Kuşkonmaz Camii olarak da bilinen Şemsi Paşa Camii'nin geçmişi ve bugünü.

Şemsi Ahmed Paşa, III. Murad döneminde sarayda sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıydı. Aynı zamanda Sultan Süleyman’ın, kızı Mihrimah Sultan’dan olma torunu "Ayşe Hanım Sultan" ile evlenerek dolaylı yoldan saraya damat olmuştu. İnişli çıkışlı bir siyaset hayatı yaşamış, yıllar içinde en tartışmalı devlet figürlerinden biri haline gelmişti. 

Siyasi otoritelerin çoğunda görüldüğü gibi kendi adına bir cami yaptırmak Osmanlı'da çok yaygın bir durumdu. Şemsi Paşa da bu niyetle döneminin en başarılı ve tanınan mimarı olan Mimar Sinan’dan kendi adını taşıyacak caminin mimarı olmasını istemiş. Şemsi Paşa’nın cami ile ilgili en önemli isteği ise camiye kuşların konmamasının bir yolunun bulunmasıymış. 

Kuşların Konmadığı Bir Yalı Camii

Aslında o dönemde bu sorun için uygulanan, kuşların konduğu pencere kenarlarına ve çatılara çiviler çakmak gibi bir yöntem söz konusuydu. Fakat bunun çok vahşice olduğuna ve alternatif, zararsız bir yol bulunabileceğine inanan Mimar Sinan araştırmalara başladı. 

Bir süre sonra Kuzey ve Güney’den esen rüzgarların kesiştiği bir noktanın kuşları rahatsız edeceğini ve uzak tutacağını saptayan Mimar Sinan dalgaların da bu problemi çözeceğini düşündü. Eğer cami denize sıfır konumda yapılırsa dalgalar, yüzeyde oluşturduğu titreşimler ile kuşların gelmesini engelleyecek zararsız bir araç olacaktı.

Bütün bunlar birleştiğinde Şemsi Paşa Camii "Yalı" olma özelliği de kazanıyordu. Yalı özelliğindeki yapılardaki denize kayabilme riskini de göz ardı etmeyen Mimar Sinan; zemine, hareket edebilme özelliğine sahip olan iki sütun yerleştirerek mühendislik alanındaki hünerini de sergilemişti. Bu sütunlar kaymadan kaynaklı herhangi bir hareket anında kolayca fark edilmesini sağlıyordu.

Mimarisi ile Şemsi Paşa Camii

Mimar Sinan'ın diğer camilerinden farklı olarak, Şemsi Paşa Camii'nin avlusuna bir rögar kapağı yerleştirilmişti. Denizin yanındaki bu cami özellikle suların yükseldiği dönemlerde caminin içine kadar gelen suların tafsiye edilmesi için kullanılıyordu.

Asimetrik biçimde düzenlenmiş avludan giriş yapınca ilk karşılaşılan kapı beyaz mermerden yapılmış ve hereke taşlarıyla süslenmişti. Bir medrese ve bir türbe olmak üzere iki ana bölümden oluşan caminin yapımında kesme taşlar kullanılmıştı. 

Tamamı ile islam mimarisinin motiflerini ve izlerini taşıyan camide gösterişten kaçınılmıştır. Küçük ve tek kubbeli caminin kubbesi kurşun kaplaması ile dikkat çekiyor. 1940 yılında caminin onarımı sırasında kubbenin kaplamaları ve camideki bazı değerli kitabeler çalınıyor. 


Şemsi Ahmed Paşa ise adını verdiği bu caminin tamamlandığını görebilecek kadar uzun yaşayamamış caminin açıldığı 1580 yılından bir sene önce vefat etmiş. Şemsi Paşa'nın mezarı ise yine bu caminin içinde yer alıyor. 

Bugün Şemsi Paşa Camii

2017 yılının ilk aylarında "Üsküdar Meydan Düzenleme Projesi" nin uygulanmaya başlanması ile Şemsi Paşa Camii’nin deniz ile olan ilişkisini kesecek bir yaya yolu yapılacağı duyuruldu. Mimarlar odası, tarihçiler ve daha bir çok kesimin karşı çıkmasına rağmen yaya yolunun yapımına başladı. 

Denizi doldurmak için kazıklar çakılmaya başlandıktan sonra Şemsi Paşa Camii’nin zemin ve duvarlarında çatlaklar görülmeye başlandı. Böyle bir çalışmanın hem tarihi dokuya hem de camiye zarar verceği bir çok yetkili tarafından dile getirildi. Bunların üstüne medyadan gelen baskı ile birlikte çalışmalara ara verildi ve projenin tekrar gözden geçirileceği söylendi.

2020 yılının sonuna gelindiğinde Şemsi Paşa Camii tekrar Türkiye’nin gündemine oturdu. Belediyenin yarım kalan yaya yolunu tamamlamaya devam etmesi üzerine tekrar tepkiler çoğaldı. Halk Mimar Sinan’ın bu eşsiz hazinesinin yalı olma özelliğini kaybetmesini, kendi tarihinden uzaklaştırılmasını reddederken henüz caminin akıbeti belli değil.

Konumu Nerede: Nasıl gidilir?


BENZER YAZILAR

Almanya'nın Yeniden Doğan Sanat Şehri: Dresden

Saksonya eyaletinin başkenti, sanat ve kültür şehirlerinden, Protestanlığın doğum yeri Dresden ve tarihi

Az Bilinen Deniz Ürünleri Yemekleri ve Tarifleri

Peru'dan Japonya ve Brezilya'ya uzanan farklı tarifleri ile deniz ürünleri yemekleri.


Paylaş