Yeraltı, toplum içinde yalnızlaşmış bir insanın, topluma yabancılaşma sürecini anlatan, Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar adlı romanından uyarlanan, 2012 yapımı dram filmidir.
Yönetmenliğini Zeki Demirkubuz'un yaptığı Yeraltı filminin aldığı ödüller aşağıda listelenmiştir;
1- Altın Lale Yılın En İyi Türk Yönetmeni
2- 31.İstanbul Film Festivali/ En İyi Erkek Oyuncu
3- 31.İstanbul Film Festivali/ En İyi Görüntü Yönetmeni
4- Altın Lale Ulusal Yarışma/ En İyi Kurgu
Yeraltı Fragman
Bu yazıda, IMDb puanı 7,1/10 olan Yeraltı filminin konusuna değinilerek, genel film incelemesi yapılacaktır.
Yeraltı Filmi Konusu
Yeraltı filmi, toplum içerisinde kendini son derece yalnızlaştırmış, kendisinin de ifade ettiği gibi ''çirkin ve utanç verici her şeye karşı söndürülemez bir istek'' duyan Muharrem karakterinin yaşantısına odaklanıyor.
Eski arkadaşlarından biri olan Cevat'ın yazdığı romanla ödül almasını hazmedemeyen Muharrem, Cevat için düzenlenecek olan yemeğe kendini davet ettirir. Bu yemekte sadece Cevat, Sinan, Feridun, Tarık ve Muharrem olacaktır.
Cevat'ı fikir hırsızlığı ile suçlayan Muharrem, bu yemekte eski arkadaşlarıyla bir geçmiş hesaplaşması yapacaktır. Bu hesaplaşmayı yaparken de kendisiyle olan varoluşsal sıkıntılarına da göndermeler yapacaktır.
Yeraltı Filmi Oyuncuları
Asi, öfkeli ve düzene ayak uyduramayan Muharrem'in yaşantısını anlatan Yeraltı filminin kadrosunda, Engin Günaydın, Serhat Tutumluer, Nihal Yalçın, Murat Cemcir, Feridun Koç, Serkan Keskin gibi isimler yer alıyor.
Engin Günaydın, Muharrem rolünde karşımıza çıkarken, Serhat Tutumluer; Cevat, Nihal Yalçın; Türkan, Murat Cemcir; Sinan, Feridun Koç; Feridun, Serkan Keskin; Tarık rolünde karşımıza çıkıyor.
Yeraltı Film İncelemesi
Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olan Zeki Demirkubuz'un Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar adlı romanından serbest uyarladığı Yeraltı filmi, modern toplumda yalnızlaşan ve amaçsızlaşan kent insanının yaşamına odaklanıyor.
Ana karakter Muharrem, kendi yalnızlığı ile kendini sorgulama sürecine girmiş, kendisi de dahil olmak üzere herkesten ve her şeyden nefret eden bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kimsenin onu sevmediğini ve istemediğini düşünse de aslında kendisi de bu durumu kendi yaratmak istemiş gibi görünüyor.
Demirkubuz, ana karaktere Muharrem ismini bu yüzden vermiş olsa gerek. Çünkü Muharrem, yasaklanmış, haram kılınmış anlamına gelmektedir. Yani, daha film başlamadan aslında karakterimizin soyutlanmış bir karakter olduğunu anlayabiliyoruz.
Filmin ilk sahnesi, Muharrem'in gözünü açmasıyla başlıyor. Burada, film boyunca hangi karakterin hikayesini izleyeceğimizi ve hangi karakterin gözünden olaylara bakacağımızı anlıyoruz. Ayrıca film boyunca diğer karakterler, sanki Muharrem'in hikayesini tamamlamak için oradalarmış gibi donuk oyunculuklar sergiliyorlar.
Muharrem'in giydiği kıyafetler ise, depresif ruh halini yansıtırcasına hep siyah tercih edilmiş. Film boyunca da filmin geneline hakim olan renk paleti siyah olarak seçilmiş. Kullanılan merdivenler ve köprüler, karakterimizin arafta olduğunu simgeleyecek şekilde karşımıza çıkar.
Muharrem, arkadaşlarıyla gittiği yemekte, arkadaşlarını aşağılamak ve eleştirerek onlarla yüzleşmek isterken, arkadaşları tarafından aşağılanır. Buradan yenik şekilde ayrılır. Evde de temizlikçi kadın Türkan tarafından aşağılanan Muharrem'in dönüm noktası ve aynı zamanda filmin kırılma noktası bu an olur.
Yani, herkes tarafından reddedilmek ve aşağılanmak filmin çatışma noktasıdır. Muharrem, daha önce de karşı komşunun yüksek sesli müziğine bir tepki olarak camına patates fırlatır. Patates, ana karakterin duyguları, topluma karşı koymasının, ahlaki ve etik değerlerinin bir sembolü olur.
