John Steinbeck: Yaşam Öyküsü
John Steinbeck 27 Şubat 1902’de Kaliforniya, Salinas’ta dünyaya geldi. Çocukluk ve ilk gençlik yılları süresince belli zamanlarını Salinas Vadisi’ndeki çiftliklerde çalışarak geçirdi. Pek çok eserinde de mekan olarak Salinas’ı tercih etti. İrlanda asıllı olan yazar, mütevazi bir aile içinde yetişti.
Babası ailesini geçindirmek için farklı işlerde çalıştı, annesi ise eski bir öğretmendi. Küçük yaşlarda yazar olmaya karar verdi ve sık sık yazılar yazdı. 1919 yılında Stanford Üniversitesi’ne kaydolan Steinbeck burada İngiliz Edebiyatı bölümünde eğitim gördü. Eğitimi süresince tezgahtarlık, ırgatlık, marangozluk, boyacılık, kapıcılık gibi işlerde çalıştı. Üniversiteyi bıraktıktan sonra New York’a giderek gazetecilik yapmayı denedi fakat yazılarının büyük kısmını yayınlatmayı başaramayarak Büyük Buhran Dönemi’nde Kaliforniya’ya döndü.
Steinbeck, kariyeri süresince otuz bir roman yazdı. 1929 yılında yayımladığı ilk romanı Altın Kupa’nın fazla ilgi görmemesine karşın 1935 yılında yayımlanan Yukarı Mahalle isimli romanı ile yazarlık yeteneği dikkat çekti. Ardından her biri klasik sayılan Bitmeyen Kavga, Fareler ve İnsanlar, İnci, Cennetin Doğuşu, Sardalya Sokağı ve Pulitzer Ödülü kazanan Gazap Üzümleri isimli eserleri takip etti.
Eserlerinde kırsal emeğin ekonomik sorunlarıyla ilgilendi. İşçi sınıfının gündelik meselelerini, yaşam koşulları ve mücadelelerini eserlerine konu etti. Çağımızın en temel toplumsal meselelerini aydınlattı. Steinbeck, 1962 yılında “sempatik bir mizah ve keskin bir sosyal algı ile ayırt edilen gerçekçi ve yaratıcı yazıları nedeniyle ”Nobel Edebiyat Ödülü" ile taçlandırıldı.
Steinbeck, 1968 yılının Aralık ayında kalp yetmezliği nedeniyle hayata veda etti.
Fareler ve İnsanlar Konusu
Romanda 1930’ların Buhranı sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nde iki çiftlik işçisi ve yakın arkadaş olan George Milton ve Lennie Small’ın yaşadıkları trajik olaylar anlatılmaktadır. Eser, işçi sınıfının gerçek umut ve hayallerini ele alırken aynı zamanda her şeye galip gelen bir dostluk hikayesi de anlatmaktadır.
Fareler ve İnsanlar Olay Örgüsü
George ve Lennie geçimlerini sağlamak için ırgatlık yapan iki tarım işçisi, evsiz, gezgindir. Birbirlerine çok yakın olmalarına karşın zıt karakterlerdir.
George, ufak ancak zeki bir adamdır fakat Lennie dev bir cüsseye sahip olsa da zekaca daha geri bir karakterdir. George sürekli yeni işler bulsa da Lennie’nin yumuşak ve tüylü şeyleri okşama isteği onları sürekli çıkmaza sokar ve işten atılmalarına sebebiyet verir. Sürekli olarak işten atılsalar da George her seferinde bir anne şefkatiyle Lennie’ye sahip çıkar, çok kızmasına rağmen onu koruyup kollar.
“İnsan yüreğinin iyi olması için akla ihtiyaç yoktur.”
“Biz onlara benzemeyiz. Niye mi? Çünkü yanımda sen varsın, beni kollarsın, senin için de ben varım. Niyesi bu işte.”
Son işlerinden Lennie’nin bir kızın elbisesine dokunup korkutması üzerine ayrılmak zorunda kaldıktan sonra bir süre gezgin ve evsiz olarak dolaşırlar. Bu esnada George, Lennie’nin cebinde ölü bir fare taşıdığını görerek onu atar ve Lennie’ye kızar. Ardından bir çiftlikte çalışmaya başlarlar, bu süreçte aynı hayali paylaşır ve aynı hayale tutunurlar. Birlikte para biriktirecek, küçük bir çiftlik kuracak ve pek çok hayvan besleyeceklerdir.
