Tarihi süreç içerisinde insan ırkında büyük iz bırakan olay II.Dünya Savaşı'nın sanatçı ve sanat eserleri açısından değerlendirilmesi.

II. Dünya Savaşı Dönemi Nasıl Başladı?

Alman ırkının üstün olduğu düşüncesini benimseyen Nazi yönetiminin Adolf Hitler liderliğinde iktidara gelmesi ile günümüz tarih kaynakları 2. Dünya Savaşı'nın başlangıç sebebi olarak 1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesini kabul etmektedir. 3 Eylül'de Birleşik Krallık ve Fransa'nın da katılımıyla bu işgal bir savaş ilanı haline gelir. 1939 yılında başlayıp 1945'e kadar devam eden küresel savaşa dünya ülkelerinin pek çoğu katıldı. 70 ila 85 milyon insanın ölümüne sebep olan ve insanlık tarihinin en ölümcül savaşı kabul edilen 2. Dünya Savaşı, askeri personelden ziyade sivil grup dahilindeki insanları hedef almıştır.

Buna aracı olarak ise planlı holokost, tedavisi bulunamayan salgın hastalıklar, aşırı çalışma, ekonomik kriz sonucu açlık ve kıtlık gösterilmektedir. Etnik anlamda bir temizlik hedefleyen Nazi ideolojisinin hedefindeki başlıca gruplar Romanlar, Sintiler, Polonya'lı Slavlar, Avrupalı Yahudiler ve zihinsel/fiziksel engelli Alman vatandaşları idi. 2. Dünya Savaşı'nın sonuçları arasında Hitler'in intihar etmesi, Hiroşima'da atom bombası saldırısının gerçekleşmesi, İsrail devletinin kurulması ve Almanya'nın bölünmesi gösterilir. 

Savaş Esnası ve Sonrasının Sanat Akımlarına Etkisi

Özellikle Hitler yönetimindeki Almanya'da görülen totaliter rejim mantığı bireylerin ve toplum yaşamını tümüyle kontrol etmeyi hedeflemekteydi. Bu yüzden sanat ve kültürel etkinlikler bir milleti etkilemede önemli bir rol olarak görüldü. Adolf Hitler Alman kültürünün yozlaştığı fikrinde olduğundan, ırkının yeniden doğuşunu temsil eden sanat çalışmalarının yer alması adına bir kaç müze için planlar yapmıştır. Greko-Romen ilhamlı son derece muhafazakar ve figüratif eserler, dejenere sanat teriminin ortaya çıkmasına sebep olurken, Ekspresyonist ve solcu soyut çalışmacıları hedef aldı. 

Avrupadaki totaliter rejim liderlerinin de sanat hakkında yakın bir duruşu benimsemesi, Realizm akımının sanatçılara zorunlu kılınması durumunu meydana getirdi. Çünkü Realizm, temsili ve mimetik olması sebebiyle insanlar üzerinde kolaylıkla propaganda oluşturabilirdi. Anlaşılması daha kolay olan Realizm akımının aksine, Sovyetler Birliği lideri olan Stalin de sanatta çeşitliliği yasakladı. Ona göre modern sanat burjuvazi ve yozlaşmış olduğundan ülke sanatçılarını Sosyalist Gerçekçilik akımına teşvik etti. Modern Sanat Akımı yenilikçi, özgürlükçü, bağımsız ve kozmopolitan oluşu ile Hitler'in nefretini de kazanmıştı.

Özellikle zulüm gören ve direnmeleri mümkün olmayan sanatçılar için sanatlarını icra etmek bir kaçış yolu oldu. Alman sanatçı John Heartfield, Nazizm manipülasyonlarını esas aldığı eserleri ile bu direnişe ilk adımı atanlardan olsa da iktidarın değişimi ile Almanya'dan kaçmak zorunda kaldı. Özellikle toplama kampları müzisyen, sanatçı ve aydın kişilere ev sahipliği yapmıştı. Aralarında Heinz Kiwitz, Kemna, Max Ernst ve  Börgermoor'u barındıran bu kamplarda ellerinden geldiğince sanat eseri yaratma hevesi sürgün edilmeleri ile sonuçlandı. Ayrıca savaşı protesto etmek adına dİğer Avrupa ülkelerinde de sanat eserleri ortaya çıkmıştı. Pablo Picasso, Joan Miro, Horacio Ferrer, Salvador Dali bunlardan bir kaçıdır.

