160 kilometrekare yüz ölçümüne sahip, dünyanın en küçük 6. ülkesi olan Lihtenştayn, Orta Avrupa’da İsviçre ve Avusturya arasında bulunuyor. Alp Dağları’nın eteklerinde yer alan ülkede, birçok doğal güzellik bulunurken ülkenin yarısını Ren Vadisi kaplıyor.
Her ne kadar meclis ve bakanlar olsa da ülke uzun yıllardır monarşi ile yönetiliyor. Gemeinde denilen 11 idari birimden oluşan ülkenin başkenti ise halen ülke prensinin yaşadığı Vaduz Kalesi’nin de bulunduğu Vaduz şehri. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna hayal edemeyecek kadar kısa bir mesafe olan 26 kilometrede gidilebiliyor.
Lihtenştayn'ın Kısa Tarihi
Eski dönemde Roma İmparatorluğu sınırları içinde bulunan Lihtenştayn, uzun bir dönem boyunca Avrupa’daki birçok olaydan etkilenmedi. O dönemde bölgede hakimiyet, Hohenems kontlarına aitti.
Lihtenştayn adı, 1100’lerde bölgede yaşayan Liechtenstein ailesinden geliyor. 12. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar aile, bölgedeki Liechtenstein şatosunda yaşadı. Fakat uzun yıllar bölgede geniş arazilere sahip olan aile, imparatorluğun meclisi olan Reichstag’da rağmen yer alamadı. Güç kazanmak için mecliste yer almak isteyen aile imparatorluğa direkt bağlı olan toprakları almaya karar verdi. 1719’da istediği özellikteki toprakları satın alan ailenin toprakları, Kutsal Roma İmparatoru VI. Charles tarafından prenslik seviyesine çıkarıldı. Bunun sonucunda Lihtenştayn, imparatorluğun özerk bir üyesi oldu.
Lihtenştayn Prensi’nin yüzyıllardır olduğu gibi günümüzde de ikamet ettiği Vaduz Kalesi, belirli günlerde ziyaretçilere açılıyor.
Kutsal Roma İmparatorluğu 1806’da Napolyon önderliğinde işgal edilince imparatorluğa ait birçok kurum da çöktü. Daha sonra Lihtenştayn 1815’te, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından Almanya Konfederasyonu’na dahil edildi. I. Dünya Savaşı’nın bitimine kadar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu altında bulunan Lihtenştayn, savaş sonunda imparatorluğun dağılmasıyla bir nevi bağımsızlığını kazanmış oldu.
II. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalan ülkenin, savaş sonunda birçok toprağı ve malına Polonya ve Çekoslovakya tarafından el konuldu. Zor durumda kalan Liechtenstein ailesi, arasında Leonardo da Vinci’ye ait paha biçilemeyen portre “Ginevra de Benci”nin de bulunduğu birçok sanat eserini elden çıkarmak zorunda kaldı. İlerleyen dönemlerde yüksek bir refah seviyesine ulaşan ülke, birçok yabancı yatırımcı ve şirketi de topraklarına çekti. Günümüzde Lihtenştayn Prensi’nin tahmini servetiyle dünyanın en zengin 6. kişisi olduğu düşünülüyor.
Kültür ve Gelenekleriyle Lihtenştayn
Almanya ve İsviçre’nin arasında, Alp Dağları’nın eteklerinde yer alan ülke, kültürel anlamda iki komşusundan da etkilenmiş. Resmi dili Almanca olan ülkede coğrafi şartların da etkisiyle kış etkinlikleri ve doğal etkinlikler çok büyük yer kaplıyor. Bu nedenle de kayak ülkenin ulusal sporu olmuş durumda. Ülke şimdiye kadar olimpiyatlarda kayak dalında 9 madalya kazandı. Ülkenin benimsediği diğer bir spor ise futbol. 2500 kişinin 7 farklı futbol kulübüne üye olduğu ülkede, her 20 kişiden biri futbol oyuncusu.
İklim gibi Lihtenştayn mutfağında Almanya ve İsviçre’den etkiler görülebiliyor. Ülkenin en meşhur yemekleri elma soslu peynirli makarna ve mısır nişastasından yapılan süt ve peynirli "ribel" adını verdikleri bir yemek. Hamur işleriyle arası iyi olan Lihtenştayn mutfağı aynı zamanda kaliteli şaraplarıyla da ünlüdür. Üzüm bağları ülkede geniş bir yer kaplarken, şarap üreticiliği de ülkede oldukça kazanç getiren mesleklerden biri. Yetiştirilen Pinot Noir ve Müller-Thurgau üzümlerinden, dünyanın en pahalı ve kaliteli şarap çeşitleri üretilir.
Lihtenştay’ın yöresel elma soslu peynirli makarnası Käsknöpfle mit Apfelmus
Dikkat Çekici Lihtenştayn Ekonomisi
1921 yılından beri Lihtenştayn’da para birimi olarak İsviçre Frangı kullanılıyor. İşsizliğin %2 gibi çok düşük oranlarda olduğu ülke, dünyanın en yüksek kişi başına düşen milli gelirlerinden birine sahip. Finans merkezi olarak da anılan ülkede, az nüfusuna rağmen oldukça fazla şirket ve yatırımcı bulunuyor. Ülkenin aldığı düşük vergiler de bunu etkileyen nedenlerden biri. Ham madde konusunda coğrafyasından dolayı oldukça sıkıntı çeken ülkenin büyük bir çoğunluğu ekonomi firmalarından ya da turizmden geçiniyor.
Başkent Vaduz’da turistler için gezi araçları
Dünyanın en ayrıcalıklı pasaportlarından biri olan Lihtenştayn pasaportu ile ülkenin vatandaşları 159 ülkeye vizesiz gidebiliyor. Aynı zamanda misafirperver de olan ülkeye, Türkiye’den direkt olarak ulaşım yolu olmasa da İsviçre, Zürih üzerinden ulaşım bulunuyor. Kış etkinlikleri ünlü olan ülke en çok kış aylarında ziyaret alırken, bu dönemde sayısı çok olmayan konaklama tesislerinde yer bulmak oldukça zor. Ayrıca orada yaşayanlar ziyaret başlangıcında başkent Vaduz’da bulunan turizm ofisine uğranılması gerektiğini söylüyor. Çünkü bu ofiste onlara göre dünyanın en itibarlı ülke damgası pasaportlara vuruluyor.
Kaynaklar:
BENZER YAZILAR
Tarihe Adını Yazmış Bir Yanardağ: Etna
Güncel olarak patlayan bir yanardağ olan Etna'nın yapısı, tarihi ve kayak tatili olanaklarını sizler için derledik.
Dolomit Dağları
Dolomit Dağları İtalya’nın kuzeyinde, Avusturya’nın güneyinde bulunuyor. Alp Dağları’nın bir uzantısı.