Birçok kişi tarafından Rönesans’ın doğduğu yer olarak bilinen ve gerek merkezi konumu gerekse içinde barındırdığı zengin İtalyan kültürü sayesinde İtalya’nın kalbi olarak adlandırılan Toskana, her türlü arayışa cevap verebilecek nitelikte bir bölge. Toskana hakkında belki az bilinen, belki de sunduğu onca özellikten sonra göz ardı edilen şeylerden en önemlisi karasal kültürün gelişmiş olduğu kadar eşsiz bir deniz kültürüne de ev sahipliği yapmasıdır. 230 kilometrelik uzun bir kıyı şeridine sahip olmakla birlikte Toskana Takımadaları olarak adlandırılan irili ufaklı toplamda 7 ada, Tiran Denizi açıklarında konumlanmıştır. Gelin Toskana'nın az bilinen bu eşsiz adalarından bazılarına birlikte göz atalım.
Capraia
415 kişilik nüfusuyla üçüncü en kalabalık ada olan Capraia’nin adı antik Yunanca kasvetli kaya anlamına gelen Kalpe kelimesinden gelir. Toskana Takımadaları arasındaki tek volkanik ada olan Capraia’yı belki de diğerlerinden ayıran en önemli özellik, bakir ve hırçın doğasına karşın insan yerleşimine de yer yer izin vermesidir. Adanın batısı düzensiz ve dik mağaralarla maraz bir izlenim bırakırken, doğusuna ilerledikçe bu sert görüntü yerini yumuşak bir araziye bırakır.
Yerleşim yerleri genel olarak adanın iskâna daha müsait olan doğu bölgesinde küçük bir koy civarında yer alır. Adanın 3. yüzyıla dayanan antik tarihini hatırlatırcasına varlığını sürdüren Forte di San Giorgio, ziyaretçilerine adanın panoramik bir manzarasını sunar ve görülmesi gereken yerler arasındadır. Birkaç Roma harabesi ve yer yer adanın farklı bölgelerine serpiştirilmiş çiftlik evleri dışında ada doğallığını koruyabilmiş ve bu sebeple de "vahşi ada" unvanını kimseye kaptırmamış. Öyle ki bu unvanın korunması adına adanın %77’lik bir kısmına doğal park statüsü verilmiş ve adanın Akdeniz’e özgün bitki ve hayvanları bu kapsamda koruma altına alınmıştır.
Ada özellikle doğa yürüyüşü, kuş gözlemciliği ve dalış için elverişli koşullar sunmakla birlikte günübirlik olarak Livorno’dan hareket eden feribotlarla veya özel teknelerle ziyaret edilebilir.
Isola del Giglio
Tiren Denizi'nin güneyinde, ana karaya sadece 16 km uzaklıkta bulunan Isola del Giglio, kumlu plajları ve turkuaz sularıyla ziyaretçilerine harika bir plaj deneyimi sunar. Adanın coğrafyasına aynı Capraia’daki gibi bir tezatlık hakimdir. Adanın batısında bulunan dik falezler, doğuya ilerledikçe yerini kumlu plajlara bırakır. Çam ormanlarından, üzüm bağlarına, bu 21 kilometrelik ada bünyesinde zengin bir Akdeniz bitki örtüsü barındırır.
Capraia’nın neredeyse üç katı fazla bir nüfusa ev sahipliği yapan Giglio, 3 ana kasabadan oluşur: Giglio Castello, Giglio Porto ve Giglio Campese.
Dağın doruklarına kurulmuş olan Giglio Castello, dar sokakları, birbiri üzerine inşa edilmiş gibi görünen taş evleri ve labirenti andıran karanlık sokaklarıyla bu 3 kasaba arasındaki en eski yerleşim yeridir. Tarihi 1300’lü yıllara dayanmakla birlikte bu küçük kasabada yer alan Saint Pietro Apostolo kilisesi ve kasabaya özgün sert içimli şarapları, Ansonco, görülmesi ve denenmesi gereken şeyler arasındadır.
Roma imparatorluğunun, adayı askeri bir üsse dönüştürmek amacıyla kurduğu Giglio Porto ise Castello’dan oldukça farklı bir görüntü çizer. Rengarenk evleri, özel tekneler için ayırılmış küçük bir limanı ve yerel yemekler servis eden restoranlarıyla canlı bir liman şehrini anımsatır. 1979’daki talihsiz fırtınayla tarihi limanın bir kısmı yok olmuş olsa da Roma dönemine ait bazı harabeler hala kasabada görülebilir.
Isola d’Elba
Toskana Takımadaları arasında gerek yüz ölçümü gerekse nüfusu açısından en büyük ada olan Elba adası, aynı zamanda Takımadaları arasındaki en popüler tatil merkezidir. Adanın tarihi Roma İmparatorluğu'ndan da eskiye, M.Ö. 7. yüzyıla, Etrüsklere dayanır. 1548 yılında Medici ailesinin adayı kontrolü altına alması ve Kuzey Afrika’dan gelen korsanlara karşı adayı güçlendirmesiyle adanın kendine has kültürünün temelleri Rönesans zamanlarında atılmış oldu.
Elba adası, Takımadaları oluşturan diğer adalar arasındaki en canlı adadır. Adanın eğlenceden kültür turizmine ziyaretçilerine sunabileceği sayısız imkân vardır. Tarih meraklıları için 1814’te Napolyon’un sürgün edildiği sırada yaşadığı ve müzeye çevrilen Villa San Martino, adanın en önemli kenti olan ve St Stefano alle Trane gibi Romanesk mimariden birçok yapıya sahip olan Portoferraio görülmesi gereken yerler arasındadır. Bunların dışında Porto Azzurro ve Marciana gibi irili ufaklı birçok orta çağ kasabası ve antik kent ziyaret edilebilir.
Elba, 70’ten fazla plajıyla Akdeniz’in ılık sularının tadını çıkartmak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat sunar. Yüzyıllardır varlığını sürdüren Cotone gibi herhangi bir balıkçı kasabasına gidebilir ve adanın hareketli atmosferinden uzakta, her gün taze avlanan sardunya, kalamar gibi deniz lezzetleri eşliğinde günü tembellik yaparak plajda geçirebilirsiniz.
Toskana Takımadaları, Toskana bölgesinin hem bir parçası hem de benzersiz deniz kültürü ve tarihiyle ondan farklı tamamen bağımsız bir bütündür. Özenle korunan eşsiz doğası ve emsalsiz kültürüyle Toskana Takımadaları tıpkı 2000 yıl önce olduğu gibi şimdi de gezginleri kendine çekebilmektedir.
Kaynakça
https://www.visittuscany.com/en/ideas/getting-ready-for-a-trip-to-capraia-island/
https://www.giglioinfo.it/giglio-island/isola-del-giglio-villages.php
BENZER YAZILAR
Mevsiminde Güzel: Eylül Ayı Meyve ve Sebzeleri
Meyve sebze çeşitliliği bakımından en zengin aylardan biri Eylül.
Dalgona Kahvesi (TikTok Kahvesi) Nasıl Yapılır?
TikTok'ta ünlenen ve şimdilerde herkesin tatmak istediği bir kahve türü Dalgona kahvesi. Biz de bu popüler kahvenin nereden geldiğini ve püf noktaları ile birlikte nasıl yapıldığını anlattık.