Defalarca yönetmen değiştirmesiyle, sürekli ertelenen çekim tarihleriyle gündeme gelmiş; "Batman"inin kim olacağı dahi uzun süre bir soru işareti olarak kalmıştı. Warner Bros'un, planlanan filmin sinyallerini vermesinin ardından 10 yıl geçti. Peki geçtiğimiz ay sonunda izleyicisiyle buluşan "The Batman", hayranlarının beklentisini karşıladı mı? Kendinden önceki adaptasyonlardan farklı olarak neyi başardı, hangi yönden Nolan üçlemesinin ve daha uzak geçmişinin gölgesinde kaldı? "The Batman" filmini tüm yönleriyle incelediğimiz bu yazımızda, film hakkında bilmeniz gerekenleri ya da kaçırmış olabileceklerinizi sizin için derledik.
Gotham sokaklarının gölgelerinde siyah bir kostüm içerisinde suçla savaşan Robert Pattinson'ı; Zoë Kravitz, Paul Dano, Jeffrey Wright, John Turturro, Peter Sarsgaard, Andy Serkis, Colin Farrell gibi ünlü isimlerle biraraya getiren, Matt Reeves imzalı 2022 yapımı film; karakterin daha önceki beyaz perde adaptasyonlarında karşılaşmadığımız bir Batman ve Bruce Wayne sunuyor: "Kara Şövalye"yi biliyorsunuz, peki "dünyanın en iyi dedektifi"ni tanıyor musunuz?
The Batman (2022)
Yönetmen: Matt Reeves
Senarist: Matt Reeves, Peter Craig
Sinematografi: Greig Fraser
Oyuncular: Robert Pattinson, Zoë Kravitz, Paul Dano, Jeffrey Wright, John Turturro, Peter Sarsgaard, Andy Serkis, Colin Farrell
Süresi: 2 saat 56 dk
Müzik: Michael Giacchino
Puanı: IMDB: 8.3/10, Rotten Tomatoes: %85, Letterboxd: 4.2/5
The Batman Filminin Konusu
"Unmask the Truth ( Gerçeğin Maskesini Düşür )" sloganıyla tanıtımı yapılan film; Bruce Wayne'in, Gotham şehrindeki suçla mücadelesinin ilk zamanlarını ele alıyor. Henüz çok fazla tecrübe kazanmamış, Gotham'ın insanları için kim olduğunu henüz bilmeyen, çocukken yaşadığı kaybın acısından henüz yükselememiş, yolunu bulmaya çalışan bir Bruce Wayne işleniyor filmde. Arda arda işlenenen cinayetler ve "Batman" adına bırakılmış bulmacaların izinden gitmesiyle, Gotham polisi ve Catwoman ile birlikte çalışmak zorunda kalan Bruce; yolsuzluğa batmış şehrin ve onu gölgelerden yönetenlerin sırlarını ortaya dökecek bir gizemin arkasından koşmaya başlar. Gotham ve halkı için verdiği bu mücadelede ise doğru olduğunu sandığı geçmişiyle yüzleşmesi ve uğruna savaştığı gelecek için kim olmak istediğine karar vermesi gerekir.
The Batman Filminin Fragmanı
The Batman Filminin Yönetmeni Matt Reeves Kimdir?
Matt Reeves; 1966 doğumlu Amerikalı yönetmen, senarist, yapımcı. Yönetmen ilk olarak; 1998 ve 2002 yılları arasında yayınlanan, JJ Abrahams ile birlikte yapımcılığını üstlendiği "Felicity" dizisi ile ismini duyurdu.
Batman karakterinin ve çizgi romanlarının hayranı olan Matt Reeves'in "The Batman" filminin yönetmen koltuğuna oturması 10 yıllık bir hikayenin sonucunda gerçekleşiyor. Warner Bros'un 2013 yılında kadrosuna dahil ettiği, kendi solo filmini yazıp yönetmesi beklenen Ben Affleck'in; 2017 yılında rolün “dikkat, tutku ve verebileceğiniz en iyi performansı ortaya koymak" gerektirdiğini ve bunları karşılayamayacağını hissettiğini duyurmasıyla, başrolü Robert Pattinson devralıyor. Affleck'in Batman'inden geriye aynı bırakılan tek şey adı olan filmin yeni yönetmeni ise Matt Reeves oluyor.
