Emin Alper'in hem yazdığı hem yönettiği Kurak Günler filmi 9 Aralık'ta vizyona girdi. Film, bizim için yeni olsa da aslında daha önce 75. Cannes Film Festivali'nde "Belirli Bir Bakış" isimli bölümde gösterildi. Türkiye prömiyerini ise 59. Antalya Film Festivali'nde yaparak toplam 9 dalda ödül aldı. Sinematografisiyle insanları büyüleyen Kurak Günler filminin aldığı ödüller aşağıda listelenmiştir:
1- Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Selahattin Paşalı)
2- Altın Portakal En İyi Kurgu Ödülü (Özcan Vardar - Eytan İpeker)
3- Altın Portakal En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü (Christos Karamanis)
4- SİYAD En İyi Film (Emin Alper)
5- En İyi Editör Dalında Avrupa Film Ödülü (Özcan Vardar - Eytan İpeker)
6- Cahide Sonku Ödülü (Çiğdem Mater)
7- Altın Portakal En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü (Erol Babaoğlu)
8- Altın Portakal Ulusal Film Yarışması En İyi Müzik Ödülü (Stefan Will)
9- Film-Yön Yönetmen (Emin Alper)
Kurak Günler Fragman
Bu yazıda, IMDb puanı 8.2/10 olan Kurak Günler filminin konusuna değinilerek, incelemesi yapılacaktır.
Kurak Günler Filmi Konusu
Yanıklar isminde bir kasaba, uzun zamandır su sıkıntısı çekmektedir. Bunun sonucunda oluşan derin obruklar, halkın endişeye kapılmasına sebep olur. Görevli olan Savcı bu olayı araştırmak istese de bilinmeyen bir sebepten dolayı, ortalıktan kaybolur. Onun yerine göreve getirilen genç Savcı Emre, işinde son derece disiplinli ve kendi doğruları olan biridir. Kolay kolay da kendi doğrularından vazgeçmeye niyeti yoktur. Peki, belediye başkanı buna izin verecek midir? Her şeyden önce yozlaşmış düşüncelerin etkisi altında olan halk, Emre'nin düzene karşı gelmesini kabul edecekler midir?
Kurak Günler Filmi Oyuncuları
Selahattin Paşalı, genç savcı Emre rolünde karşımıza çıkarken, aralarındaki uyumun ekranın dışına taşan Ekin Koç, gazeteci Murat olarak karşımıza çıkar. Selin Yeninci, kendi çıkarı için yozlaşmış düzeni devam ettiren bir Hakime'ye hayat verirken, Erol Babaoğlu, Avukat Şahin rolüne hayat verir. Bunun yanı sıra, Erdem Şenocak, Ali Seçkiner Alıcı, Hatice Aslan, Sinan Demirer, Eylül Ersöz, Nizam Namidar gibi isimler beyaz perdede yerini alır.
Kurak Günler Filmi İncelemesi
Bir kasaba düşünün...En derin yerinden yozlaşmış ve bu yozlaşma hali hala devam etmekte... Genç Savcı Emre, Yanıklar Kasabası'na tüm doğruluğu ile geliyor fakat onun bu doğruluğu baştaki kişileri rahatsız edecek. Bu kasabada, yaşanan hiçbir olayda yasalar önemli değil, öyle ki Hakime Zeynep, kendi çıkarları doğrultusunda bu düzeni devam ettiriyor ve Emre'nin hareketlerine engel olmaya çalışıyor. Yer yer tatlı uyarılarla, yer yer sert gerçekçi sözlerle tarafını ortaya koyuyor.
Filmin başında kullanılan domuz metaforu, anlamlandıramadığımız bir noktada olsa da üzerinde düşündükçe ve filmin bütününü dikkate alınca, net hale geliyor. Aynı şekilde, Emre'nin Yanıklar Kasabası'nda yaşadığı evden sürekli çıkan fareler ve duyulan sesleri, bizlere yozlaşmış kasabanın ve düşüncelerin bir yansıması oluyor.
Filmin temelini oluşturan obruklar ise, filmin bütününde birçok anlam ifade ediyor. İlk olarak, su sıkıntısı dolayısıyla oluşan bu derin obruklar, belediye başkanı tarafından bir doğal afet olarak değerlendiriliyor. Halk, başkanın ağzından çıkan her söze inandığı için, bu konuda da başkanı destekliyor. Oysaki obruklar, başkanın yeraltı sularını kendi çıkarı için harcayarak oluşturduğu koca bir boşluk...
Metaforik bir anlatıma değinecek olursak da adalet sistemindeki boşluk olarak değerlendirilebilir. Ancak, film ilerledikçe obrukların anlatımı da değişkenlik gösteriyor.
Filmin ilk bölümlerinden olan Ziyafet bölümünde, Genç Savcı, Belediye Başkanı ve Avukat Şahin tarafından içkili bir eğlenceye davet ediliyor. Bu geceye sonradan katılanlarla eğlence tam bir erkek eğlencesine dönüyor. Yapılan muhabbetlerden anladığımız kadarıyla da erkek egemen bir toplumda olduğumuzu ve kadınların varlığının tek amacının erkeğe hizmet etmek olduğunu anlıyoruz.