Pek çok artistin Amerika'ya kaçışı veya sürgün edilmesi sonucu sanat dünyasının coğrafi merkezi Paris yerine New York görüldü. Aynı günler buhran içindeki Amerika, mevcut sanatçılarını da işe geri döndürmek için halkını motive etmek ve geri kazanmak adına 2. Dünya Savaşı'nı resmetmeye teşvik etti. Avrupalı İrrasyonel sanatçıların yanı sıra sürrealist sanatçıları barındıran ABD Soyut Dışavurumcu akımda önemli bir rol oynadı.

II. Dünya Savaşı ve Edebiyat 

Yazarlar adına savaş ile zorlu koşullar altında insan davranışını ve psikolojisini gözlemlemek savaş günlerinde büyük bir fırsattı. Endüstriyel ve ekonomik anlamda özellikle düşüş yaşayan Amerika'da savaş konusu edebiyat alanında popülerlik kazandı. Ernest Hemingway gibi Realist yazarlar sadelik ve açıklıktan yana olurken soyut kavramlar anlamsız hale geldi. Elbette bazı yazarlar direkt olarak savaşı edebiyata aktarmaya karşıt görüşteydi. Özellikle Ellen Fitzgerald Literature at War adlı kitabında buna değinirken, ikinci dünya savaşının bir sonucu olan Post Modernizm akımı sanatçıları gerçeklik ve zaman değişimini tasvir etmekte güçlük çekmiştir.

İnsanların entelektüel zevklerinin sonlanması anlamına gelen savaş döneminde şiir ve kısa hikayecilik türlerinin daha çok ilgi çekmesi, kağıt üretiminde artış olmasını sağladı. Fakat mevcut yazarlar için bu bir fırsat gibi görülse de çıkış yapması gereken genç yazarlar için hiç de uygun bir dönem değildi. Yeni oyun yazarı ya da şairlerin ortaya çıkmadığı İngiltere'de New Apocalypse akımı olarak bilinen bu dönemde sadece Sidney Keyes, Alun Lewis ve Keith Douglas başarı yakaladı.

İşçi sınıfının çektiği sıkıntıları doğrudan anlatmayı tercih etmeyen pek çok Amerikan yazar bunun yerine fabl ve pikaresk yöntemlerini tercih etmiştir. Buna sebep olarak Ronald Sukenick The Death of the Novel and Other Stories isimli romanında yalnızca tanrının her şeyi bileceğini, fakat onun da öldüğünü ve bu yüzden kaynaklanan yaratıcı eksikliğinden dolayı gerçeklik algısının yitirilmesini gösterir. İndividüalizm, kapitalizm, kitle toplumu, insandışılaştırma gibi terimlerin edebiyat aracılığıyla önem kazanması savaşın sonuçlarından biridir.

Günümüzde ilgi ile takip edilen ve okunan II. Dünya Savaşı Dönemi'nde okurlarıyla buluşan ve aynı dönem konulu önemli eserler;

Hayvan Çiftliği, 1984, Sineklerin Tanrısı, Yerçekiminin Gökkuşağı, Gazap Üzümleri, Otomatik Portakal, Geceyarısı Çocukları, Çorak Ülke, Kızgın Gneç Adamlar, Mağriplinin Son İç Çekişi, Değişen Dünyada Bir Sanatçı, Barbarları Beklerken, Nehrin Dönemeci, İyi İş, Kanlı Oda, Çizgili Pijamalı Çocuk, Auschwitz Dövmecisi, Schindler'in Listesi, Güneş İmparatorluğu'dur.


BENZER YAZILAR

Bibliyomani Nedir?

Psikolojik bir bozukluk olan ve kitap düşkünlüğü olarak tanımlanan bibliyomani, özellikleri, örnekleri ve Dünya Edebiyatı’ndaki yeri.

Tercümân-ı Ahvâl: İlk Özel Gazete

Osmanlı Dönemi’nin devlet desteği almadan yayınlanan ilk özel gazetesinin yayın hayatı ve imza attığı ilkler.


Paylaş