Matt Reeves Uzun Metraj Filmleri
- 1994 Future Shock
- 1996 The Pallbearer
- 2008 Cloverfield
- 2010 Let Me In
- 2014 Dawn of the Planet of the Apes
- 2017 War for the Planet of the Apes
- 2022 The Batman
The Batman Filminin Karakterleri
Robert Pattinson - Bruce Wayne / Batman
Pattinson'ın Batman'i; Bruce Wayne'in kostümü içrisindeki ilk zamanlarında karşımıza çıkıyor. Kahramanı diğer adaptasyonlarından farklı, fakat çizgi romanlarda en tanımlayı özelliklerinden olan işi yapaken, bir dedektif olarak suçun peşinden koşarken görüyoruz. Geçmişinin travmasının etkisini atamamış, yaralı, yalnız, sahip olduğu ayrıcalıklarının henüz tam olarak bilincinde olmayan Bruce Wayne; maskesini gerçekliğinden uzaklaşmak için kullandığına inanarak başladığı mücadelesinde kendinden kaçmamayı ve gerçeğin peşinden koşmayı, bir "savaşçı" olmaktan ziyade "umut" olmayı öğreneceği serüveniyle ele alınıyor.
Zoë Kravitz - Selina Kyle / Catwoman
Kayıp arkadaşını ararken Batman'le yolları kesişen bir gece kulübü çalışanı olan Selina Kyle; Bruce Wayne ile paralel hayatlar ve acılar yaşamış fakat onun sahip olduğu ayrıcalıklara sahip olarak doğmamış ve yozlaşmış sistemin içinde kaybolmaya terk edilmiş, bir hırsız olarak yaşamını kazanmaya çalışan karakter olarak resmediliyor. Batman'le benzer geçmişlerine rağmen hayatın onlara sundukları ve onlardan aldıklarının farklılıklarıyla, maskeli bir kahraman ve bir hırsız olarak yol ayrımına gitmiş yaşamları; filmin en dikkat çeken yönlerinden. Film boyunca iyiye ve kötüye dair inançlarının, gitmeyi seçtikleri yolların çatıştığını; Selina'nın, Bruce'un geçmemekte kararlı olduğu çizgiye adım atmaktan korkmadığını görüyoruz.
Paul Dano - Edward Nashton / Riddler
Gotham'ın gerçeklerinin "maskesini düşürme" hedefiyle kendini kaybetmiş, Gotham'ın zengin ve mevk sahibi "kirlilerini" avlayan, Batman'i en büyük ilhamı ve yansıması olarak gören, Gotham polisini ve Batman'i bilmeceleriyle peşinden sürükleyen bir seri katil.
Jeffrey Wright - James Gordon
Yolsuzluk iddialarıyla parçalanmaya başlayan Gotham Şehri Polis Departmanında çalışan bir polis. Batman'le birlikte kurtarmaya çalıştıkları şehir için savaşırken birbirlerine duydukları güven üzerine bağları güçlenen, Batman'in en güvendiği isimlerden biri olan partneri.
John Turturro - Carmine Falcone
Gotham şehri suç babası. Bruce'un çocukken şahit olduğu bir anısında; doktor olan babası için "Hipokrat yeminine sadık kalıyordu" olarak yorumladığı fakat filmin başında henüz bilinmeyen sebeplerle, Thomas Wayne'nin Falcone'un hayatını kurtardığını öğreniyoruz. Filmin ilerleyen zamanlarında hem Bruce hem de Selina'yla, görünenin ardında daha kişisel bir bağı olduğunu keşfediyoruz.
Andy Serkis - Alfred Pennyworth
Wayne ailesinin uşağı, Bruce Wayne'in daima yanında olan ve yardımına koşan kalan tek "ailesi". Matt Reeves'in yorumlamasıyla bir baba figüründen çok Bruce'a bir öğretmen olarak yol gösteren kişi.
Colin Farrell - Oswald "Oz" Cobblepot / Penguin
Falcone'un sağ kolu, Iceberg Lounge'ı işleten kişi. Bulunduğu konumdan memnun olmayan ve yükselmeyi hedefleyen orta sınıf bir mafya.
The Batman Filminin Öne Çıkan Özellikleri
Dünyanın En İyi Dedektifi
Matt Reeves, Affleck tarafından yazılmış ilk senaryonun "James Bond filmlerini aratmayacak şekilde kurgulanmış bir aksiyon filmi" olduğunu söylüyor. Bu da Batman karakteriyle ilgili çok önemli bir noktanın, hatta karakterin özünün filmin ilk kurgusunda unutulmuş olabileceğini gösteriyor.
