Doğru ve yanlış kavramlarına sorgulayıcı bir bakış sunan Sardunya filminin konusu ve incelemesi.

Sardunya filmi, 19 yaşındaki Defne ile babasının aile ilişkilerini ele alarak, bize her açıdan bir baba-kız portresi sunan bir dram filmidir. 2021 yapımı Sardunya filminin yönetmenliğini de senaristliğini de Çağıl Bocut yapmıştır.

İstanbul Film Festivali’nde Seyfi Teoman En İyi İlk Film ödülünü, En İyi Kadın Oyuncu ödülünü, En İyi Görüntü Yönetmeni ödülünü, Ankara Film Festivali’nde ise En İyi İlk Film ödülünü alan Sardunya filminin fragmanı aşağıda yer almaktadır. Film aynı zamanda, yönetmen Çağıl Bocut’un ilk uzun metrajlı filmi özelliğini de taşımaktadır.

Sardunya Filmi Fragmanı

Bu yazıda, IMDb puanı 6,6/10 olan Sardunya filminin konusuna değinilerek, genel film incelemesi yapılacaktır.

Sardunya Filmi Konusu

19 yaşındaki Defne, İstanbul’da üniversite okumaktadır. Sınavlarına hazırlanırken Urla’da yaşayan babasının beyin kanaması geçirdiği haberini alır. Bu vesileyle Urla’ya dönen Defne, babasının tedavisinde ona yardımcı olurken, bozulmuş olan ilişkilerini düzeltebilecek midir? Ancak evdeki halanın varlığı, konuyu bu çizginin dışına çıkararak filmin bir dram filmiyken, polisiyeye dönüşmesini sağlar.

Film boyunca aklınızda şu sorular beliriyor:

‘’Doğruyu söylemek her zaman en iyi seçenek midir?’’

‘’Başkaları için kötü olabilecek bir konuda rahatça doğruyu söyleyebilirken, kendimizle ilgili konularda da aynı dürüstlükte davranabilir miyiz?’’

Sardunya Filmi Oyuncuları

Filmin oyuncu kadrosunda, İlayda Elif Elhih, Ali Seçkiner Alıcı, Evren Duyal, Zeyno Eracar gibi isimler yer alıyor. İlayda Elif Elhih, Defne rolünde, Ali Seçkiner Alıcı, Nadir rolünde, Evren Duyal Mari rolünde, Zeyno Eracar ise Nur rolünde izleyici karşısına çıkıyor.

Sardunya Film İncelemesi

Film, bizi Defne’nin ifadesizliğiyle karşılıyor. Ehliyet sınavında olduğunu anladığımız sahnede telefon çalıyor ve Defne babasının beyin kanaması geçirdiğini öğreniyor. İfadesizliğinden babasıyla arasında bir problem olduğu anlaşılıyor fakat sebebini tam olarak anlamış değiliz.

Daha sonra babasının tedavi sürecinde ona destek olmak için Urla’ya dönen Defne’yi gördüğümüzde şunu düşünmeden duramayız; ‘’Acaba babasının hastalığı, ikisinin ilişkisini düzeltmek için bir fırsat mı?’’

Aile içi ilişkilere odaklanan Sardunya filmi, bir noktadan sonra polisiyeye dönüyor. Bu durumda evde yaşayan halanın varlığı büyük bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Filmin başlarında halasının, babasının, senelerdir evde olan hizmetçinin ve Defne’nin kardeşinin yaşadığı ev, Defne için yabancı bir yeri ve hapishaneyi tasvir ediyor. Geniş planda başlayan film, Defne’yi merkezine alan bir açıyla devam ediyor.

Evdeki halanın hastalığının ülser olduğu söylense de saklanan bir şeyler olduğunu anlıyoruz. Daha ciddi bir hastalığı var fakat bu haladan gizleniyor. Defne’nin babasıyla konuşmasında, halasının hastalığının ülser değil, kanser olduğunu öğreniyoruz. Ancak halanın ilerlemiş olan yaşından dolayı, kimse bunu halaya söylemek istemiyor. Defne ise doğruyu söylemenin taraftarı olarak karşımıza çıkıyor. Peki, doğruyu söylemek her zaman iyi midir?

