Avustuya'daki Hundertwasserhaus evinin yapılış hikayesi ve detaylarını inceledik.

Bir tasarımcının ilk eserleri, gelecek ürünlerinin temelini oluşturur. Avusturyalı tasarımcı Friedensrich Hundertwasser’ın da ilk mimari eseri olan Viyanadaki Hundertwasserhaus, ilerleyen zamanlarda sanatçının tasarlayacağı yapıların sanatsal üslubu adına kılavuzluk etmiş ona. 

Friedensrich Hundertwasser’ın Dünyası

1928 yılında Yahudi bir anne ve Katolik bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Friedensrich Hundertwasser’ın asıl soyadı Stowasser’dı. İlerleyen yıllarda Storwasser’ın almanca karşılığını soyadı olarak kullanmaya başlayan Friedensrich Hundertwasser bir çok eserini bu adla imzaladı. 

1948 yılında eğitimli bir ressam olma arzusuyla Viyana Fine Arts Akademi'ye girdi. Eğitimi sonrasında adına Regenstag ve Dunkelbunt isimlerini de ekleyen sanatçı 1949 sonrasında eserlerini Friedensrich Regenstag Dunkelbunt Hundertwasser olarak imzalamaya başladı.

Doğa ve insanın birbiriyle uyumlu olduğu bir ilişki yakalama arzusu onu mimariye yönlendirdi. Tasarımlarında düz ve keskin çizgilerden kaçınan Hundertwasser’ın elinin değdiği binalar betonların arasında saklanmış küçük birer orman olarak da değerlendirebilir.

Hakkında üç kitap yazılan, üç belgesel çekilen ve dokuz ödül alan sanatçının ölümü de eserleri gibi bir hayli ilginçmiş. 2000 yılında 71 yaşındayken Southhampton’dan New York’a giden RMS Queen Elisabeth 2 Cruise gemisinde hayatını kaybetmiş. Geminin rotası üstündeki Yeni Zelanda’da toprağa verilen Hundertwasser’ın öldüğü bu gemi 2018 yılında Dubai Sularında yüzen bir otele dönüştürülmüş. 

Nasıl Başladı?

Viyana Fine Arts Academy’deki eğitimini tamamladıktan sonra 1950’li yıllarda mimari ile ilgili bir çok fikir geliştirmeye başlamış. Bu fikirleri çevresindekilerle paylaşmaya başlayan Hundertwasser 1972 yılında bazı tasarımlarını anlatmak adına "Wünsch dir was" adlı TV programına katılarak ilk mimari modellerini burada gösterdi. Radikal ve yenilikçi fikirleri ile döneminin politikacılarından olan Federal Şansölye Bruno Kreisky’nin de dikkatini çekmiş olması ona mimari alanda ilerleyebilmesi için bir çok kapı açmış.

30 Kasım 1977’de Bruno Kreisky’nin Viyana Belediye Başkanı Leopold Gratz’a gönderdiği bir mektupta Friedensrich Hundertwasser’ın bir konut inşa etmesine izin vererek ona mimari fikirlerini gerçekleştirme fırsatını vermesini tavsiye etmiş. Bunun üzerine 15 Aralık 1977 tarihli bir mektupla Hundertwasser’a kendi fikirlerini uygulayabileceği bir bina tasarlaması teklif edilmiş. 

Mimar ve Sanatçı

Projenin tasarımcısı olan Friedensrich Hundertwasser’a işin teknik kısımlarında yardım etmesi için teklif götürülen Avusturya’lı Mimar Joseph Krawina projeye dahil olmasının ardından 1979 yılının Ağustos ve Eylül aylarında yaptığı ön çizimleri ve strafor maketi Hundertwasser’a sunmuş. Aralarındaki ilk çatışma bu şekilde başlamış. Hundertwasser mimarideki alışılmış geleneksel düz çizgilerin insan doğasına aykırı olduğuna inanırken Krawina’nın ilk önerilerindeki "Düz çizgili modüler ızgarayı" reddetmiş. En sonunda anlaşmaya varan Krawina ve Hundertwasser inşaata Viyana’nın merkez ilçelerinden biri olan Landstrosse’de, Kegelgasse sokakta, 34-38 numaralı blokta başlamışlar. 

Form Olarak Hundertwasserhaus

Yapılan ilk mimari müdahalelerden biri düz zeminin bozularak dalgalı bir hale getirilmesi olmuş. Sanatçı insan doğasının düz bir zeminde yürümekten ziyade inişli çıkışlı bir zeminde yürümeye daha müsait olduğunu düşünüyormuş. Ayrıca yapıların düzensiz çizgi ve şekilleri yapım aşamasında yapılabilecek ufak tefek hatalara da olanak sağlıyormuş.

Yapıda göze çarpan ilk elemanlardan biri doğa ve insan arasındaki ilişkiyi temsil eden ve 200’den fazla ağacın bulunduğu teraslar. Binada toplamda 19 olmak üzere; 16’sı özel 3’ü ortak olan teras eşsiz bir bitki örtüsüyle kaplanmış. 

Günümüzde de kullanımda olan binanın içinde 53 adet daire ve 4 adet de dükkan bulunuyor. Kolonlar, renkli parlak yüzeyleri ile; merdivenler ise dairesel formları ile Hundertwasser’a has bir biçim kazanmış. Cephelerde birden fazla malzeme kullanılmış. Tuğla, cam kaplama ve beton duvarlar birlikte büyük bir bütünün parçaları.

Pencereleri tek örnek yapmak yerine farklı biçim ve boyutlar kullanmayı tercih etmiş Hundertwasser. Kimisinin çevresi farklı desenler ile, kimisinin çerçeveleri farklı renk ve malzemeler ile en küçük detaylar bile Hundertwasser’ın dokunuşu ile yapısal birer eleman olmaktan çıkıp binadaki görselliğin bir parçası olmuş.

Hundertwasserhaus’a Giderken

Şehrin içinde yer alan bu binaya ulaşım oldukça kolay olsa da hala içinde insanların yaşadığı Hundertwasserhaus'un içini görmek mümkün değil. Yine de yeşilliklerle dolu avluyu, binanın altındaki dükkanları ve girişteki sıradışı çeşmeyi görmek için her yıl yüzlerce turist bu lokasyona uğruyor. 

Ayrıca yine aynı sanatçıya ait olan bir başka tasarım Kunsthaus ya da Hundertwasser Müzesi'ne beş dakikalık bir yolculukla ulaşılıp, burada Hundertwasser'ın bir çok eseri görülebilir.


BENZER YAZILAR

Neuschwanstein Şatosu

Almanya'nın güneyineki Füssen şehrinde Kral 2. Ludvig tarafından yaptırılan, Alp Dağları'nın arasında yükselen görkemli bir şato.

5 Ülke 5 Sokak Lezzeti

Farklı ülkelerin farklı sokak lezzetleri ve hazırlanışları


Paylaş