Küçük bir çocuğun öldürülmek için yaratılmış arkadaşıyla hayata tutunma öyküsü.

Yönetmenliğini Bong Joon-Ho'nun yaptığı, 7.3 IMBD puanı ile 2017 yılı Cannes film festivalinin beğenilen filmlerinden Okja; Ahn-Seo-hyun, Tilda Swinton, Jake Gyllenhaal, Paul Dano ve Lily Collins gibi meşhur oyuncuların da dahil olduğu zengin oyuncu kadrosuyla, küçük bir çocuğun gözünden endüstriyel dünyaya bir bakış açısı sunuyor. 

Filmin Konusu

Mirando şirketinin başına geçen Lucy Mirando, Mirando şirketinin yarattığı genetiği değiştirilmiş süper domuzları 10 yıl süresince yetiştirilmek üzere dünya çapındaki 26 ayrı çiftliğe yollar. Aralarından seçilecek en büyük domuzu yarışma galibi ve Mirando şirketinin başarısının kanıtı olarak New York şehrinde sergilemek niyetindedir.

Güney Kore'de dedesiyle yaşayan baş kahramanımız Mija, Mirando şirketinden getirilen Okja adını verdiği bu domuzla çok yakın arkadaş olmuştur. Ancak 10 yıllık süre dolmuştur ve şirket yetkilileri Okja'yı New York'a götürmek için geri gelirler. Baş kahramanımız Mija en yakın arkadaşını kurtarmak için Animal Liberation Front (Hayvan Kurtuluş Cephesi) üyelerinin yardımıyla Güney Kore'den Birleşik Devletler'e uzanan zorlu bir maceraya atılır.

Hayvancılık Endüstrisi

Film bizi görmeyi reddettiğimiz çiftlik hayvanları endüstrisinin kalbine götürüyor, Okja ve Mija ile birlikte dünyanın hayvanlara nasıl davrandığına şahit oluyoruz. Görüyoruz ki Mija'nın en yakın arkadaşı olan Okja, Mirando şirketi için pazarlanacak ve kar elde edilecek bir üründen başka bişey değil. 

Lucy Mirando ise hayvan endüstrisinin ve kapitalizmin şirin yüzü olarak karşımıza çıkıyor, dünyada her gün 805 milyon insanın açlık çektiğinin üstüne basarak, bu süper domuzların hayvancılık endüstrisinde bir devrim yaratacağını ve daha düşük karbon ayak izine sahip bu canlıların ekoloji dostu olduğunu söylüyor. Ancak anlıyoruz ki tek umursadığı bu hayvanlar üzerinden kar elde etmek; onların tadının iyi olduğunu vurguluyor ve satışları düşürmemek adına domuzların genetiği değiştirilmiş bir tür olduğunu saklıyor. Aslında duyar maskesi takmış kapitalizmden başka bişey değil.

Filmde kullanılan altın domuz imgesi ise filmin vermek istediği mesajı çok güzel anlatan bir sembol. Hayvanların nefes alan bir canlıdan ziyade yürüyen para makineleri olarak görüldüğü bir dünyada yaşadığımızı yönetmen bu obje üzerinden başarılı bir şekilde anlatıyor. Lucy Mirando’nun da zaten hayvanlar hakkındaki endişelerinin film boyunca sadece kar odaklı olduğunu görüyoruz. 

Okja filmi, bizi reklamlarda sunulan mutlu resimlerin arkasındaki korkunç gerçeğe doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Lucy Mirando her ne kadar korkunç bir karakter olsa da bir kurgudan ibaret değil. Birçok televizyon reklamında, yaylalarda koşan ve gülen ineklerin arkasında ellerini ovan bir Lucy Mirando görebilirsiniz. Yönetmen de bu film ile tam olarak bunu amaçlıyor. Yönetmen Bong Joon-Ho bir röportajında filmin amacının insanlara tabaklarındaki yemeğin nereden geldiğini düşündürmek olduğunu söylüyor.

Okja

The Independent gazetesine verdiği röportajda yönetmen, Okja'nın gerçekleşmek üzere olan bir kurgu olduğunu söylüyor. Kanada'da genetiği değiştirilmiş somon balıklarının pazara sunulduğunu söyleyen yönetmen ayrıca filmin yapım aşamasında genetiği değiştirilmiş bir domuz üretmeyi amaçlayan bir doktora öğrencisiyle de görüşmüş; Okja'nın gerçek olduğunu söyleyen yönetmen, gerçek "ürünün" de yolda olduğunu söylüyor.

Filmde Okja hakkında göze çarpan bir başka özellik ise Okja'nın davranışlarının ve hareketlerinin bir domuzdan ziyade bir köpeği andırıyor olması. Bunun izleyicide Okja'ya karşı bir sempati oluşturmak amacıyla yapılmış olduğu çok açık ancak akıllara bazı soruları getiriyor; bir hayvana sempati duymamız için onu şirin mi bulmamız gerekiyor? Köpeğe veya kediye benzemeyen hayvanlara karşı aynı merhameti göstermekte niçin bu kadar yetersiziz? Bir canlının endüstriyel dünyada yaşayabilmesi için insan gözüne güzel mi gözükmesi gerekiyor?

Film günlük hayatta yaptığımız basit seçimlerin bir başka canlı için ne gibi sonuçlar doğurabileceğini birinci elden gösteriyor ve izleyiciyi düşünmeye zorluyor. Yönetmen ise Okja'nın izleyicilerine verdiği mesajın "sevgi ve barış" olduğunu söylüyor.

Kaynakça:

https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/films/features/okja-interview-bong-joon-ho-release-date-netflix-veganism-vegan-cannes-controversy-a7807771.html
https://collider.com/bong-joon-ho-okja-interview-netflix/
https://screenanarchy.com/2017/07/interview-bong-joon-ho-on-okjas-inspirations-and-controversies.html


BENZER YAZILAR

Netflix'te 2021'in Öne Çıkan Üç Filmi: Passing, Tick, Tick...Boom! ve The Power of the Dog

Önümüzdeki ödül sezonunda adlarını sık sık duyacağınız üç film hakkında bilgiler.

Honeyland: Bal Ülkesi

Bal Ülkesi güçlü bir kadın karakterini hayatın en içinden, gerçeklerle harmanlanarak seyirciye sunmuş başarılı belgeselin konusu ve ayrıntıları. ''Yarı Sana, Yarı Bana''


Paylaş