Kefernahum, yönetmenliğini ve senaristliğini Nadine Labaki'nin üstlendiği, Lübnan-Fransa ortak yapımı, ilk gösterimini 2018’de, Cannes Film Festivali'nin ana yarışma bölümünde gerçekleştiren bir toplumsal ve sert gerçekçi drama filmidir.
Kefernahum Filmi Fragmanı
Bu yazıda, Kefernahum filminin konusuna, karakter analizlerine ve genel film analizine, sosyolojik yaklaşımları kullanarak değineceğiz.
Film, 12 yaşındaki Zain’in mahkeme sahnesinde, doğduğu için anne ve babasından şikayet etmesiyle başlıyor. Bu cümle, izleyicinin kafasında ‘’12 yaşındaki bir çocuk, bunu söyleyecek kadar ne yaşamış olabilir ki?’’ düşüncesini sorgulatıyor. Filmin bütününe yayılan bu cümle, Zain üzerinden, kimliksiz insanların hayatlarını gözler önüne seriyor.
Kefernahum Film Konusu, Karakterleri ve Analizi
Zain, herhangi bir doğum kaydı bulunmayan, bir kimliği olmayan, ailesi tarafından her anlamda istismar edilen bir çocuktur. Evde yaşadığı hayat, sokakta yaşamaktan farksızdır. Kardeşleriyle birlikte evin birçok yükünü sırtlayan Zain, sadece kendisi için değil, kardeşleri için de her şeyi yapabilecek gücü toplamaya çalışır.
Yaşadıkları toplum gereği, kız çocukları regl oldukları andan itibaren evliliğe hazır olarak nitelendirilir ve evlendirmek için çabalanır. Evlilik, toplumsal normların dışında aynı zamanda bir ekonomi kapısı olarak görülür. Evden bir kişi eksilecektir ve bir kadının ancak evlendiğinde, yani kocasının yanında "bir yatağı"olabileceği düşünülür. Bu yüzden, kız kardeşinin regl olduğunu fark eden Zain, onu gizlemek için her şeyi yapar. Çünkü, öğrenildiğinde kız kardeşini evde tutmayacaklarını farkındadır.
Ancak bir süre sonra bu öğrenilir ve kız kardeşi, kendinden yaşça çok büyük birine eş olarak verilir. Ailesi, bunu mahkemede ‘’kızının rahat etmesi’’, ‘’bir yatağı olması’’, ‘’karnını doyurması’’ gibi sebepler dolayısıyla yaptığını söylese de bunları vicdan rahatlatması olarak yaptıkları bellidir. Aslında filmin başından beri gördüğümüz her karakter, içinde olduğu toplumun yetiştirdiği ve o toplumun normlarından çıkamadığı karakterlerdir.
Kız kardeşinin kendinden yaşça büyük biriyle evlendirilmesinin ardından, Zain ailesine baş kaldırır ve evden kaçar. Sokaklardaki yaşamını kıvrak zekasıyla idare eder. Etiyopyalı bir mülteci olan Rahil ile yolu kesiştiğinde yaşamına yepyeni biri ve yepyeni bir sorumluluk dahil olur. Rahil, kaçak yollarla orada bulunmaktadır ve sahte bir kimlikle çalışıp parasını kazanıp çocuğuna bakma derdindedir. Rahil, düzensiz göç olgusunun en çarpıcı temsillerinden biridir.
Zain, yaşından büyük bir sorumluluğun altına girerek, Rahil’in çocuğuna bakmaya başlar. Ancak bir gün Rahil’den haber alamaz. Küçük bir bebekle ortada kalan Zain, kalbinde o bebeğe yer açarak kardeşiymiş gibi ona bakar ve sahip çıkar. Artık kendi geleceğini düşünmesi gereken bir noktada onu bırakması gerekir. Ancak bu onun için oldukça zor bir karardır.
Kendisine bakabileceği ve iyi şartlarda çalışabileceği bir ülkeye gitmek için, Rahil’in de konuştuğu adama gider. Ancak Zain’in bir kimliği olmak zorundadır. Bunun için de ailesinin yanına giderek kimliğini istemeye karar verir. Ancak orada, evlendirilen kız kardeşinin hastaneye kaldırıldığını ve öldüğünü öğrenince çılgına döner.
Adam bıçaklamaktan hapse giren ve ailesine dava açtığı için mahkemeye çıkacak olan Zain, mahkemede ailesinden bir daha çocuk yapmamasını ister. Aslında burada filmin dikkat çektiği nokta, kontrolsüz nüfus artışı konusudur.
Zain’in babası, "Bana erkek adamın çocuğu olur, çocuk olmadan ev olmaz dediler." cümlesi, toplum normlarının ve toplum baskısının, orada yaşayan insanlar için ne kadar etkin olduğunu yansıtır.
Ölen kız kardeşinden sonra annesinin yeniden hamile kaldığını öğrenen Zain ise, ailesinin bir daha çocuk yapmaması ve o çocuğun doğmaması için hakimden istekte bulunur. Film, kontrolsüz nüfus artışının yanı sıra, çocuğuna bakamayacak olanların ebeveyn olmaması gerektiğini vurgular.
Sonuç Olarak;
Film boyunca, Zain üzerinden evrensel bir konuya değinilmiştir. Zain, sadece bu konuları yansıtan bir karakterdir. Dünyada hala gündemde olan mülteci, kaçakçılık, insan kaçakçılığı, kontrolsüz göç, kontrolsüz nüfus artışı ve çocuk istismarı, filmin her sahnesinde apaçık verilmiştir. Sert gerçekçi ve toplumsal bir film olan Kefernahum, bir çocuğun gözünden anlatılan evrensel bir insanlık hikayesidir.
BENZER YAZILAR
Okja: Bir Tüketim Toplumu Eleştirisi
Küçük bir çocuğun öldürülmek için yaratılmış arkadaşıyla hayata tutunma öyküsü.
Gibi: Olayların ve Çaresizliklerin Cisimleşmiş Hali
Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi’nin, Yılmaz ve İlkkan adlı iki arkadaşın içine düştükleri komik durumları kaleme aldıkları “Gibi” dizisinin incelemesi.