Ancak, bu kadar disiplinli bir Savcı'nın böyle bir geceye katılması ne kadar doğru, tartışılır hale geliyor. Gecenin sonuna doğru içkisine ilaç atılan ve sarhoş olan Emre, divanda uyuyakalır. O gece masada oturan insanların, aklı yerinde olmayan bir roman kızına tecavüz edeceklerinden habersizdir. Bilinmez bir gecenin sabahına uyanan Emre, gün ilerledikçe yaşanan tecavüz haberini alır. Acaba kendisi de bu olaya dahil midir? İşte, izleyicinin zihninde açılmış olan ikinci obruk, kendini belli eder.
Gazeteci Murat ile kasabanın bu yozlaşmış yapısını değiştirmeye çalışan Emre, Murat hakkında farklı bir şeyler duymaktadır. Halk ve Avukat Şahin, Murat'ın eşcinsel olduğunu ima eden cümleler kurar. Kendisini, ahlaksız bir birey olarak nitelerken aynı zamanda toplum tarafından dışlanmasını sağlarlar. Oysaki kendilerini ahlak bekçisi olarak nitelendiren bu insanlar, Pekmez'in tecavüzünde katkısı olan ve bu olayı sürekli kapatmaya çalışan insanlardan oluşuyor. Pekmez ise bir roman kızı olduğu için, ailesi tarafından savunulamıyor. Çünkü savunmalarının yasa karşısında bir değeri yok. Sözü geçmeyen, azınlıklardan oluşuyorlar.
Savcı Emre'nin bu olayı aydınlatma süreci, onun için son derece tehlikeli hale geliyor. Her taraftan sıkıştırılan Emre, en sonunda Murat ile adının anıldığını duyuyor. Ancak, yine de doğrusunu savunmaktan vazgeçmiyor. Fakat, "Filler tepişirken çimenler ezilir." cümlesinin bir karşılığı olan halk da inandırıldığı doğrulardan vazgeçmeye niyetli değil.
Seçimlere tekrar hazırlanan Belediye Başkanı, bu seçimi de kazandığında aslında halkın gerçekten de bu düzene ne kadar alıştırıldığını görüyoruz. En sonunda, Pekmez davası Emre'nin üzerine kaldığında ve halk tarafından adeta "yabancı bir cisim" olarak görüldüğünde evine baskınlar düzenleniyor. Filmin başından beri bize gösterilen fareler, burada da karşımıza çıkıyor.
Filmin sonu, avcılar tarafından kovalanan Emre ve Murat ile bitiyor. O sırada derin bir obruğun karşısında ikisine bakıyor ve avcıların ne yapacağını anlamaya çalışıyoruz. Başlarına ne geldi, öldürülüp boyut mu değiştirdiler yoksa kendilerini kurtardılar mı anlamıyoruz. Yani, zihnimizde son bir obruk daha açılıyor. Emin Alper, adeta belirsizliklerin içerisinde son bulan Kurak Günler isimli filmde, izleyici ile film arasındaki dördüncü duvarı yıkıyor ve sizi sorgulayarak olayı çözmeye teşvik ediyor.
Kurak Günler İzleyici Yorumları
İzlerken kendinizi oradan oraya savrulur gibi hissettiğiniz ancak yine de sorgulamadan duramayacağınız bir film Kurak Günler... Belki çok şey anlatıyor ama hiçbir zaman ne anlattığını tam olarak bilemeyeceğiz. Elbette bir tahminimiz oluyor fakat bu sadece bir "tahmin" olarak kalıyor. Adeta yönetmen, film bittikten 15 gün sonra hatta 15 yıl sonra bile ne anlattığını anlamaya çalışmamızı ve fikir yürütmemizi istemiş.
Aşağıda, IMDb'den alınmış izleyici yorumları mevcuttur;
"Estetik ve siyasetin birlikteliği.."
"Film, toplum içinde bazılarının kabul ettiği yaşam tarzına göre davranmadığında ne olduğunu cesurca eleştiriyor."
"Kurak Günler, hem politik olarak gerçekçi hem de sanatsal olarak hoş."
Sonuç olarak;
Kurak Günler, toplumsal gerçekçi yönleriyle bizi selamlarken, aynı zamanda kendini zihnimizdeki obruklarda konumlandırıyor. Bu obrukları tanımlamak ve olayları çözmek ise bize kalıyor. Emin Alper, son derece sinematografik sahnelerini bize sunarken, bizi sonsuz bir belirsizlik içinde bırakıyor.
BENZER YAZILAR
Necroman: Sonsuza Kadar Susmak
Dünya’nın en seçkin festivallerinden biri olan Santiago Horror Film Fest’te resmi seçki kazanan, 14 ödül sahibi “Necroman” filmini inceledik.
İzlemeden Geçmemeniz Gereken 3 Muhteşem Animasyon Filmi
Coco, Inside Out ve Mary and Max filmlerinin konularına, yapım ve seslendirme kadrosuna ve daha pek çok detaya hep birlikte göz atalım.