Yakın zamanda aramızdan ayrılan şair Ahmet Sezai Karakoç şiirlerinin yanı sıra birçok eser yazmış aynı zamanda siyasetle uğraşmıştır. Aklımızda yer edinen şiirlerden bir tanesi olan Monna Rosa şiiri hüzünlü bir hikayeye sahiptir. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyan Sezai Karakoç, bu şiiri ile sınıf arkadaşına duyduğu tek taraflı aşkını dile getirmiştir.
Şiirde, her kıtadaki harfler bir araya getirildiğine "MUAZZEZ AKKAYAM" kelimeleri ortaya çıkar. Son kıtadaki akrostişi tamamlayan ‘M’ harfi Sezai Karakoç’un Muazzez Akkaya’ya karşı hissettiği masum duyguları göz önüne sermektedir.
Sezai Karakoç bu şiirini öğrencilik yıllarında 1950 tarihinde yazmıştır. Monna Rosa şiiri 2002 yılında yayınlanmıştır.
Monna Rosa Şiirinin Hikayesi
Üniversite yıllarında kaleme aldığı Monna Rosa şiirini Sezai Karakoç, sınıf arkadaşı olan Muazzez Akkaya’dan ilham alarak yazmıştır. Sezai Karakoç, Muazzez Akkaya’ya sevdalanır. Fakat kendini bu aşkı itiraf etmek için yeterli bulmaz. Onu uzaktan izler. Muazzez Akkaya bu hislerin farkına varsa da emin olamaz. İkisinin de davetli olduğu bir törende Sezai Karakoç kalabalığın önünde Monna Rosa şiirini okur. Bu şiir kalabalık karşısında oldukça beğenilir. Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç’un kendisine karşı olan hislerinin gerçek olduğunu anlar ve karşılık verir. Ama artık çok geçtir. Sezai Karakoç, Muazzez Akkaya’ya “Senin aşkın benimkine yetişemez.” cevabını verir ve onu reddeder.
Halk arasında dolaşan bazı rivayetlere göre bahsedilen olaylar mezuniyet töreninde geçmiştir. Sezai Karakoç’un “Senin aşkın benimkine yetişemez.” sözleri üzerine Muazzez Akkaya’nın intihar ettiği söylenir. Fakat bu bilgi doğru değildir.
Diğer bir söylentiye göre ise bu olaylar şiir okuma töreninde gerçekleşmiştir. Muazzez Akkaya’nın önceden nişanlı olduğu söylenir. Sezai Karakoç’un şiiri üzerine Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç’a kendisi için nişan yüzüğünü atabileceğini söyler. Sezai Karakoç bunu kabul etmez ve şu sözleri dile getirir. “Sen beni değil şiirimi sevdin, senin aşkın benimkinin yanında yeterli değil.” Bunun üzerine Muazzez Akkaya’nın intihar ettiği söylemleri ortaya çıkar. Bu söylemler de doğru değildir.
Muazzez Akkaya (Muazzez Giray) şuan Amerika’nın New York eyaletinde en büyük kızıyla birlikte yaşamaktadır. Yakın bir tarihte Garanti Bankası’nın bir reklam filminde yer almıştır. Aynı zamanda yaptığı bir konuşmada kendisinin şiiri duyduktan sonra Sezai Karakoç’un yanına gitmediğini, yalnızca şiiri hayranlıkla dinlediğini söylemiştir.
(Sağ taraftaki Muazzez Giray (Akkaya).)
Sezai Karakoç üniversite yıllarında yazdığı Monna Rosa’yı ikinci sınıfta bir kır gezisinde büyük ısrar üzerine arkadaşlarına okumuştur. Arkadaşları tarafından çok beğeni alır. Bunun üzerine üst sınıflardan bir arkadaşı şiiri ister. Sezai Karakoç derin duygularla bestelediği şiirini vermek istemez.
Sezai Karakoç’tan habersiz şiirini Hisar dergisinde yayınlarlar. Monna Rosa şiiri okuyanları tarafından fazlasıyla beğenilir, dillerden dile dolaşır. Fakat 30 yıl boyunca kimse Monna Rosa şiirinin akrostiş bir şiir olduğunu anlamamıştır. Sezai Karakoç buna karşılık şiirini çok sevdiğini söyleyen bir gazeteciye “Herkes şiirimi sevdiğini iddia ediyor ama kimse Monna Rosa’nın akrostiş bir şiir olduğunun farkında bile değil.” cümlesini kurmuştur. Koskoca 30 yılın sonunda Monna Rosa’nın Muazzez Akkaya’ya yazıldığı fark edilir.