“ ‘Bir ineğimiz olacak,’ dedi George. ‘Bir’ belki bir domuzumuz ve ‘bir’ tavuklarımız olacak... ve apartmanın aşağısında... bir parça yoncamız olacak...
Tavşanlar için, diye bağırdı Lennie.
“Tavşanlar için,” diye tekrarlardı George.
“Ve tavşanlara ben bakacağım.”
“Ve tavşanlara sen bakacaksın.”
Lennie mutlulukla kıkırdadı.”
George, gittikleri çiftlikte Lennie’nin konuşmaması konusunda dikkatli davranır ve uyarılarda bulunur. Eğer Lennie konuşursa akli yetersizliğinden dolayı işi kaybedebileceklerini düşünür fakat Lennie’nin iri cüssesi sayesinde işe girmeyi başarırlar.
“Bizim bir gelecek planımız var. Söylediğimizi dinleyen, bize önem veren biri var yanımızda. Gidecek başka bir yerimiz olmadığı için barda oturup burnumuzu viski bardağına sokmak zorunda değiliz. Onlar hapse girseler tek başlarına çürürler orada. Bir arayanları olmaz. Biz onlar gibi değiliz.”
Çalıştıkları çiftlikte patronun oğlu Curley kısa boylu ve agresif biridir. Sürekli otorite kurmaya çalışan Curley, Lennie’den pek hoşlanmaz. Eşine oldukça düşkün olan Curley’nin aksine, eşi sürekli işçilerin arasında dolaşmakta ve ilgi çekmeye çalışmaktadır.
Bir gün Lennie, Curley’nin eşi ile yalnız kalır ve sohbet ettikleri esnada kadının saçlarını okşamaya başlar. Bir süre sonra kadın saçlarının okşanmasından hoşlanmaz ve Lennie’nin bırakmasını ister ancak Lennie ürker ve kadının saçlarını daha güçlü şekilde tutmaya başlar. Bu esnada istemeden kadının boynunu kırar ve kadın orada ölür. Bunun üzerine Lennie çiftlikten kaçar. Kısa sürede Lennie’nin yaptığını anlayan çiftliktekiler silahlanarak Lennie’nin peşine düşerler.
Eğer başını belaya sokarsa çalılıkların arkasına saklanmasını Lennie’ye söyleyen George, herkesten önce Lennie’yi bulur. Lennie’nin ölümünün kaçınılmaz olduğunun farkındadır ve bunu kendi yapması gerektiğine karar verir. Hiçbir şey olmamış gibi Lennie’yle hayalleri hakkında konuşmaya başlar. George, Lennie üzülmesin, korkmasın diye ona silahı doğrulttuğu anda Lennie’ye hayallerindeki çiftliği anlattırır. Diğerlerinin yaklaştığını fark ettiği an George, Lennie’yi öldürür.
“Üzülme, dedi.
Bazen mecbur kalır insan.”
Fareler ve İnsanlar Temaları
1. Hayaller ve Rüyalar
George ve Lennie aynı hayali paylaşırlar. Kendi çiftliklerine, topraklarına sahip olmak, meyveler ve sebzeler yetiştirmek, hayvanlarını beslemek. Hayal, her bir karakter için farklı anlamlar taşımaktadır.
“Arazi kırk dönüm,” dedi George. “Küçük bir yel değirmeni var. Ufak bir kulübe, bir de tavuk kümesi. Kulübesinde mutfağı, meyve bahçesinde kirazları, elmaları, şeftalileri, kayısıları, cevizleri, biraz da böğürtleni var. Yoncalığı sulayacak kadar bol su da var. Bir domuz ağılı...”
Lennie kurdukları hayale öylesine tutunur ve gerçek olmasını ister ki durmaksızın George’a aynı hayali anlattırır. George anlattıkça daha da inanır ve keyiflenir. Lennie için hayal, gerçekleşecek bir plandır. Her an hayallerini George’dan duyarak kendini güvende hisseder.
