Sosyal medya çağımız insanı üzerinde ne gibi etkilere sahip ve bu mecraların bireylerin "öz saygısına" nasıl bir etkisi var?

Teknolojik gelişmelerin hızla ilerleyişinin hayatımıza tutundurduğu ürünler olarak da adlandırabileceğimiz sosyal medya uygulamaları şüphesiz her birimiz tarafından kullanılmakta. Pandemi öncesi yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de bir kişinin toplam internet kullanımından bağımsız sadece sosyal medya üzerinde geçirdiği zaman 2 saat 57 dakikadır. En çok vakit "harcadığımız", ya da "geçirdiğimiz" yerler elbette ki bizleri bir değişim ve dönüşüme itecektir. 

Bu yazımızda;

-Benlik saygısı,

-Pandemi sürecinde sosyal medya kullanımının seyrettiği yön,

-Sosyal medya kullanımı ile benlik saygısı arasındaki ilişkiyi ve sosyal medyaya yapılan duygusal yatırımın düşük benlik saygısı ile ilişkisini konu alacağız.

Benlik Saygısı Nedir? 

Benlik saygısını, bireyin öz değerlendirmeleri sonucu kendisinin hakkında seçtiği olumlu düşüncelerin ürünü olarak tanımlayabiliriz. Kişinin kendisi hakkında gerçek değerlendirmeler yapıp bunlarla barışık olması ve kendisini ihtiyacı olan şeylere değer görmesi ile de özdeşleşen bir kavramdır. Öz saygı, bireyin kendisini sevilmeye ve saygı duyulmaya değer görmesi, başkaları kadar değerli olduğunu düşünmesi ve en önemlisi kendisi olduğu için mutlu olma halidir.

Aksi durumun bize getirileri; özümüzle ilgili olumsuz düşüncelere bel bağlamak ve zihnimizin bu düşünceleri bir çığ gibi büyütmesine sebebiyet vermesi olduğunu bilmeliyiz. Unutulmamalıdır ki, zihin ne ile meşgulse onu büyütecektir. Kişinin öz saygısını yitirmesi durumu ise çevresine dolayısıyla ilişkilerine sirayet etmeye başlayacak tüm bunlar kendisini güvensizlik, kötü ilişkiler, eş-çocuk sömürüsü, eleştiriyi kaldıramama, toplumdan izole olma, yeme bozuklukları, toplumsal bağlamda kendini bir yere oturtturamama gibi haller ile de gösterecektir.

Pandemi Sürecinde Ekran Kullanımı

Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (SODİGEM) Türkiye’de 1293 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği anket sonuçlarına göre, katılımcıların cep telefonlarıyla geçirdikleri sürenin pandemi öncesi döneme kıyasla kadınlarda %42,7 oranında arttığı erkeklerde ise %52,8 oranında arttığını tespit etmiştir. Bu artışın nedenini pandemi sürecinin tanıdığı vakit olarak tanımlayabilecek olsak da, iletişim alanında Kullanımlar ve Doyumlar Kuramı’nın vurguladığı gibi; insanlar psikolojik, fizyolojik veya kültürel gereksinimlerini doyurmak amacıyla dijital iletişim ortamlarına yönelebileceği, dolayısıyla da telefon ekranında uzun saatler geçirebileceğini vurgulamalıyız.(Bayram, 2008: 322).

Pandemi sürecinin sosyal hayatımızı kısıtlamasıyla beraber; bireylerin motivasyonlarının ve keyifli anlarının azalması, sosyal medyada geçirilen sürenin artışıyla sonuçlanmıştır. İnsanoğlu yalnızlık ve çaresizlik hissi ile baş edemediği zamanlarda ‘’bir başkasına’’ ihtiyaç duymuş ve çareyi fiziksel olarak olamasa da, kalabalıklaşmak adına soyut ortamları tercih etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenledir ki, SODİGEM’ in yaptığı araştırmada, görüntülü konuşma ve video konferans uygulamalarının kullanımında %78 artış olduğu tespit edilmiştir. Bir gün içerisinde, temel yaşam gereksinimlerinden biri olan uyku süremiz ile neredeyse aynı sürelere gelen internet kullanımı elbette ki bireyleri psikolojik olarak da bir dönüşüm içerisine sokacaktır. We Are Social ve Hootsuite tarafından her yıl düzenli olarak hazırlanan "Digital 2021" raporundan elde edilen bilgilere göre Türkiye'de en çok kullanılan 5 sosyal medya uygulaması şu şekildedir: 1-Twitter, 2-Youtube, 3- Instagram, 4-WhatsApp ve 5-Facebook.

Anthelme Brillat Savarin'in da dediği gibi yediklerimiz bizi şekillendirir "Ne yersek O'yuz". Peki ya en çok meşgul olduğumuz mecralar da bizi şekillendirmez mi? Bir bireyin günlük ortalama 3 saat sosyal medya üzerinde vakit geçirdiği gerçeğini düşündüğümüzde, bu mecranın kendine ait işleyişi bireyi kendi özüne saygı duymamasına sebebiyet verebilir mi?

Sosyal Medya ve İç Huzur

En popüler sosyal medya uygulamalarından Facebook özelinde yapılan bir araştırmaya göre, insanların yaklaşık % 88'inin Facebook'ta sosyal karşılaştırmalar (statü, kariyer vb.) yaptığını öne sürmekte ve bunun sonucunda sosyal medya kullanımı ile bireyin benlik saygısı arasında güçlü ilişkinin varlığının altını çizmektedir.(Jan ve arkadaşları, 2017). Araştırma bu bilgiyle sınırlı kalmayıp, Facebook'ta günlük harcanan bir saatin, bir bireyin benlik saygısı puanında 5.574 düşüşle sonuçlandığını da belirtmiştir.

