"Tragedyanın görevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhun tutkulardan arınmasını sağlamaktır". Bizi oturduğumuz koltuğa, izlediğimiz sahneye, baktığımız ekrana bağlayan trajik hayat hikayelerinin insan ruhuna tesiri “katharsis” ve modern yüzü.
Katharsis Nedir? Ne demek?
Yunanca katharos yani “saf” kelimesinden türeyen katharsis; endişe ve stresten arınan bireyin yaşadığı ruhsal yenilenme ve özgürlük hissidir. Psikanalizde ise kişiye huzursuzluk veren bilinçdışı bir duygunun çeşitli yollarla dışa vurulmasıyla içinde bulunulan nevrotik durumdan kurtulmaktır. En basitinden bir sinema filminin sonunda karakterle kurulan yoğun bağın sonucuda duygulanıp ağlamamız kathartik bir süreçtir. Arkadaşlarla “kafa dağıtmak” için içmek ya da müzik dinleyerek ağlamak da aynı şekilde. Peki sanatsal anlamda katharsis ne ifade ediyor?
Eski Yunan’da tıbbi bir terim olarak “ruhu kötülüklerden arındırmayı” ifade eden "katharsis"i sanatsal ifadenin ve trajedinin merkezine oturtan kişi Aristo’dur. Aristo’nun Poetika’sına göre katharsis, tragedyanın yarattığı acıma ve korku duyguları sonucunda oluşan arınmadır. Aristo, temizlik için kullanılan bitkiler ve alternatif ilaçlar üzerinden bu kavramı yaratır. Bu kurama göre, bir karakter ile izleyicide aydınlanma ve yenilenme duygusu yaratmak bir oyunun başarısını gösteren en önemli araçtır. Her oyunun sonunda çeşitli aksiyonları sonucu yıkıma uğrayan protagonist, bu noktadan yükselmeye ve gelişmeye başlar. Ruhu temizlenen ve tekrar bir bütün olan karakter, yoğun arınma duygusunu ve özdeşleşmeyi seyirciye de aşılar.
Aristo’yu bu kavramı irdelemeye iten şey ise şu soruydu: Bizi üzüyor ve yıpratıyorsa, neden insanlar trajedi izlemekten bu kadar zevk alıyor? Tragedyanın asıl amacı, gerçek hayatın yansımaları üzerinden korku ve acıma hissi yaratmaktır. Çeşitli sebeplerle ifade edemediğimiz bütün duyguların dışavurumunu sağlayan tragedyalar, seyircinin izlediği ya da okuduğu eserden daha huzurlu ve hafif kalkmasını sağlar. Oyuncuda kendi yansımasını gören izleyici, bir an olsun şahsi tutkularından ve endişelerinden arınarak bulunduğu durumla mutlu olmaya başlar.
Sanatsal bir ifade aracı olan bu arınma Duman’a göre bir tragedya esnasında üç şekilde gerçekleşebilir. İlki doğrudan ızdırap ve dehşet duygularının hissedilmesi, ikincisi duygusal kavramların netleştirilmesi, üçüncüsü ise duygunun kendi başına arınma için hareket geçmesidir.
Klasik Yunan trajedyası, edebiyat, sinema gibi sanatsal ifade yöntemlerinin yanında politik ve ticari amaçlar için bile meydana getirilen katartik süreçler, insanı değiştiren pek çok doğal olayın da bir parçasıdır.
Ünlü Yapıtlarda Katharsis Örnekleri
Kral Oedipus-Sophocles
“Ey karanlıklar bulutu! Felaket rüzgarının sürüklediği, üzerime yığdığı korkunç, ezici, dayanılmaz bulut! Bağrımı yakıyor yaralarımın acısı, felaketlerimin hatırası.”
Aristo’nun katharsis teorisini geliştirirken yola çıkış noktalarından biri Kral Oedipus’tur. Kaderine ve kehanetlere karşı gelmeye çalışan talihsiz bir prensin, bütün bu kaçış esnasında ortaya çıkan günahları üzerine kuruludur. Güçlü trajik olaylar zincirini takip eden izleyici, oyunun sonunda gözlerini kör ederek günahlarından arınan Oedipus’a acıma duygusu besler ve katarsis yaşar.
Requiem For A Dream
2000 yapımı Requiem for a Dream filmi, sinema tarihinin en üzücü filmlerinin arasında sayılır. Pek çok trajik hayatın kesiştiği final sahnesiyle izleyiciye yoğun bir şok ve hüzün yaşatır. Film bittikten sonra normal hayatında dönen kişi, parçalanan hayatlara tanıklık ettiğinden şahsi acı ve kederlerinden bir parça kurtulmuş hisseder.
Macbeth-Romeo ve Juliet
Katharsisin iki önemli örneğinin yazarı Shakespeare’in Macbeth eserinde izleyici, hırslarının kölesi olan ve günden güne yıpranan Macbeth’e acır. Bu uğurda eşini, verasetini ve gün geçtikçe hayatını kaybeden ana karakter, 5. Sahne’de kendi kendine konuşurken şu kanıya varır:
Hayat dediğin ne ki
Yürüyen bir gölge bir zavallı kukla bu sahnede
Bir saat boy gösterip boyun kırıp gidecek
Bir daha da duyulmayacak sesi
Bir aptalın anlattığı bir masal bu
Kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu.
