Sadece parlayan oyunculuğuyla değil, zarafetiyle, güzelliğiyle, hanımefendiliğiyle ve yardımseverliğiyle göz kamaştıran, sayısız ödülleriyle isminden ve oyunculuğundan söz ettiren, ismini altın harflerle sektöre kazıyan, birçok sosyal yardımlaşma projesinde yer alan, sinemanın masum prensesi; Audrey Hepburn.
Audrey Hepburn'un Ailesi ve Sinemaya Geçiş süreci
Asıl ismi Audrey Kathleen Ruston, 4 Mayıs 1929 yılında Brüksel'de doğdu. Ailesi güçlü ve zengin bir aileydi. Ama anlaşamamaları üzerine Audrey bir yaşındayken boşandılar. Babasının onu ve annesini terk edişinden sonra olayları böyle anlattı: "Babama tapardım. Ondan ayrılmak çok acı vericiydi. Babam evi terk ederek bizi belki de hayat boyu sürecek bir güvensizliğe mahkum etti. Hayatımın en travmatik olayıydı. Annemin tepkisini hatırlıyorum, gözleri yaşlarla dolmuştu. Dehşete kapıldım. Bana ne olacaktı? Yer ayağımın altından kaydı sanki."
Audrey ve annesi yaşamlarını beraber sürdürürken, annesi ikinci bir evlilik yaptı. Bu evlilik devam ederken Nazilerin işgali üzerine, Audrey annesi ve üvey babası ile savaştan kaçmak için Hollanda'ya göçtüler.
Ardından Londra'da yatılı bir bale okuluna yazılan Audrey bu sırada oyunculuğa ve sinemaya merak sardı. Bu sırada ailesine maddi olarak yardım etmek için bale okulunu bıraktı, modellik yapmaya ve müzikallerde rol almaya başladı.
Güzelliği ve yeteneğiyle burada dikkat çeken Audrey 1951 yılında, 22 yaşında ilk filmi olan "Young Wives Tale"de oynadı. İzleyicilerin ve sinema sektörünün dikkatini çeken Audrey bir yıldız olma yolunda emin adımlarla ilerlerken sırayla"Monte Carlo Baby", "Lavender Hill Mob" ve "Secret People" filmlerinde oynadı.
Yıldızı parlayan genç ve güzel Audrey 1952 yılında aldığı teklifle kademe atlayıp Hollywood'da geçti, "Roman Holiday" filmiyle büyük başarı ve saygınlık kazandı. Oyunculuğuyla göz doldurdu ve ilk başrolüyle "En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü"nü kazandı. Bu ödül sayesinde en iyi kadın oyuncular mertebesine yükseldi.
1954 yılında oynadığı "Sabrina” filminde yer aldı. Güzel yıldız bu film sayesinde tekrar Oscar adaylığı kazandı. Sırasıyla "War and Peace", "Afternoon", "My Fair Lady", "Breakfast at Tiffany's" filmleriyle Audrey büyük saygınlık kazandı ve ismini altın harflerle sektöre yazdırdı.
Yıllar süren başarılı kariyerinden sonra 1990 yılında oyunculuğunu askıya aldı ve sadece kendisi için çok özel projelerde rol almaya başladı.
Audrey Hepburn ve UNICEF
Yaşadığı zor günlerden sonra, kendini insanlara yardım etmeye adamış olan Audrey, 1989 yılında UNICEF'e iyi niyet elçisi olarak atandı. "UNICEF’in çocuklar için ne demek olduğunu çok iyi bilirim, çünkü II. Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde yiyecek ve ilâç yardımından yararlanan çocuklardan biri de bendim. Yaptıkları için UNICEF'e sonsuz bir şükran borcu ve güven duyuyorum" diyerek atandığı ilk konuşmasında minnetini göstermişti.
Yıllar süren savaş, kuraklık ve kıtlık nedeniyle Etiyopya'ya gittikten sonra ABD'de, Kanada'da ve birçok Avrupa ülkesinde bu konuyla ilgili demeçler vermiş, insanların dikkatini çekmiş ve yardım toplamıştır.
