Bir film, dizi veya tiyatroda karakterlerin kurmacanın farkında olduklarını seyirciye hissettirdikleri bu teknik tam olarak nedir?

Türkçesiyle “Dördüncü Duvarı Yıkmak” olarak adlandırılan; bir film, dizi veya tiyatroda karakterlerin kurmacanın farkında olduklarını seyirciye hissettirdikleri teknik tam olarak nedir? Geçmişini ve günümüzdeki örneklerini inceledik.

Dördüncü Duvar Nedir? Dördüncü Duvarı Yıkmak ile Ne Kastediliyor? 

Dördüncü duvar denilen bu hayali duvar, en basit tabiriyle oyuncuları seyirciden ayıran görünmez bir bariyer görevi görmektedir. Seyirciler, sahnede veya ekranda olup bitenleri görebilirken bunun aksi mümkün değildir ve oyuncular bu “duvarın” öteki tarafını göremezler.

Tiyatroda 19. Yüzyılda yaygınlaşan Realizm akımının da dördüncü duvar konseptinin irdelenmesine büyük katkısı olmakta: Tiyatroya daha gerçekçi ve günlük hayata yakın bir soluk getiren realizm akımı, eserlerde dördüncü duvar deyiminin kullanımının yaygınlaşmasını tetikleyen bir unsur oluyor.

Peki, dördüncü duvarı “yıkmak” derken tam olarak ne demek istiyoruz? Herhangi bir kurgusal yapıtta dördüncü duvar illüzyonunun bozularak; sahnedekilerin, seyirci ve kurmacadan haberdar olduğu hissinin yaratılmasını dördüncü duvarı yıkma tekniği olarak adlandırıyoruz. Oyuncuların seyirciyle doğrudan göz teması kurması, seyircinin varlığına değinmeleri veya seyirciyle konuşmaları, bu tekniğe verilebilecek en basit örnekler arasında.

Teknik ilk olarak tiyatroda ortaya çıksa da örnekleri sadece tiyatroyla sınırlı kalmıyor; daha sonra dizi ve filmlerde hatta günümüzde video oyunları, kitaplar gibi birçok dalda bu teknik kullanılmakta. Lord of the Rings’in Gandalf’ı olarak tanıdığımız Ian Murray McKellen, ressam L.S. Lowry’nin eserlerini, gözlemciye bakan suretleri ve kendinizi resmin içinde hissedeceğiniz perspektifiyle, dördüncü duvarı yıkan resimler olarak tanımlıyor. Yani ona göre, resimler de bu kategoriye dahil. 

Dördüncü Duvarı Yıkma Teknikleri ve Örnekleri

Dördüncü duvarı yıkmanın yerinde kullanımı, kendimizi kurgunun akışına kaptırıp giderken bir anda illüzyonu bozarak tatlı bir şaşkınlığa uğratıyor bizi. Yönetmenler genelde bu tekniği alelade değil, belirli bir amaç doğrultusunda kullanıyorlar. Bunlardan bazıları:

Sahne hakkında yorum yapmak

Sıklıkla oyuncuların kameraya dönerek direkt olarak seyirciyle konuştuğu, sahne hakkındaki düşüncelerini paylaştığı bu teknik, seyirciyi kurmaca dünyadan çıkararak kurguda bir absürtlüğe neden oluyor. Bu sebeple de bu teknik daha çok komedi türündeki eserlerde kullanılıyor. Sahnenin ciddiyetini bozmaktan kaçınmak amacıyla dram, gerilim ve aksiyon türü eserlerde genellikle kullanılmaktan çekiniliyor ancak örnekleri de yok değil.

Dram türü bir dizi olarak geçen House of Cards dizisinde politik bir figür olan Frank Underwood’un kameraya konuşması, diziyi Netflix’te popüler hale getiren en önemli unsurlardan biri. Bahsettiğimiz gibi, bu tarz ciddi dizilerde bu tekniğe çok nadir yer verilmesine rağmen karakterin seyirciyle konuşması, onun düşüncelerini ve gerçek amacını gözler önüne sererek seyirciyle daha derin bir bağ kurabilmesini sağlıyor denebilir.

Örnek olarak aşağıdaki sahneye göz atılabilir:

Karakterin iç monoloğunun seslendirilmesi:

Bu teknikte ise karakter seyirciyle konuşmuyor fakat seyirci karakterin aklından geçenleri, onun düşüncelerini duyabiliyor. Böylelikle izleyenlerin kısa bir anlığına da olsa karakterin iç dünyasına daha derin bir giriş yapmasına imkan tanıyor. Kurguda kullanıldığı gibi belgesellerde de sık sık iç monolog seslendirmesine yer veriliyor.