Batman; DC (Detective Comics)'nin ismini almış olduğu, en uzun süren serilerinden olan Dedektif Çizgiromanları'ndan doğmuş bir karakter. Çizgi romanlarda "dünyanın en iyi dedektifi" olarak bilinen karakterin beyaz perdede bütün patlamalar ve koşuşturmalar içinde yumruklarının savruluşu kadar kendi zekasıyla da suçun izini sürmüyor oluşu, uzun süre kahramanın sevenlerini ikiye bölen etmen olmuştu. Reeves'in "The Batman"inin; hayranları mutlu eden ve izleyenlerin deneyimine yeni bir soluk getiren özelliği ise yine aynı patlamalar ve koşuşturmalardan kaçmadan, kahramanın adım adım bir gizem örgüsünü çözümlediği; karakterin, suçlunun, hatta şehrin psikolojine derinden inilebildiği baştan sona bir dedektif filmi sunabilmiş olması.
Filmin Sinematografisi
Filmin takdir toplayan bir diğer özelliği ise sinematografisi. Kimi karakterler için bulundukları şehir ve onunla etkileşimleri, hikayelerinin kalbini oluşturan ana etmen olarak yer alır. Gotham olmadan bir "Batman" de olamaz. Kendisi de aynı düşünceyi paylaşan Matt Reeves, şehrin ruhunu ve Batman karakterini nasıl beslediğini göstermenin film için çok önemli olduğuna inanıyordu. Gotham'ın kendine özgü gotik havasını ve mimarisini yansıtabilmek adına şehrin dizaynında Liverpool, Glasgow ve Londra şehirlerinden esinlenildi; çekimlerin önemli bir kısmı da bu şehirlerde gerçekleşti.
Reeves ve Fraser'ın hedeflediği; Gotham şehrinin aynı anda hem göz kamaştıran hem de ürküten mimarisi, her an her şeyin olabileceği hissiyle oluşan gerginliği ve gölgelerde saklananın bilinmezliğiyle, şehrin adeta kanlı canlı bir karaktermişcesine izleyiciyi etkilemesiydi. "The Batman"in Gotham'ında "yolsuzluk ve umutsuzluk içinde parçalanan, çürüyen bir metropol" ustalıkla resmediliyor.
Gotham'ın Ruhu
Filmin gizli baş karakteri olan Gotham'ı farklı yüzler ve farklı duygulardan gözlemliyoruz. Suçla kaynayan, DC evreninin en korkulan kötülerinden bazılarına ev sahipliği yapan, insanlarını yoksulluk ve yalnızlığa terk eden, kimsesizlerini sistem içerisinde yok edip sömüren, yolsuzluğun içinde nefesi kesilen bu karanlık ve tehlikeli şehir nasıl oluyor da halkı tarafından terk edilmiyor ve bir kahramana hayat veriyor? Cevap şehrin, karanlığa gömülmüş ve yok olmaya yüz tutmuş görüntüsünün altında aydınlığına kavuşmak için pes etmeden verdiği direnişte yatıyor. Spoiler* Bu direnişi ve umudu özellikle filmin son sahnelerinde; her şeyini kaybetmiş gibi görünen yıkık bir şehrin terk edilmesindense, hayata tutunup iyileşmek için el ele veren insanlarında görüyoruz.
Batman karakterini doğuran ve olduğu kahraman haline getiren de Gotham'ın karanlık ve umutsuz bir suç batağı olması değil, her şeye rağmen uzak gibi görünen aydınlık için mücadele eden ruhu oluyor. Bu ruhun Bruce Wayne'i tanıdığımız kahramana, Batman'e, nasıl dönüştürdüğü filmin en büyük temalarından biri olarak işleniyor.