Sosyal Medyaya Yapılan Duygusal Yatırımın Düşük Benlik Saygısı ile İlişkisi

Woods ve arkadaşlarının 2016’ da yaptıkları çalışmaya göre ise, sosyal medyaya yapılan duygusal yatırımın, daha fazla anksiyete, depresyon ve düşük benlik saygısı ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu çalışma, sosyal medya kullanımını uyku kalitesi, anksiyete, depresyon ve benlik saygısı arasındaki ilişkiyle ele almış ve ergen bireyler üzerinde araştırılmıştır. Çalışma aynı zamanda geceye özgü sosyal medya kullanımına da vurgu yapmakta, gece sosyal medya kullanımının da düşük benlik saygısı ile ilişkili olabileceğini vurgulamıştır. Önceki araştırmalarla tutarlı olarak, yüksek düzeyde sosyal medya kullanımının bize getirilerinin, daha kötü uyku kalitesi, daha düşük benlik saygısı ve artan anksiyete ve depresyon ile ilişkisi olduğu söylenebilir.

Sosyal Medya Estetik Filtreleri ve Kusursuz Görünümler

Sosyal medya uygulamalarının yaygınlaşmasıyla beraber bu uygulamalar içinde kullanılan yüz filtreleri ve efektler de giderek trend olmaktadır. Özellikle Instagram ve Snapchat'in sunduğu yüz filtreleri gençler tarafından sıkça kullanılmaktadır. Durum öyle bir hal almıştır ki insanlar bu filtrelerdeki kusursuz görünümler için bıçak altına yatmaktadır. Bu nedenledir ki plasik cerrahi talebi günümüzde hızlı bir yükselişe geçmiştir.

Öz saygı Puanı Arttıkça Sosyal Medya Bağımlılıklarında Azalma Meydana Geliyor

İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi kırk sekizinci sayısında yayımlanan ‘’Sosyal Medya Bağımlılığının Bir Belirleyicisi Olarak Öz Saygı’’ adlı makalede, insanların genel olarak psikolojik motivasyonlarla da sosyal medya platformlarını kullanma gereksinimi içinde olabileceği söylenmiştir. Öz saygı düzeyinin yüksek olmasının  sosyal medya bağımlılığını negatif yönde etkilediği, bu araştırmanın ulaştığı en önemli bulgular arasında yer almaktadır. Bu sonuca, araştırma sorularına cevap verenlerin öz saygı puanları arttıkça sosyal medya bağımlılıklarında bir azalmanın kendini göstermesiyle ulaşılmıştır. (Balcı et al.,2019). 

Özetle; 

Teknolojik gelişmelerin günden güne aldığı hızı düşünürsek, önümüzdeki dönemlerde halihazırdaki sosyal medya uygulamalarına bir yenisi daha eklenecektir. Lakin çağımız insanın bu mecraların yanlış kullanımından doğan zararlardan korunması da gün geçtikçe zor hale gelecektir. Şimdiye dek yapılan araştırmalar  sosyal medya kullanımı ile bireylerin öz saygısı arasında ilişkinin varlığına vurgu yapmıştır. Çalışmalar, bireylerin öz saygı düzeyinin yüksek olmasının sosyal medya bağımlılığını negatif yönde etkilediğini belirtmiştir. Yüksek düzeyde sosyal medya kullanımının bize getirilerinin, daha kötü uyku kalitesi, daha düşük benlik saygısı ve artan anksiyete ve depresyon ile ilişkisi olduğunu da eklemiştir. Teknolojik gelişmelerden ziyade çağımız insanının bu gelişmelere "doğru adaptasyonu" daha fazla konuşulmalıdır. Bu konu özelinde yapılan çalışmaların sınırlılığına istinaden, öz saygı ve sosyal medya arasındaki kuvvetli ilişki hakkında daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu da belirtilmelidir.

Kaynaklar: 

Coroiu, A., Copeland, L., Garibello, C. G., Albani, C., Zenger, M., & Brähler, E. (2015). The 

Role of Self-Compassion in Buffering Symptoms of  Depression in the General

Population. PLoS One, 10(10), Article e0142027. DOI:10.1371/journal.pone.0142027

Jan, M., Soomro, S. A., & Ahmad, N. (2017). Impact of Social Media on Self-Esteem.      

European Scientific Journal, ESJ, 13(23), 329. DOI: 10.19044/esj.2017.v13n23p329

Woods, H. C., Scott, H. (2016). Social media use in adolescence is associated with poor sleep quality, anxiety, depression and low self-esteem. Journal of Adolescence, Volume (51). DOI: 10.1016/j.adolescence.2016.05.008

www.antalyapsikiyatri.comdergipark.org.trwww.aa.com.trwww.trthaber.com 


BENZER YAZILAR

İlklerin Yazarı Giovanni Boccaccio Biyografisi

İtalyan Edebiyatı'nın önemli yazarı Giovanni Boccacio tarafından yazılmış, bilinen ilk hikaye olma özelliğiyle Decameron'un incelemesi ve yazarın biyografisi.

Alice Harikalar Diyarında: Fantazmagorik Mekânda Bir Kız Çocuğu

Bir tavşan deliğinden harikalar diyarına açılan kapı, küçük bir kız çocuğu ve sadece masallarda olabilecek konuşan hayvanlar… Peki Alice gerçekten harikalar diyarında mı?


Paylaş