1954 yılında Boileau ve Narcejac’ın kaleme aldığı "D’Entre les Morts" isimli psikolojik gerilim romanı Hitchcock’a ilham kaynağı olarak 1958 yapımı Vertigo filminin temelini oluşturur.
Yönetmen Alfred Hitchcock'un sarışın kadın karakter hayranlığını bu filmde de görürüz. Başrollerde Madelenie karakterini Kim Novak ve Scottie karakterini James Stewart canlandırır. Hitchcock başrollerinin iyi bir tercih olmadığını dile getirse de birçok izleyici onların uyumlu olduğunu düşünür.
Vertigo: Ölüm Korkusu Filminin Konusu
Suçlunun peşinden koşan dedektifler ile hızlı bir başlangıç yapar film. Kovalamacanın sonunda ise Dedektif Scottie’nin iş arkadaşı çatıdan düşerek ölür. Bu baş döndürücü giriş sekansı ve Scottie’nin yüksekten ölen arkadaşına bakışı filmin devamında gelişecek hikâyelerin öngörümüdür.
Yaşanan bu ölümün ardından Scottie’nin akrofobisi olmuştur ve işten ayrılmıştır. Zengin iş insanı Gaven Elster, karısı Madelene’in kendine zarar vermesinden korktuğu için liseden arkadaşı Dedektif Scottie’ye bir iş teklifinide bulunur ve karısını takip etmesini ister. Scottie, Madelenie takip ederken birbirlerine âşık olurlar. Scottie âşık olduğu kadını korumaya çalışır ama başaramaz.
Madelenie kilisenin çan kulesinden kendini aşağı atarak intihar eder. Fakat bu Gavin’in bir oyunudur; Karısı Madelenie'i öldürüp intihar süsü vermek için sahte bir “Madelenie “ tasarlar ve Scottie’nin yükseklik korkusundan faydalanır. Scottie kendine oynanan bu oyunu sahte Madelenie olan Judy karşısına çıkınca öğrenir. Judy’nin sonu ise tıpkı Madelenie gibi çan kulesinden düşerek ölmek olur.
Kalıplaşmış Cinsiyet Rolleri
Hitchcock’un filmlerinde alışık olduğumuz cinsiyet kavramları Vertigo filmi boyunca doğallıkla işlenmiştir. Scottie’nin fobisi yüzünden kendisini ve erkekliğini özdeşleştirdiği mesleğinden ayrılması özgüvensiz hissetmesine neden olur. Scottie bu özgüven eksikliğini kendine ihtiyaç duyulmasını arzulayarak gidermeye çalışır. Filmde Scottie yaptığı meslek ile bütünleşerek dönemin kalıplaşmış erkeklik rollerini temsil eder.
Eski nişanlısı Midge ise kendi kendine yeten özgür bir kadın temsilidir. Midge, Scottie’ye ihtiyaç duymaktan daha çok akıl hocalığını yapmaktadır bu da Scottie’ye kendini bir erkek gibi hissetirmez. Midge’nin, Scottie’ye “Jhonny” diyerek seslenmesi hastanede ise “anne yanında” demesi onun yardıma muhtaç bir kadın değil korumacı bir anne olduğunun göstergesidir.
Madelenie ise tamamen Scottie için yaratılmıştır. Scottie, Madelenie’i takip ederek onu koruyup kendine zarar vermesini engelledikçe özgüveni ve kaybettiği erkeklik hissi yerine gelir. Bir erkeğin korumasına muhtaç, narin ve bir o kadar da güzel Madelenie ise dönemin bir diğer kalıplaşmış kadın rollerinin temsilini sunar.
Akrofobi
Scottie’nin yükseklik korkusu iş arkadaşının, çatıda kendisini kurtarmaya çalışırken düşüp ölmesi sonucu ortaya çıkar. Çatıdan düşen arkadaşına bakarken başı döner aynı şekilde Madelenie intihar etmek için kilise merdivenlerini tırmanırken Scottie, merdiven boşluğuna baktığında başı döner. Yükseklik korkusu aslında ölüm korkusu olarak da yorumlanabilir.
Scottie iş arkadaşının ölümünden kendini sorumlu tuttuğu için Madelenie’in ölümüne engel olmak ister. Başka bir deyiş ile çok istediğimiz şeyler aslında en çok korktuğumuz şeyler olabilir. Madelenie’nin büyük büyükannesi Carlotta’nın mezarına gittikten sonra Scottie’nin rüyasında mezarlığı görme nedeni de bu korkudur.
Hitchcock, “en çok arzuladıklarımızı ve korkularımızı bazen kendimize itiraf edemediğimizi ve onlardan rahatsızlık duyduğumuzu fark etmemizi” Scottie karakteri ile sağladığını söyler.