İntikam Değil, Umut
Özellikle Christopher Nolan üçlemesinin severlerinin beğendiği filmin ilk 10 dakikası; gölgelerden adım adım çıkan ve sivillerin gözüne korku salan, "Ben intikamım" sözleriyle yumruk yumruğa dövüşen bir Batman'le başlıyor. Nolan'ın üçlemesinde komiser Gordan, Batman için şu ifadeyi kullanıyor: "O bir kahraman değil, sessiz bir gardiyan.". Matt Reeves bu yorumlaya katılmıyor. "Kara Şövalye" üçlemesinde karakterin ana hatlarını oluşturan bu "intikam savaşçısı" imgesini, Matt Reeves'in filminin geri kalanında yıkmak için uğraşıyor: "The Batman"; Batman'in intikam kovalmayı değil, umudu yayması gerektiğini öğrendiği bir hikaye." Varoluşunu intikam duygusu ve öfkeyle özdeşleştirerek başladığı serüveninde Bruce, mücadelesinin yumruklarıyla yere sermekten öte kollarına alarak yükselttiği umut olduğunu anlıyor.
Batman'in bunu anlamasındaki dönüm noktalarından bir tanesi Riddler'la hapishanede karşık karşıya geldiği sahne oluyor. Riddler, Batman'i kendisinin bir yansıması ve ilham kaynağı olarak görüyor. Yalnızlık ve kendinden çalınan mutluluk adına, şehre kendi adaletini sağlamak için intikam avına çıkmış bir katilin yüzüyle karşı karşıya geliyor Bruce. Yalnız ve mutluluğu çalınmış başka bir çocuk... İntikamı kovalamayarak ve korku salarak adaletini sağlayacağını düşünmüş yaralı bir çocuk olarak... Riddler yansıması reddedişiyle doğuyor Gotham'ı "kahramanı" ve umudu.
Kendinin Kahramanı
Film Bruce'un psikolojik savaşını ve değişimini birçok noktadan ele alıyor. Suç mahallinde, Riddler'ın öldürdüğü isimlerden birinin küçük oğluna rastlıyor Bruce. Sevdiklerinin cinayetine şahit olan, acısı taze, ürkek ve masum bir çocuk... Bruce'un film boyunca karşısına çıkan bu küçük çocukta kendi yaşadıklarını anımsadığını ve kendini onun yalnızlığı, korkusu, üzüntüsü ve kaybolmuşluğuyla özdeşleştirdiğini görüyoruz.
Spoiler* Filmin son sahnelerinde, başan adayı başta olmak üzere yıkıntı altında kalan insanlara "umudun elini" uzattığında; yıkıntılardan ilk uzanan ve elini tutan kişi yine aynı çocuk oluyor. Batman'in Gotham'a kurtuluşa doğru olan yolu gösteren ışık olmadan önce, kendine umut oluşu ve hapsolduğunu hissettiği yıkımın altından kendini özgür kılışı sembolize ediliyor.
Artık Yalan Yok
Film her ne kadar Batman'in kendinden çok daha büyük ve çok önce mahvedilip yıkılmış olan bir şeyi tamir etmeye çalışmasını anlatsa da, kurduğu bağlantılarla karakter odağını asla kaybetmiyor. Hikaye ilerledikçe aslında savaştığı düzenin "gerçeklerinin", Bruce Wayne ile kendisinin bile farketmediği derecede önemli bir ilişiği olduğunu keşfediyoruz. Hiçbir şeyin gözüktüğü gibi olmadığını, siyah ve beyaz bildikleri arasındaki çizginin sandığı kadar net olmadığını öğreniyoruz.
Bruce Wayne savaştığı sistemin el üstünde tuttuğu ve zarar veremediği ayrıcalıklı insanlardan biri ama en başta bunun farkında olmuyor. Sahnelerin birinde Selina'nın arkadaşının ölümüne sebebiyet veren olaylar için "Bu, onun seçimiydi." demesiyle Selina'nın "Seçim mi?" diyerek karşı çıktığını görüyoruz.
"The Batman"; başkaları üzerinden beslenen dünyanın gerçeklerini keşfettikçe değişen ve büyüyen, ayrıcalıklarıyla doğmasını sağlayarak kendi hayatını ödüllendiren adaletsiz dünyaya karşı çıkan bir adamın, olmayı seçtiği kahramanı anlatıyor.
The Batman Filminin Müzikleri
The Batman Filminin İzleyici Yorumları
10/10 - "Pattinson harikaydı. Film heyecan verici, hızlı, şaşırtıcı derecede karanlıktı ve etkileyici bir hikayesi vardı. Seri yenilenmiş hissettiriyor, süper kahraman filmlerinin hayranı olmasanız bile bunu seveceksiniz."
