Bazı ülkelerin adını duyduğumuzda kafamızda oraya ait çeşitli simgeler canlanabiliyor. İtalya denilince sarı-turuncu tonlarında dar sokaklar, Fransa denilince teraslı mansard çatılar, Portekiz denilince parlak mavi fayansların süslediği binalar, gözlerimizi kapattığımızda bizi istediğimiz yerde hissettirebiliyor.
Portekiz’i gözümüzde canlandıran simgelerden biri olan renkli fayansların adı “azulejo”. İspanyolca bir kelime olan azulejo, aslen Arapça kökenli al-zulayj, “seramik, küçük taş” anlamına geliyor. Portekiz ve İspanya’ya özgü bir seramik çalışması olan azulejo, zamanla Portekiz kültürünün tipik bir özelliği haline geliyor.
Portekiz’in her yerinde bu renkli seramiklerle kaplı duvarları görmek mümkün. Evlerde, çeşmelerde, parklardaki oturaklarda, tren istasyonlarında, mağazalarda, kilise ve manastırların duvarlarında ya da saraylarda. Bazıları ise -özellikle kilise duvarlarındakiler- bir hikayeyi anlatırlar. Tarihte yaşanmış önemli olayları tasvir ederler.
Azulejo Ne Zaman Ortaya Çıktı?
Azulejoların doğuşu 13. yüzyıla kadar varıyor. İlk başta bu terim sadece Kuzey Afrika’dan gelen seramik karolar için kullanılıyordu. Mağripliler tarafından İber Yarımadası’na getirilen seramikler ilk önce İspanya’da yayıldı. Seramiklerin İspanya’dan Portekiz’e gelmesiyle, 15. yüzyıldan sonra Portekiz’de de yayılmaya başladı.
Portekiz Kralı I. Manuel, İspanya’ya olan ziyaretinden sonra çok etkilendiği seramiklerle, Portekiz-Sintra’daki sarayını dekore etmek istedi. İlk olarak İspanya-Sevilla’dan gelen seramikler, İslami usullere uygun olarak insan figürü içermiyordu, yalnızca geometrik figürlerle kaplıydı.
Zamanla Portekizli seramik sanatçıları insan figürlerini de tasarımlarına dahil etmeye başladılar. En çok kullanılan renkler mavi, sarı, yeşil ve beyazdı; fakat 17. yüzyıla gelindiğinde desenli bir halı gibi görünen geniş ölçekli süslemelerde, Çin’den gelen porselenlerin etkisiyle beraber, sadece mavi ve beyaz renkler kullanıldı.
Azulejo, Yalnızca Dekoratif Bir Unsur Değil
Günümüzde Portekiz’in duvarlarını süsleyen renkli seramiklerin büyük kısmı, bir yandan Hristiyan efsaneleri ve tarihi olayları resmederken; öte yandan binaların ısıya ve sese karşı yalıtımında görev alıyor.
Latince bir kavram olan “horror vacui”, boşluktan korkmak anlamına geliyor. Boşluk korkusu, sanatçının tüm yüzeyi detaylarla kaplama içgüdüsüne sebep oluyor. Bir söylentiye göre, Mağriplilerle beraber Portekiz’e ulaşan horror vacui, Portekizlilerin duvarlarda hiç boşluk bırakmadan, her yeri detaylarla kaplamalarına sebep oluyor.
Modern Zamanlar
1755 yılında, Lizbon’un büyük ölçüde etkilendiği bir depremden sonra, yeniden yapılan binalarla beraber şehrin mimari stili değişime uğradı. Gotik-Portekiz stili olan Manuelin’den Pombaline stiline doğru oluşan bu değişim, azulejoların daha çok kullanılmasına da ortam oluşturdu. Zamanla bu seramiklerin kullanımı sadece kilise ve evlerin dış cephelerinde değil iç dekorasyonunda da rol almaya başladı.
Günümüzde sadece Portekiz’in büyük şehir merkezleri değil kasabalarında da bu stilin etkilerini görmek mümkün. Üstelik sadece duvarlar değil, sokak işaretleri, banklar ve sahil düzenlemelerinde de azulejolar kullanılıyor.
Azulejoları fotoğraflamak isteyen turistlerin yoğun ilgisini çeken bazı noktalar; Porto’daki Sao Bente Tren İstasyonu, Buçaco Sarayı, Lizbon’daki São Vicente de Fora Kilisesi ve Lizbon metrosunun durakları. Lizbon’daki Museu dos Azulejos ise farklı azulejo örneklerinin görülebileceği bir seramik müzesi.
Santa Marinha Kilisesi, Cortegaça
Kaynaklar:
BENZER YAZILAR
Dünyanın En Etkileyici Kütüphaneleri
Mimari yapıları, tarihleri ve ev sahipliği yaptığı eserlerle dünyanın en etkileyici kütüphanelerden birkaçını derledik.
Çoklu pozlama tekniği nedir? Örnekleri
"Fotoğraf sanat mıdır, hangi durumlarda sanat olur?" sorusuna cevap bulabileceğimiz uygulama alanlarından bir tanesi.