İkisinin arasında olan hayali bir gün Lennie ağzından kaçırır ve Crooks ile paylaşır. Crooks için hayal kurmanın bir anlamı yoktur çünkü hayat deneyiminden ötürü hayallerin gerçekleşmeyeceğinden oldukça emindir. Crooks, hayali reddedip inanmadığını şu sözleriyle dile getirir:
“Her birinin kafasında, küçük bir toprak hayali vardır. Bir teki bile sahip olamaz böyle bir şeye. Cenneti düşünmek gibidir tıpkı. Kimsenin cennete gidebildiği yok. Kafalarında bu... Hep bu... o kadar. Durmadan onu konuşurlar ama boş bir hayalden ibarettir bu!”
George için ise hikaye süresince hayalin gerçek olup olmayacağına dair herhangi bir netlik yoktur. Ancak hikayenin sonunda, George için kurdukları hayalin gerçeklikten uzak olduğu ortaya çıkar. George, Lennie’yi vurmadan önce hayalin gerçekleşmeyeceğini bilerek Lennie’ye hayallerini anlattırır ve Lennie’yi vurarak aslında onunla birlikte kurdukları hayalleri de öldürmüş olur.
2. Güç
Güç ve zayıflık arasında oldukça kuvvetli bir ilişki vardır. Bu tema, karakterlerin fiziksel özellikleri ve davranışlarının bütününde ortaya çıkar. Lennie, fiziksel olarak çok güçlü, iri, devasa olmasına karşın zeka geriliğine sahiptir ve söylenenleri anlamakta güçlük çeker. Benzer olarak Curley, kısa boylu ve küçücük bir adam olmasına rağmen çiftlikte otorite sağlamaya çalışır.
Roman, daha çok Lennie’nin sahip olduğu fiziksel güce aynı zamanda zayıf olan karakterine odaklanır. Lennie, yumuşak şeyleri okşamayı sever ancak kendi gücünün farkında olmadığı için yavru bir köpeği ve fareyi okşarken öldürür. Aynı zamanda Curley’nin eşinin saçlarını okşarken kadının ölmesi ise Lennie’nin ölümü ile sonuçlanır.
Fareler ve İnsanlar romanı, insan doğasında fiziksel ve duygusal gücün esas olduğunu, zayıfların hayatta kalamadığını en çarpıcı örnekler ile gözler önüne sermektedir.
3. İnsan ve Doğa İlişkisi
“Soledad’ın birkaç mil güneyinde, Salinas Nehri yamaca yakın bir yere akar ve derin ve yeşil akar. Su ılıktır çünkü dar havuza ulaşmadan önce güneş ışığında sarı kumların üzerinde parıldayarak kaymıştır..."
Roman bir doğa betimlemesi ile başlar fakat insanların hikaye içine dahil olması ile güç ilişkileri, ateşin yapıldığı kül yığınları belirir. Doğa ve insan ilişkisi böylece romanda başlamış olur. Kahramanlar, bir çiftlikte çalışmaktadır ve bu sayede doğayı kontrol altına almaktadırlar. Lennie ve George’un kurduğu hayal ise bu temayla bağlantılı olarak başarı ve gücün sağlanabilmesi için bir toprağa sahip olmak gerekliliği üzerinde şekillenir.
Roman, insan toplumu ile doğa ve fareler ile insanlar arasındaki ayrımın o kadar da fazla olmadığını gösterir.
“En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider...”
Özetle;
Fareler ve İnsanlar romanı, Büyük Buhran Dönemi’nde Amerika’nın toplumsal yapısını gözler önüne sererken aynı zamanda insan olmanın doğasını, bireyin toplumda kendini konumlandırışını, insanın yalnızlığını, insanın güç ve doğa ile olan ilişkilerini de belirterek açıklayan kült bir eserdir.
Kaynaklar
akilfikir.net
medium.com
corlu.meb.gov.tr
www.nobelprize.org
www.greelane.com
www.biography.com
www.bbc.co.uk
web.archive.org
BENZER YAZILAR
Liderlik ve Güç Çatışması: Sineklerin Tanrısı
William Golding’in birçok sembolik yapıyı bir arada bulundurduğu, gücün baskıcı ve zorbaca kullanımı sonucu neler olabileceğini gösteren Sineklerin Tanrısı romanını inceledik.