10/10 - "Batman her zaman bir 'kara film (film noir)' olmalıydı. Bu aslında içine Batman'i de katmış olan bir gizem, suç ve dram filmi. Gotham soluk, çürümekte olan bir dünya ve hiç bu kadar güçlü bir görsellikle gösterilmemişti. Hikaye bir bulmaca gibi ve parçalar izleyiciyi mutlu edecek bir işleyişte yerlerine oturuyor. Şu ana dek gördüğüm en zeki senaryolardan birine sahip. Batman, film süresince dünyaya olan bakışını değiştiriyor ve bu çok etkileyici, inandırıcı bir biçimde yapılıyor. Çok kişi bunu 'Kara Şövalye' filmleriyle karşılaştıracak, ama ikisi birbirinden tamamen farklı serüvenleri konu alıyor."
6/10 - "Tonuna bayıldım, çok karanlık ve gerçekçi. Karaktere sadık. Ama karakterler, özellikle asıl kötüyle bağ kurmakta zorlandım. İlişkiler yüzeysel hissettirdi. Büyük bir Batman haranıysanız gerçekten seveceksiniz. Ama bir film olarak mükemmel değil."
6/10 - "Kötü değildi ama 'Kara Şövalye' filmlerinin bıraktığı harika mirasın ardından bu filmin anlamı neydi?"
3/10 - "Yavaş ilerleyen filmleri severim ama bu sadece durağandı. Sinematografi harika ve müzik muhteşem. Giriş sahnesi yeni bir Heath anı yaşayacağımızı düşündürdü ama film ilerledikçe hikaye uzamaya başlıyor. Nolan'ı geçeceklerini söylemiş olmalarını komik buldum."
3/10 - "Film uzun ve sıkıcı, aksiyon yeterli değil."
The Batman Filmi Hakkında Bunları Biliyor Muydunuz?
Batman 1939 yılında "Dedective Comics (Dedektif Çizgiromanları)'nın 27. sayısında görünür. Aynı zaman DC Şirketi'ne ismini veren çizgiroman serisi olma özelliğini taşır.
Filmin basın gösteriminin ardından izleyiciler için Riddler'dan gelen mesajlar görecekleri özel bir site paylaşıldı, bu bilmecelerin sonunda ise son bir mesaja ulaşıldı: Spoiler* "Bitirdiğimi zannediyorsun, ama belki de bütün gerçeği bilmiyorsun. Her son yeni bir başlangıçtır. Bir şey geliyor."
Matt Reeves, The Batman'in senaryosunu yazarken "Batman The Telltale Serisi" oyunundan; Batman: Mask of the Phantasm çizgifilminden ; çizgi romanlardan ise Jeph Loeb ve Tim Sale'in yazmış olduğu "The Long Halloween"den, Darwyn Cooke tarafından yazılan "Ego and Other Tails"den, Frank Miller ve David Mazzucchelli'nin yazdığı "Batman: Year One" hikayelerinden esinlenmiş.
Riddler'ı, "The Batman" filminde gördüğümüz halinden çok farklı bir versiyonu olarak 1995 yılında beyaz perdede canlandırmış olan isim Jim Carrey'di.
Riddler'ın hapishanede konuştuğu yüzü saklanmış figür Barry Koeghan'ın canlandırdığı Joker karakteri. Bu versiyonunda yüzünde sürekli gülümsüyor gibi görünmesine sebep olacak bir deformitesi olması planlanmış.
Diğer DC Evreni Filmlerini İzlemem Gerekiyor Mu?
Hayır. "The Batman"; şu an için hiçbir süperkahraman evrenine bağlantısı olmayan, kendi içinde bir hikayeyi ve kahramanı anlatıyor.
Kaynaklar
https://en.wikipedia.org/wiki/The_Batman_(film)
https://www.imdb.com/title/tt1877830/
https://collider.com/the-batman-ben-affleck-take-explained/
https://www.bbc.com/news/entertainment-arts-60586898
https://architizer.com/blog/practice/details/gotham-city-in-cinema-an-exploration-in-urban-dystopia/
BENZER YAZILAR
Return to Space - SpaceX Belgeseli
SpaceX'in zorlu görevi Demo-2'nin anlatılacağı, 7 Nisan'da yayınlanacak Return to Space belgeseli.
Bonkis: Hayaller Avokado, Hayatlar Menemen
Kar, Beni Sevenler Listesi gibi çok başarılı yapımların yönetmeni Emre Erdoğdu’nun yeniden yönetmen koltuğuna oturduğu Bonkis dizisinin incelemesi.