Aslında film boyunca kendimize şu soruyu sormadan duramıyoruz; ''Muharrem kendini diğerlerinden farklı gördüğü için yalnızlığı istiyor muydu?'' ,''Yoksa, yalnızlaşmak onun için kaçınılmaz bir gerçek miydi?'' ,''İstemese de yalnız olmak zorunda mıydı?''
Bu soruların cevabını ise, yalnızlığın içinde sıkışmış Muharrem'in, toplumun onu kabul etmeyeceği ve toplumla uyum sağlayamayacağını anladığı bir anda evde cinnet geçirmesiyle öğrenmiş oluyoruz. Aslında, yalnızlık onun için bir tercih değildi. Bilinçaltında yalnızlık istemese de bilinç düzeyinde kendine bunu istediğini kabul ettirmişti.
Muharrem'in ahlak kavramı, Nietzsche'nin ahlak kavramıyla özdeşleştirilmiştir. Bunu, bir sahnede ''Böyle Buyurdu Zerdüşt'' kitabının bir sayfasını okurken, ''buldum buldum'' diye bağırmasından anlayabiliyoruz. Bulduğu şey, kendi ahlak kavramının tanımıydı.
Ayrıca film boyunca, içsel bir çatışmaya şahit oluyoruz. Toplumla sorunu varmış gibi gözükse de aslında asıl sorun kendi içsel çatışmasından ortaya çıkıyordu.
Muharrem, eleştirmek için buluştuğu arkadaşlarını Cevat ve yalakaları olarak niteler. Cevat, toplum içerisindeki aydın kesimin bir yansımasıdır.
Arkadaşları tarafından yalan da söylese yanlış da yapsa sürekli destek gördüğü için her zaman kendinden emin bir tavrı vardır. Masadaki diğer kişilerin onu her dediğini onayladığı an, bize toplumun kendi çıkarları için yanlış da olsa, aydın kişileri pohpohladıklarını gösterir.
Muharrem, aslında toplumdaki bu samimiyetsizliğe karşıdır. Ancak, kendi içsel çatışmalarıyla birleştirdiği için kendini haklı çıkartmakta zorlanmaktadır. Çünkü kendisi bile kendini haklı çıkartacak noktayı bulamamaktadır. Aslında, kendi de yalnızlığı hak ettiğini düşünmektedir.
Yeraltı İzleyici Yorumları
Filmi izlerken, Muharrem'in haklı olduğu düşüncesi aklımızda olsa da onun kadar net bir tepki vererek kendimizi yalnızlığa hapsedebilir miydik, diye düşünmeden duramıyoruz. Çünkü, insan ne olursa olsun sosyal bir varlıktır ve toplumdan ayrı düşünülemez.
Elbette kendi çıkarlarımız için bize uymayan şeyleri de onaylayamayız. Ancak, mutlaka bizimle aynı fikirde olan biri vardır.
Muharrem'in felsefesi ise hiçlik üzerine kuruludur; sanki sadece güdüleri ile yaşamaktadır. Kent insanının yalnızlığı bu seviyede midir? Modern insan, modern topluma ayak uyduramıyor mudur? Kendi çıkarlarının doğrultusunda yaşamayan ve toplumun bütününe hitap eden insan kalmamış mıdır?
Aşağıda, IMDb'den alınmış izleyici yorumları mevcuttur;
''Harika görseller, yerinde atmosfer!''
''Hayatın acı çeken diğer yanı!''
''Zeki Demirkubuz'un en iyi filmi!''
Sonuç olarak;
Yönetmen Zeki Demirkubuz, Yeraltı filmiyle birlikte en karanlık işini bize sundu. Kıyafetlerden ve filmin ışığının özenli seçiminden, ince göndermelerin yoğun olduğu bu film, nesnel değerlendirmeden çok, her insanın farklı bir değerlendirme sunabileceği bir film olarak karşımıza çıktı.
Bir karakterin, modern toplumdaki yabancılaşmasına ve bu yabancılaşmanın doğurduğu sonuçlara ''Zeki Demirkubuz'' bakış açısı sunulmuş. Dostoyevski'nin bakış açısıyla da harmanlanmış bu filmin sonunda kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:
''Bu film kimin hikayesini ve düşüncelerini yansıtıyor; Zeki Demirkubuz'un mu? Muharrem'in mi? Bir roman karakterinin mi?''
BENZER YAZILAR
PROM’u İzlemeniz İçin 5 Muhteşem Sebep
Meryl Streep, Nicole Kidman gibi muhteşem oyunculuklar ile rengârenk ve ışıltı dolu bir atmosferin sunulduğu Netflix’in yeni yapımı PROM’u izlemeniz için 5 önemli sebebi sizler için derledik.
92. Oscar Academy “En İyi Film” Adayları Belli Oldu
2020 Oscar adayları belli oldu. 92. Oscar adayı "en iyi film" filmleri hangileri? Birlikte bakalım