Bir hukuk öğrencisi olan Raskolnikov'un suçu neydi, kendisini suçlu görüyor muydu?

Yazar: Büşra Güler-Marmara Üniversitesi

Bir dünya klasiği olan ve çoğumuzun okuduğu ilk kitaplar arasında olan “Suç ve Ceza” romanında hukuk kavramını inceliyoruz. Hukuk öğrencisi olan başkahramanımız Raskolnikov’un bu suçu işleme amacı neydi ve kendisini suçlu görüyor muydu? İşte Raskolnikov’un gözünde “suç ve ceza” kavramlarını sizin için derledik. 

Romana kısa bir bakış

Başkahramanımız Raskolnikov, yoksul bir hukuk öğrencisidir. Eğitimine maddi durumu nedeniyle ara vermiş, tefeciye eşya rehin bırakarak yaşamını sürdürmeye çalışan bir gençtir. 

Uzun zamandır kafasında planladığı ve sonunda yapmaya muvaffak olduğu bir şey vardır: Bir cinayet. Yaşlı ve tefeci kadını baltayla öldürmüş, o sırada eve gelen ve tefecinin kız kardeşi olan masum Lizavetta’yı da öldürmek zorunda kalmıştır. 

Bu olaydan sonra Raskolnikov tefeciden aldığı paralara ve eşyalara bile elini sürmemiştir. Çünkü amacı para almak değil daha çok “dünyayı bir pislikten kurtarmak”tır. Uzun sıtma nöbetleri, sorgular ve sorgu amirinin Raskolnikov’u şüpheli sorgulayışları, psikanaliz birçok düşünce ve olay akışıyla Raskolnikov sonunda suçunu itiraf eder ve Sibirya’da kürek cezasına çarptırılır. 

Raskolnikov'un suçlu psikolojisi

Suç

“Baltayı büsbütün çıkardı, iki eliyle tutup havaya kaldırdı. Ne yaptığının farkında olmadan, hemen hemen kendini zorlamadan sanki bir makine gibi, baltanın tersini kadının kafasına indirdi.” (Dostoyevski, Suç ve Ceza, 80) Raskolnikov tefeci ve zorba bir kadını öldürerek dünyaya bir iyilik yaptığını düşündü, ama işin içine kadının masum kız kardeşi Lizavetta da girmişti.

Suçluluk Psikolojisi

Raskolnikov işlediği cinayetten pişman olmuş muydu? Romanda göze çarpan gelgitler pişmanlık ve korkudan çok, kendisine duyduğu bir tiksintiden ibaretti. Hemen gidip teslim olmak mümkündü ama süper egosu Raskolnikov’un önüne set çekmişti. 

Romanın dikkat çeken bir noktası da Raskolnikov’un değişken ruh hâlidir. Bir cinayet işleyecek kadar soğukkanlı, yolda gördüğü ve kötü durumda olan bir çocuğa yardım edecek kadar da merhametli bir karaktere sahiptir. 

Raskolnikov'un hukuk hakkındaki görüşleri

Sorgu Amiri ile İlk Karşılaşma

Sorgu amiri Porfiri Petrovich, aslında başından beri cinayetin failinin bu genç üniversite öğrencisi olduğunu biliyordu. Raskolnikov’u psikanaliz ögelerle sorguya çekmeyi de başarmıştı. İlk tanışmaları esnasında da onu olabildiğince içten ve hiçbir şeyden şüphelenmemiş bir tavırla karşıladı. Raskolnikov’un cinayetten bir müddet önce yazmış olduğu ve bir dergide yayımlanan makale, Petrovich’in şüphelerini iyice arttırmıştı.

Bu makale romanın en can alıcı noktalarından biridir. Nitekim Raskolnikov’un makalesi ve hukuk hakkındaki görüşlerini bu bölümden anlıyoruz. 

Raskolnikov’a göre dünyada iki çeşit insan vardır: Olağanüstü insanlar ve sıradan insanlar. Olağanüstü insanlar her türlü hakka sahip olabilmektedir. Örneğin Napolyon olağanüstü bir insandır ve kendi ülküsüne ulaşmak için birkaç kişiyi hatta yüzlerce kişiyi öldürmesi mübahtır, Raskolnikov burada bu ülküye dikkat çeker ve bunun insanlığın yararına olması şartının da altını çizer.

Porfiri onu dikkatle dinler ve “sıradan” bir insan bunu yaparsa olabilecek tehlikeleri sorar. Aslında bu soru Raskolnikov için çok manidar bir sorudur. Porfiri bu soruyla Raskolnikov’u sıradan bir kişi olarak addeder ve işlediği cinayete işaret eder. Raskolnikov’a göre eğer sıradan insan kendisini olağanüstü insan sınıfına sokarsa zaten kendisini cezalandıracak bir hataya düşmüştür demektir. 

Raskolnikov ise benmerkezci bir yaklaşım sergileyerek kendisini olağanüstü bir insan olarak görür. İşlemiş olduğu cinayet ona göre bir suç değildir, çünkü insanlık için yapılmış faydalı bir iştir. Tefeci kadın insanlar tarafından zaten sevilen biri değildir. İnsanların zor durumda kaldıkları zaman mecbur olarak sığındıkları bir çatıdır ve zorba bir kadındır. Neden onu öldürmek suç olsun? 

Son Karşılaşma

Petrovich başarılı bir soruşturma yürütmüş ve Raskolnikov’un ruh çözülümünü sağlamıştır. Öyle ki Raskolnikov kendini artık olağanüstü insan olarak görmemeye başlamış ve Napolyon olmadığını anlamıştır. Son sorguda porfiri ile yüksek perdeden yapılan tartışmalar da suçunu itiraf etmesine neden olmuştur. Raskolnikov böylece teslim olmayı kabul etmiştir. Sürgün döneminde bile yaptıklarını bir suç olarak görmemiş ve cezasını sorgulamıştır.

Romanda Raskolnikov’un cinayet hakkında kullandığı en çarpıcı cümlesi şudur: “Ben insan öldürmedim, bir prensibi yere serdim.” Raskolnikov’un yasalara aykırı hukuk anlayışı ve kendisini olağanüstü bir insan sıfatına sokması, böylece bir insan öldürmeyi kendisine hak olarak tanıması onu dönüşü olmayan bir yola sevk etmiştir.                          

Kaynaklar

https://www.iskultur.com.tr/suc-ve-ceza-2.aspx

Fyodor Mihayloviç DOSTOYEVSKİ, Suç ve Ceza

https://www.academia.edu/36144805/Su%C3%A7_ve_Ceza_Kahramanl%C4%B1k_ile_Katillik_Aras%C4%B1nda_Bir_Adam_Raskolnikov

Ayşe Selin ZORLU, Suç ve Ceza/ Kahramanlık ve Katillik Arasında Bir Adam: Raskolnikov


BENZER YAZILAR

Eskiden Yasaklanmış Olan 5 Kült Kitap

Eskiden yasaklanmış olan, bugün bir kült haline gelmiş beş kitabın hikayesi.

Katarsis Nedir? Tragedyalar ve Modern Birey

Sanatsal etkilenme ile yaşanan arınma, "katharsis" ve modern bireyin duygularını dışavurumu.


Paylaş