Dünya Edebiyatı, yazarlar arasındaki rekabetlere ve anlaşmazlıklara birçok kez sahne olmuştur. Bu rekabetlerden üçüncüsünü aktardığımız yazımızda, bir tarafta Danimarkalı masalları ile Dünya Edebiyatı’na damga vurmuş, oyun, roman, şiir, gezi kitabı ve biyografi yazarı Hans Christian Andersen bulunurken; diğer tarafta İngiliz yazar ve toplum eleştirmeni, Victoria devrinin en iyi romancılarından biri olarak kabul edilen, yaşadığı sürede eserleri benzeri görülmemiş bir üne sahip olan ve 20. yüzyılda edebi dehası eleştirmenler ve ilgili kişiler tarafından kabul gören Charles Dickens var.
Çatışma Nasıl Başladı?
Charles Dickens ve Hans Christian Andersen 1847 yazında bir yaz partisinde tanışmıştı. Andersen henüz İngiltere'de iyi tanınmıyordu (bu sırada hikayeleri ilk kez Danca'dan İngilizce’ye tercüme ediliyordu) ve “kendi zamanının en büyük yazarı” olarak anılan Charles Dickens ile tanışmak onun için oldukça heyecan vericiydi. Dostça bir tanışma ile karşılıklı güzel bir konuşma yaptılar. Daha sonra Andersen, Danimarka'daki arkadaşlarına Dickens ile ilgili oldukça etkileyici bir mektup yazdı. Andersen görünüşe göre Dickens üzerinde de iyi bir izlenim bıraktı, çünkü birkaç hafta sonra Dickens ona bazı kitaplarını içeren bir paket ve kişisel bir not gönderdi.
Belki de bu hareketle biraz fazla cesaretlenmiş olan Andersen, önümüzdeki dokuz yıl boyunca Dickens'a düzenli mektuplar gönderdi. Yazışmalardan rahatsız olan Dickens, Anderson'ın yakınlarda olsaydı kendisiyle birlikte kalmasından memnuniyet duyacağı ile ilgili samimiyetsiz bir mektup yazdı.
Ancak 1857 Mart'ında Andersen bu mektubu ciddiye aldı, Dickens'a onla kalma teklifini kabul ettiğini, kısa bir seyahatle İngiltere'ye geleceğini ciddiyetle yazdı. Ve böylece, o yılın Haziran ayında Andersen, Gad Hill'e geldi ve idolü ile oda arkadaşı olmak için bir fırsat edindi. “Ziyaretim sadece senin için,” diye yazdı. “Her şeyden önce, bana kalbinde küçük bir köşe bırak.”dedi.
Birinci Raund
Ünlü yazar Charles Dickens ise misafirperverliği ile tanınmış oldukça yardımsever bir adamdı; fakat ünlü masalcı Hans Christian Andersen'i 1857 yılında kendi evinde misafir etmesi aslında ikili arasındaki bu dostluğun da sonu olmuştu!
Yakın geçmişte Charles Dickens'ın açık artırmaya çıkarılan ve 4600 sterline satılan mektupları, ikili arasındaki dostluğun ve ayrılığın ayrıntılarını da ortaya çıkarmıştı. Charles Dickens, İngiltere'nin eski Başbakanı Lord John Russell’a yazdığı özel mektuplarında, Kent'teki evinde misafir ettiği Hans Christian Andersen'den bir hayli şikayet etmişti ve onun evde kaldığı tüm bu sürece lanetler ediyordu. Andersen’in İngilizcesinin İşitme Engelliler Okulu’ndakiler gibi olduğunu, Fransızca ve Dancasının da bir hayli anlaşılmaz olduğunu söylüyordu.
İkinci Raund
Mektuplara okunduğu üzere, Andersen, iki hafta sürmesi planlanan küçük gezintisini beş haftaya kadar uzatmış ve Dickens’tan gündüzleri kesinlikle rahatsız edilmemek gibi çeşitli taleplerde bulunmuştu. Diğer bir yandan Dickens'ın evinin bulunduğu bölgeyi oldukça soğuk bulmuş olan Andersen, sabahları kimsenin gelip onu tıraş etmemesini de bir hayli yadırgamış, bu konuda şikayetçi olmuştu. Andersen'in emrivaki davranışları ve ilginç istekleri Dickens'a bir hayli garip gelmiş ve onu bunaltmıştı.
Aslında Dickens'ın Andersen'i ağırladığı bu süreçte evliliğinde de ciddi sorunlarla boğuşuyor olması Andersen'le ilgili bu yorumlarını etkilemiş olabilir.
Final
Bu kısa ziyaretin ardından iki büyük yazar arasındaki yazışmalar kesilmişti ve ikili arasındaki arkadaşlıkta sona ermişti. Söylentiler Hans Christian Andersen'in bu “kısa” ziyaretinin Dickens'ın edebiyatını da bir hayli etkilemiş olabileceğini iddia eder hatta Dickens'ın ünlü eseri David Copperfield'deki Uriah Heep karakterinin de Hans Christian Andersen'den esinlendiği bu iddialar arasındadır. Bir yandan Andersen’in Çirkin Ördek Yavrusu’nun da Dickens’a göndermeler içermiş olabileceği söylentiler arasındadır.
Kaynaklar:
https://lithub.com/charles-dickens-really-really-hated-his-fanboy-hans-christian-andersen/
http://www.bbc.co.uk/history/historic_figures/dickens_charles.shtml
https://www.notablebiographies.com/A-An/Andersen-Hans-Christian.html
BENZER YAZILAR
Yeniden Doğuş: Psikolojik Dayanıklılık Nedir?
Psikolojik Dayanıklılığın zorluklar karşısındaki işlevi, tanımı ve oluşmasında rol oynayan faktörleri.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ve Edebiyat Hayatı
"Yeni bir adım atmak, yeni bir kelime söylemek, insanların en fazla korktuğudur." Fyodor Mihayloviç Dostoyevski