Ölümün Rengi: Yeşil
Scottie ve Madeleine, ormanı ziyaret ettiklerinde, yeşil doğa sonsuz bir yaşamı simgeliyor gibi görünmektedir. Bu sahnede Scottie’nin bahsettiği “sürekli yaşayan” aslında bir tür hayalet anlamındadır. Scottie sahte Madeleine'i ilk gördüğünde yeşil bir şal vardı ve arabası yeşildi. Scottie ilk kez Judy’i gördüğünde de yeşil elbisesi vardı ve burada Scottie’nin tepkisi bizlere hayalet görmüş gibi hissettiriyordu. Judy’nin binasının dışındaki otel tabelasından gelen ışık yeşildi ve bu ışık yatak odasının da yeşil olmasına sebepti. Hitchcock, Madeleine ve Judy'nin çevresindeki yeşil renkle ölümü temsil eder.
Judy, Scottie için Madeleine’e dönüştüğünde yeşil ışığa adım atar ve Judy’in görüntüsü Madeleine’ın hayaleti gibidir. François Truffaut ile yaptığı konuşmada Hitchcock, Judy ve Scottie’ın, düz yeşil bir zemine karşı öpüştükleri sahne için; bu sahnenin ölü bir şeyi sevme arzusuyla ilgili olduğunu belirtir.
Vertigo Efekti
Hitchcock’un gerçekleştirdiği özel bir kamera tekniği olan “dolly zoom” ilk kez bu filmde kullanılmıştır. “Vertigo effect veya Hitchcock zoom’u” adlarıyla da anılan bu teknik; dolly adı verilen film kamerasını taşıyan aracın ileri veya geri hareketini yaparken, kameranın tam tersine optik yaklaştırması veya uzaklaştırması ile oluşur.
Vertigo filminde kullanılan tekniğin yer aldığı sahneyi bu videodan izleyebilirsiniz.
François Truffaut’un, Alfred Hitchcock ile gerçekleştirdiği söyleşide Hitchcock, bu efektin aklına gelişini ve Vertigo filminde nasıl uyguladığını şöyle anlatır;
“Rebecca‘yı çekerken, Joan Fontaine adli soruşturma sırasında baygınlık geçirdiğinde, onun yere yığılmasından önce her şeyin nasıl kendisinden uzaklaşıverdiğini hissettiğini göstermek istemiştim. Londra’daki Albert Hall’un Chelsea Arts Salonunda aşırı içkili olduğum bir geceyi hiç unutmam. O gece, her şeyin benden uzaklaşıverdiği hissine kapılmıştım. Bunu Rebecca’da da uygulamak istediğim halde yapılamadı. Bildiğiniz gibi, perspektifin uzunlamasına çekilirken değişmesine karşın, bakış açısının sabit tutulması gerekiyordu. Bu sorun üzerinde tam 15 yıl boyunca düşündüm. Ölüm Korkusu‘nu çekme zamanı geldiğinde bu sorunu geriye kaydırma ile optik kaydırmayı aynı anda birlikte kullanarak çözümledik.”
Boşluklar ve Sarmal Şekiller
Midge, ilk sahnelerde Scottie'nin yükseklik korkusu için tek tedavinin başka bir travmatik olay olduğunu söyler. Travmatik bir olayı tekrarlama, yeniden yaşama veya hayal etme eğilimi Freud’un psikanaliz fikirlerinde de yer alır. Scottie’nın filmde Freud’un tekrarlama fikrini somutlaştırdığını görürüz. Filmin ilk sahnesine Scottie asılı olduğu yerden aşağıya bakar ve düşen dedektifin kaldırımda yayıldığını görür, bacakları bir çeşit sarmal şeklindedir.
Bu travmatik deneyim sonrası Scottie filmin devamında sürekli boşluklar ve sarmal şekiller görür, dedektifin görünüşünü ve o binada asılı kaldığı anı hatırladıkça düşeceğinden korkar. Müze sahnesinde, Carlotta’nın ve Madeleine’in saçları aynı sarmal şekle sahiptir. Çan kulesi merdivenlerden aşağı baktığı ve rüyasında mezar gördüğü sahneler aynı boş alana düşme korkusunu yansıtır.
Scottie, Judy ile çan kulesi merdivenlerini tırmanmayı başarır ve travmasını yener. Vertigo iyileşir ama Judy kurban edilir ve Scottie, kendi karısının katili Elster gibi olur. Son sahnede ise Scottie kendini başladığı yerde bulur; birinin cesedine yükseklikten bakıyordur.
Hitchcock’un Vertigo filmi; gerilim unsurlarını tüm sahnelerde başarılı bir şekilde işleyip dönemin kalıplaşmış kadın ve erkek rollerinin temsilini açıkça gözler önüne serer. Hitchcock’un, kullandığı renklerin uyumu ve ilk defa kullanılan dolly zoom tekniği ise izleyiciye eşsiz bir görsellik sunar. Vertigo barındırdığı alt metinler ve kullandığı kamera tekniğiyle gerilim ustası Hitchcock'un unutulmaz filmleri arasındadır.
BENZER YAZILAR
92. Oscar Academy “En İyi Film” Adayları Belli Oldu
2020 Oscar adayları belli oldu. 92. Oscar adayı "en iyi film" filmleri hangileri? Birlikte bakalım
Sofra Sırları: Neslihan Karakteri Analizi
Sofra Sırları Neslihan karakteri analizi. Neslihan karakterinin sosyolojik yansımaları.