yaşadığı hayatta onun gibi düşünen birileri var, onun gibi hayata bakabilen. Aslında yalnızlıktan kurtuluş bu. Kendi düşünce yalnızlığından kurtuluş. Ercüment Çözer gençlerin hayatına onları kollamak adına katılıyor ve kendini onlara başka bir adla tanıtıyor. Gençlerin yaptığı bu cinayetler yavaş yavaş ün kazanıyor. Hatta gençlerin bu yaptıklarını savunan bir taraf bile doğuyor. Mahallere pankart yapıştırıp maskelerinin resimlerini çizerek onlara destek çıkıyor. Aynı zamanda dizide suçluları bulmaya yardım eden ''Müge Anlı'' benzeri Hasret(Rojda Demirer)’in sunduğu bir program var.  

Bu sırada Helen ve Savaş'ın hayatında da her şey kötü gitmeye başlıyor. Savaş bu işi yapmayı bırakmak istiyor çünkü bu yükü daha fazla çekebilecek durumda değil. Ailesiyle artık görüşmüyor sadece Helen için katlanıyor. Helen hala herkesin cezasını çekmesini istiyor. Başından beri zaten Ercüment’in Helen’i daha çok sevdiğini onu kız kardeşi yerine koyduğunu görüyoruz. Savaş ise Helen ve Ercüment’in bu yakınlığından rahatsız. Helen ve Savaş bir karar verip tam işi bırakacaklarken savcının kızı kaçırılıyor ve eğer bu gençler ortaya çıkmazsa kızın öldüreceğini söylüyor. Bu yüzden tekrar işe dahil olmak zorunda kalıyorlar.

Savcı ve Hasret gençlerin bulunmasında beraber ilerlerken savcının kızı kaçırılınca Hasret reyting için bazı planlar yaptığından dolayı savcıyla da yolları ayrılıyor. Dizinin sezon finalinde ise her şeyin birbirine karıştığını görüyoruz. Ercüment savcının kızını kaçıranların elinden kurtarıyor ve savcıdan tabi ki buna karşılık bazı istekleri oluyor. Savcı da kızına kavuştuğu için istekleri kabul ediyor.

En sonunda Helen, Savaş ve Ercüment arasında bir seçim yapıp Ercüment’i seçiyor. Daha sonra Ercüment Savaş’ı bir şekilde rehabilitasyon dediğimiz yere kapatıyor ve Savaş, Helen’i kendi kaldığı hücrenin camından görüyor ve dizi o an da sezon finaline giriyor.

Eleştiriler

Diziye dair eleştiriler aslında çok belli başlı noktalarda toplanmış.

Dizinin aslında bir Ercüment Çözer dizisi olduğu umuduyla başlanıyorsa biraz üzücü bir sonuçla karşılaşılıyor çünkü dizi iki etaplı. Helen ve Savaş'ın hayatı dizinin daha ağırlıklı konusu. Bu eleştiri Helen ve Savaş için izleyen grup için ise iyi bir eleştiri olarak geçiyor. Ercümet Çözer'in hikayesi daha geri planda kalmış bir durumda. Ercümet başrollere yardım eden bir yardımcı rol gibi.

Dizinin aslında ilk bölümlerinde meraksızlık unsuru söz konusu. Mesela Savaş polise giderken Helen’in cinayet işleyeceğini aslında biliyoruz. Sadece o anın gelmesini ve onu izlemeyi bekliyoruz ve ya Helen'in polis tarafından yakalanmış gibi yapıldığı bir sahne var aslında yakalanmadığının farkındayız. İlerleyen bölümlerde ise ilk bölümlere nazaran daha meraklandığımızı söyleyebiliriz. Daha iyi diyalogların oluşmaya başladığını fark edebiliriz.

Hikayeyi süsleyerek anlatmak yerine bizi yönlendiriyorlar. Yani bir rakı masası görüyoruz önemli konular bize aktarılıyor ve masadan hemen kalkıyorlar. Zaman algısını göremiyoruz. Ne oldu, ne bitti, ne ara oldu bunları bilmiyoruz. Bir yerden bir yere anında gidiyolarlar yani bize pek düşünecek bir şey bırakmadan hemen oluyor. Hemen seri katil oluyorlar, cinayete başlıyorlar gibi...

Helen ve Savaş karakterlerinin oyunculukları gerçekten iyi olduğu düşünülmüş. Birbirlerine yakışmış ve uyumlu bir çift olmuşlar. Sevgileri ve sıcaklıkları seyirceye geçiyor. Savaş'ın babasıyla yaşadığı son sahne, ikilinin ayrılışı, birbirlerini sevmeleri seyirciye samimi bir şekilde geçmiş durumda.

Sanat yönetimi çok iyi. Renkler, açılar, çekim kalitesi çok beğenilen diğer bir unsur.

Dizi de biraz ''BATMAN'' havası da görmemiz mümkün. Bazı farklı filmlerden bazı figür ve karakterler alınıp yansıtılmış olduğu düşünülmüş. 

Ve son olarak Ercüment karakterinin Behzat Ç’den daha farklı bir karaktere sahip olduğu söylenmiş ancak dizinin yönetmeni Ali Taner Baltacı bir röportajı sırasında zaten eski dizilerinden kopup başka bir dünya kurmaya çalıştıklarını söylemiş.

Bir yerli dijital platform dizisine göre diğer yerli işlerin bazılarından daha iyi puanlar aldığını, daha çok beğenildiğini söylenebiliriz. Bakalım ikinci sezonun devamı için onay gelecek mi ve eğer gelecekse ikinci sezonunda bizi neler bekliyor?

Kaynakça

https://tr.wikipedia.org/wiki/Sayg%C4%B1_(dizi)


BENZER YAZILAR

Requiem For A Dream: Bir Rüya İçin Ağıt

Gerçekliklerinden kaçış için tutunacak bir dal arayan; fakat kontrolü kaybeden, bu uğurda bağımlılıklarının esiri olan 4 insan ve her şeyi kaybedişlerinin öyküsü.

Under The Skin/Derinin Altında (2013)

Scarlett Johansson'ın, kurbanlarının derilerini çalmak üzere Dünya'ya inmiş bir uzaylıyı canlandırdığı; toplum ve kadın üzerine sembolizmleriyle öne çıkan; gizem, dram, bilim kurgu türündeki yapımın incelemesi.


Paylaş