Filmin ilk yarım saatinden sonra Defne’nin halaya hastalığını söylediği sahneye şahit oluyoruz. Fakat henüz sonuçlarını farkında değil. Hala, hem yaşadığı ağrılara hem de kanser olduğunun gerçeğine dayanamayarak, Defne’nin ağrı kesici olarak eczacı arkadaşından istediği ilaçların hepsini içerek intihar ediyor. Ateş parıltılarının söndüğü sahnede, ölümün bir metafor halinde bize yansıtılmasını görüyoruz. Polis telsizlerine geçiş sahnesi ise, bir terslik olduğunu kanıtlar nitelikte. Bu noktadan sonra film, dram filminden çıkıp bir polisiyeye dönüşüyor.

Polis, halanın bir cinayete kurban gittiğini düşünüyor. Bu yüzden evdeki herkes teker teker sorgulanıyor. Defne kendini, getirdiği ilaçları içen halasının ölümünden sorumlu tutsa da bunu kimseye söylemiyor ve suçlamaların evdeki hizmetçi Mari’ye yönelmesine izin veriyor. Halasının hastalığını tüm gerçekliğiyle söylerken oldukça rahat olan Defne, kendiyle ilgili olan bu durumu aynı rahatlıkla ve dürüstlükle ifade edebilecek midir?

Filmin sonlarına doğru, Defne babasına ilaçları kendinin aldığını ve halasına verdiğini söylediğinde durumlar karışacak gibi düşünsek de babası ani bir öfke patlamasından sonra, kızını korumak adına Mari’den suçu üstlenmesini ister. Hem de bunu Mari’nin kabul etmek zorunda kalacağı bir teklifle yapar. Bu noktadan sonra, Defne, babası ve kardeşi evde normal hayatlarına dönerler. Başlangıçta Defne için bir hapishane ve yabancı olan bu ev, artık alıştığı ve rahatladığı bir ev haline gelmiştir.

Belirsizlik içinde biten Sardunya filmi, bizi soru işaretleriyle ve doldurmamız gereken boşluklarla baş başa bırakıyor.

Sardunya Filmi İzleyici Yorumları

‘’Türk sinemasından dikkat çekici yeni bir ses!’’

‘’Türk sinemasına taze bir esinti!’’

‘’Psişik bir çatışmayı somut olarak görselleştirmenin çok zor olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda film harika bir görsel şölen sunuyor.’’

Sonuç Olarak;

Sardunya filmi, bir ailedeki baba-kız ilişkisinin sorunsalından yola çıkarak, hukuki bir süreci de buna dahil ederek adeta bambaşka bir aile çatışması sunuyor. Yönetmenin kendi hikayesinden yola çıkarak yazdığı bu film, bir baba-oğul ilişkisinden, baba-kız ilişkisine evrilen bir hikayedir. Doğru ve yanlış kavramlarının, sorgulayıcı bir bakış açısıyla incelendiği bu film, izleyiciyi içine alarak, bu kavramları izleyici ile birlikte sorguluyor. Defne, doğruculuğu temsil ederken bir anda yanlışlığın temsilcisi olabiliyor. Bazı ahlaki değerlerin çatıştığı ve bu çatışmayı izleyiciye bütün hatlarıyla yansıtan Sardunya filmini, bir baba-kız ilişkisinin dışında değerlendirerek, çok perspektifli düşünerek izlemek gerekiyor.


BENZER YAZILAR

Bir Solukta Bitecek 5 Mini Belgesel Dizi

Seri katil itirafından, egzotik hayvan sahibi Joe Exotic'in hayatına, dünyanın en güçlü insanlarından birinin tecavüz skandalına kadar uzanan değişik belgesel dizileri hakkında kısa bilgiler.

Otomatik Portakal: Modern Toplum İronisi

Bir başyapıt olan Otomatik Portakal film ve kitap incelemesi.


Paylaş