Daha şefkatli bir acıma duygusunu ise Romeo ve Juliet’te deneyimleriz. Birbirlerini sevmek dışında bir “suç”ları bulunmaya iki aşık intihar ederek bu acıdan kurtulur. İzleyici/okuyucu da “sevdiğin insanı kaybetmek” duygusuyla empati kurarak bir arınma yaşar.
Katharsis ve Modern Birey
Bir tragedya esnasında, sanatsal ifade sebebiyle, katharsis veya kathartik süreç tecrübe eden seyirci, sahnede gördükleri kendi başına gelmiş gibi üzülür. Yoğun bir acıma ve korku hisseder ve şahsi tutkularından, bastırdığı duygulardan bu şekilde arınır. Peki modern insan için tragedyanın böyle bir etkisinden söz edilebilir mi?
Modern anlamda katarsisi üç insanın görüşleri etrafında toplayabiliriz. Öncelikle Lessing’e göre katharsis, halkın arınma yollarından biridir. Ahlaklı, merhametli birey; izledikleriyle birlikte ızdırap çekerek kendi tutkularından arınmış olur. Goethe için ise trajedi izleyen bir kimse eve daha iyi bir insan olarak gitmez, yalnızca tutkuları ve duyguları arasında bir “dengelenme”den söz edilebilir. Bernays için ise katharsis, modern insanın bastırdığı duygularının gün yüzüne çıktığı yerdir, bir çeşit terapidir.
Medyanın ve televizyonun yaygın, güçlü etkisi içerisinde gün geçtikçe duyguları ve bunları yaşayış biçimi karmaşıklaşan birey söz konusuysa, katharsis kavramının da değişmesi çok normaldir. Gündelik hayatında her gün trajik hikayeler, ölümler, adaletsizlikler, vahşetlere maruz kalan bireyde katharsisin etkisi aynı kalamazdı. Psikiyatrist Moreno’ya göre katarsis sonucu insanların duyguları değer kaybına uğrar. Yaşadıkları gerçeklikler karşısında bir trajedi karakteri gibi davranan ve aksiyonlarının dramatik ilkelerle özdeşleştiren insanların gerçeklik algısı bozulur. Postmodern tiyatroda katharsis kavramı bulunsa da bu ahlaki bir düzeltme amacı gütmez, her gün televizyonlarda yüzlerce kötü haber izleyen modern çağ insanını düzeltmek için çok daha fazlası gerekir.
Aristo'nun bu kuramının aksini savunan sesler de pek çok kez yükselir. Seyirciyle oyun arasında bir "mesafe" olmasını tercih eden Bertolt Brecht’in yanında, her insanın ahlaki olgularının “kişisel tecrübe”ye dayanması gerektiğini savunan Augusto Boal vardır. Bushman’ın deneyi ise günümüz bireyinde katharsisin etkisini güzel özetler: İki denek grubundan biri, arınma ve saflığa inandırılır, katharsis yaşarlar. Deney sonunda sakinleştirici olması beklenen korku ve acı duyguları, denekleri daha da agresif bireyler haline getirir. Saldırganlık dürtüsü artan birey, bastırılmış duygularını başka bir yolla dışa vursa da yine rahatlar ve dinginleşir. Aynı mantıkla, saldırgan içerikli bir televizyon yayını izleyen birey de şiddeti dolaylı şekilde tecrübe eder ve içindeki nefret duygularını zararsız biçimde boşaltır.
Form değiştirse ve deforme olsa da “katharsis” kavramı yine de günümüzün kitaplarının, tiyatrolarının, dizilerinin, müziğinin, filmlerinin temelini oluşturmaktadır. Moreno’ya göre bütün bunlar, insanın karmaşık duygularını ortaya çıkarmaya çalışan katartik kanallardır. Duygularını tam olarak yaşayamayan modern insan; aksiyon, korku filmleri ile duygularıyla bağlantı kurar; aşırı dramatik dizilerle “ağlayarak açılır”. Ve belki de çağlar boyu buna en çok ihtiyaç duyan da yine modern insandır.
Kaynaklar:
Katharsis Kavramının Modern ve Klasik Anlamda Mukayesesi, İç Çelişkileri ve Kathartik Genişletme, M. Akif Duman
https://www.litcharts.com/literary-devices-and-terms/catharsis
Catharsis in Literature, Ritu Singh Bhal
http://www.professionalpanorama.in/wp-content/uploads/2018/01/8.-Catharsis-in-Literature.pdf
https://gokhankuloglu.com/bireysel-ve-toplumsal-anlamda-katharsis/
https://literarydevices.net/catharsis
Görsel:
BENZER YAZILAR
Samsatlı Lukianos: İlk Erken Bilim Kurgu
Günümüzde Adıyaman sınırlarında yer alan Samsat'ta doğan düşünür, retorikçi, yazar Lukianos ve tarihin ilk erken bilim kurgu romanı.
Şair Atışmaları: Bölüm 2
Serinin ikinci bölümünde Peyami Safa ve Nazım Hikmet arasındaki edebi tutum, fikir ve anlaşmazlıkları inceledik.