Bu tekniğin en güzel örneklerinden biri ise 1999 yapımı David Fincher filmi Fight Club. Filmdeki ana karakter, seyirciyle direkt konuştuğu gibi bazen başka şeylerle uğraşırken aklından neler geçirdiğini de izleyenlerle paylaşmayı ihmal etmiyor. Bunun haricinde de kendi içindeki göndermeleri ve Brad Pitt tarafından canlandırılan Tyler karakterinin sahne aralarında bir görünüp bir kaybolması gibi nüanslarıyla da neye inanıp neye inanmayacağı konusunda kararsız bırakıyor izleyicisini.

Eserin kurmaca olduğuna dikkat çekmek:

Dördüncü duvarı yıkmanın bir başka yolu ise karakterlerin, kurgudan çok da uzaklaşmadan izleyenlerle duygu ve düşüncelerini paylaşmalarından ziyade direkt olarak içinde bulundukları kurgunun farkında olduklarını seyirciye bütünüyle hissettirmeleri.

Bu teknik, izleyenlerle karakterlerin arasındaki simbiyotik ilişkiye dikkat çekerek izleyenleri de eserin bir parçası olmaya davet ediyor. Bu tekniği kullanarak kurgu ve gerçekliği girift bir biçimde harmanlayan ve dördüncü duvarın bir o yanına bir bu yanına geçen komedi aksiyon filmi Deadpool bu tekniğin en güzel örneği.

Filmin ilk sahnelerindeki jenerikten itibaren kendisini alaya alan bu absürt filmin ana karakteri Deadpool, dördüncü duvarı yıkmaya aslında çizgi romanlarda başlıyor. Hatta çizgi romanlardan bir tanesinde kendisi, Spiderman karakteri tarafından “devamlı olarak hayali bir okuyucuyla konuştuğu için” eleştiriliyor.

Bu noktada değinilmesi gereken bir başka örnek ise 2019 yılında düzenlenen 71. Emmy Ödül Töreni’ne damgasını vuran ve senaryosundan yönetmenine toplamda 6 dalda ödül alan Phoebe Waller Bridge yapımı Fleabag dizisi.

Londra’da tek başına yaşayan bir kadının gündelik yaşantısını ve problemlerini konu alan dizi, dördüncü duvarı yıkmanın en taze örneklerinden biri ve bunu olağanüstü bir şekilde yapıyor.

Ana karakterimiz ister tek başına ister başkalarıyla beraber olsun, bir diyaloğun ortasında dahi izleyenlere bakışlarıyla, onlarla konuşarak ya da basit bir göz kırpmasıyla hitap ederek her daim orada olduklarının ve onu izlediklerinin farkındalığını izleyicilere hissettiriyor. Dördüncü duvarı yıkmayı sadece karakterin iç dünyasını anlatmak için değil, birçok yerde farklı simgelemeler için de kullanan dizi kesinlikle izlenmeye değer.

Dördüncü duvarı yıkma tekniği, 19. Yüzyıldan beri farklı yönetmenlerin bakış açılarından farklı şekillerde ele alınarak ve gelişerek değişik formlarda izleyici karşısına sunuluyor. Farklı türlerde eserlerde değişik amaçlarla kullanılan bu tekniğin Fleabag gibi çığır açan bir sonraki temsilcisini merakla beklerken akımın göz atılabilecek diğer birkaç örneği ise Wolf of Wall Street, Mr. Robot, High Fidelity ve Amelie olabilir.

 

Kaynaklar: 

https://en.wikipedia.org/wiki/Fourth_wall

https://simple.wikipedia.org/wiki/Fourth_wall

https://www.telegraph.co.uk/culture/tvandradio/8467565/Sir-Ian-McKellen-My-lifelong-passion-for-LS-Lowry.html 

https://www.masterclass.com/articles/how-breaking-the-fourth-wall-works-in-film-and-tv#why-do-filmmakers-break-the-fourth-wall 

https://filmschoolrejects.com/how-the-fourth-wall-takes-you-deeper/ 

https://whatculture.com/film/10-weirdest-times-films-broke-the-fourth-wall 

https://www.marvel.com/comics/characters/1009268/deadpool 

https://www.rottentomatoes.com/tv/fleabag/s01 

https://www.radiotimes.com/news/2020-07-14/fleabag-hot-priest-fourth-wall-phoebe-waller-bridge/#:~:text=During%20the%20session%2C%20Waller%2DBridge,%E2%80%9Cwitnessed%E2%80%9D%20the%20entire%20time


BENZER YAZILAR

Simetri ve Renklerin Ustası: Wes Anderson

Filmlerinde tercih ettiği pastel renk paleti ve simetrik kadrajı ile kendine özgü bir tarz yaratan ünlü yönetmen Wes Anderson kimdir?

Circle-Çember

Tek bir çemberin içinde hapsolmuş elli kişi hayatta kalmayı başarabilecek mi? Çember filminin konusuna ve ayrıntılarına bu yazımızdan ulaşabilirsiniz.


Paylaş