Monna Rosa şiirinin her satırı ayrı bir duyguyla yazılmıştır. Üçüncü kıtasında ki “Açma pencereni perdeleri çek Monna Rosa seni görmemeliyim” cümlelerinin ise şöyle bir hikayesi vardır: Muazzaz Akkaya Geyve’deki yazlık evine taşınır. Sevdiğinin peşinden sürüklenen Sezai Karakoç Geyve’de Muazzez Akkaya’nın evinin tam karşısındaki evin bahçesinde bahçıvanlık yapmaya başlar. Her gün ve her gece Muazzez Akkaya’yı izler. Ona şiirler yazmaya başlar. Sezai Karakoç’un beslediği sevgi gerçektir.
“Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Monna Rosa, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...”
Monna Rosa Şiiri
Monna Rosa (Mona Roza)
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iri iri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! Beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! Senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç'tan Monna Rosa'ya Dair Açıklamalar
Tüm bu hikayelere karşın Sezai Karakoç şiirinin sanat amaçlı yazıldığını savunan şu cümleleri kurmuştur:
“Bu şiir gittikçe beni dünyasına sürüklemekteydi. Gül kavramını tekrar diriltmenin gereğini düşünüyordum hep . Monna Rosa böyle var oldu, modern bir Leyla ile Mecnun denemesiydi bu. Bu şiir bir gencin dilinden anlatılış şeklinde başladı . Rosa bilindiği gibi gül demektir. Böylece değerini kaybeden gül kavramını yeniden gündeme getirmek istedim.’’
“Monna Rosa’nın her şiir gibi bir doğuşu var. Ama şiire bakıp bir takım senaryolar uydurulduğu iddia ediliyor ki bunların çoğu asıl ve esastan mahrumdur. Şiire bakıp tümünü hayatın bir karesi gibi düşünmek, şiiri hiç anlamamak demektir. Dante’nin ilahi komedyasında yer alan Beatris'in gerçekten var olup olmadığı tartışılmış ve bir takım yakıştırmalardan öte kimlik bağlantısı kurulamamıştır.”
Sezai Karakoç bu cümlelerinde her ne kadar gül kavramını ön planda tutsa da şiirde geçen hislerini inkar etmemiştir.
Monna Rosa’nın dillerden dile dolaşan kulaktan dolma hikayesi her ne kadar yarım kalsa da, Sezai Karakoç Monna Rosa’sına ulaşamasa da Geyve’nin gülleri Monna Rosa’nındı. “Monna Rosa” ise bize sunulan armağan. Monna Rosa siyah güller, ak güller…
Kaynakça
https://www.siir-defteri.com/turk-sairler/Sezai-Karakoc/Mona-Roza/128-1
https://www.biyografi.info/kisi/sezai-karakoc
https://onedio.com/haber/sezai-karakoc-un-hayatina-dair-bilmeniz-gereken-15-ilginc-bilgi-723244
https://tiyazar.com/2021/03/10/mona-rosanin-siirinin-huzunlu-hikayesi/
https://www.fikriyat.com/edebiyat/2021/03/02/monna-rosa-siirinin-arkasindaki-gizem
https://www.hurriyet.com.tr/mona-roza-ile-sezai-karakoc-ayni-karede-5749412
https://www.geyve.com/karakoc-un-ardindan-muazzez-akkaya-giray-ne-dedi/3486/
https://www.hurriyet.com.tr/mona-roza-ile-sezai-karakoc-ayni-karede-5749412
BENZER YAZILAR
Tarihte Bilinen İlk Kitap Yakma Vakası
Konfüçyüs düşünce tarzını sansürlemek için Çin Hükümdarı Qin Shi Huang’ın, korkusundan tüm kitapları aleve verdiği M.Ö. 213-216 tarihli olay.
Türk Edebiyatı’nın Melankoli Prensesi: Nilgün Marmara
Türk Edebiyatı'nın "yaşama karşı ölümü" savunan melankoli şairi Nilgün Marmara'nın hayatı, edebi kişiliği, eserleri ve hakkında bilgiler.