UNICEF projelerine yönelik bir dizi alan gezisi yaptı. Bunlar; Türkiye'deki "çocuk felci aşı projesi", Venezuela'daki "kadınlar için düzenlenen eğitim programları", Ekvador'da "sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar", Honduras ve Guatemala'da "içme suyu temin etme" ve El Salvador'da "radyodan okuma yazma" ile ilgili projelerdi.
Yaptığı projelerle göz dolduran, örnek olan, birçok proje gerçekleştiren Audrey Hepburn 28 yıl boyunca UNICEF'te gönüllü bir şekilde, iyi niyet elçisi olarak çalıştı.
Audrey Hepburn'un Özel Hayatı
Birçok kişinin dikkatini çeken ve kendine hayran bırakan Audrey'in en büyük hayali bir aileye sahip olmaktı. Bu his, babası onu terk ettiğinden beri daha çok önem kazandı. Kalabalık bir aile ve çocuk sahibi olmak istiyordu.
Yaşadığı aşklarla da sürekli gündeme geldi. Yaşadığı aşkların en büyüğü olan William Holden ile aile kurmak istiyordu ve bunu her yerde dile getiriyordu. Fakat William Holden'ın geçirdiği bir operasyon sebebiyle asla çocuk sahibi olamayacağını öğrendi. Audrey ise bu olay karşısında en büyük hayalini, en büyük aşkına tercih etti ve William ile ayrılık kararı aldı.
1953 yılında, katıldığı bir partide gelecekteki eşi olacak olan, Mel Ferrer ile tanıştı. İlk görüşte ikisi de birbirlerine karşı konulmaz duygular hissettiler. Beraberliğe doğru adım adım ilerlerken, Audrey çok çalıştığı, sigara kullandığı ve hızlıca kilo kaybettiği için doktor kontrolünde kariyerine ara verip sevgilisiyle birlikte İsviçre'ye taşındılar.
Bir dağ evinde yaşayan Mel ve Audrey 1954 yılında evlendiler. Evlilikleri, yaşantıları güzel giderken Audrey anne olmaya çalışıyordu ama bu sırada sayısızca düşük geçirdi. Zorlu süreçlerden geçen ikili, 1960 yılında, Audrey 31 yaşındayken ilk çocuklarını kucağına aldı. Çocuklardan sonra kariyerine yavaş yavaş geri dönen Audrey'in özel hayatı iyi yönde şekillenmedi ve Mel Ferrer ile 1967 yılında ayrılık kararı aldılar.
1968 yılında İtalyan psikiyatrist Andrea Dotti ile tanıştı. Tekrar aşık olan Audrey yeniden evlendi ve kısa bir süre sonra çocuk sahibi oldular ama Andrea Dotti'nin Audrey'i aldatmasından sonra ikili yollarını 1982 yılında ayırdı.
Yaptığı başarısız evliliklerden sonra, her zaman aradığı, kendini mutlu edecek olan gerçek aşkını buldu. Artık eskisi gibi evliliğe sıcak bakmasa da Robert Wolders ile hayatının sonuna kadar beraber güzel bir birliktelik sürdüler.
Audrey Hepburn'un Ödülleri
Sektörün en prestijli ödülü olan Oscar'a 4 kez aday gösterilmiştir. 2 kez Bafta ve 2 kez de Golden Globe ödüllerini kazanmıştır. San Sebastian Uluslararası Film Festivali, New York Film Critics Circle Awards, Screen Actors Guild Award ve Grammy de dahil olmak üzere sayısız ödül kazanmıştır.
Kaynaklar
https://tr.wikipedia.org/wiki/Audrey_Hepburn
BENZER YAZILAR
Dünyanın En Yüksek Ağaçları: Sekoya
Sekoya Ağaçları'nın boyu 120 metreyi, eni ise 12 metreyi aşabiliyor. Bu 40 katlı bir bina ile eşdeğer. Aynı zamanda 3 bin yıl yaşayabiliyor.
İzlenimcilik: Monet'nin Paleti
Claude Monet ve "İzlenimcilik" akımı hakkında