Sovyet Montajı, görüntüleri bir araya getirmenin radikal yollarını içeren bir film akımıdır ve Kuleshov Efekti montajın önemini kanıtlamaktadır.

1917’deki Ekim Devrimin’den sonra kurulan Sovyetler Birliği’nde sinema önemli bir yer teşkil ediyordu. Sinema bir sanat olarak görülmenin dışında halkı, kitleleri eğitmek için bir araç olarak da görülüyordu. Örneğin, tren sinemaları yöntemi ile demiryollarıyla filmler taşıyıp durdukları istasyonda halka devrim hakkında filmler gösteriliyordu. Devletin sinemaya verdiği bu önem karşısında sinemacılar gelişmek için bir alan buldu. Böylece Sovyetler’de, sinema montajının, sinema kurgusunun teorik temelleri atıldı.

Lev Kuleshov Kimdir?

Lev Kuleshov, film teorisine yaptığı katkılarla bilinen Sovyet bir sinemacıdır. Kendisi, ayrıca, dünyanın ilk sinema okullarından Moskova Film Okulu’nun kurucularından biri. Öğrencileri arasında, sonraki yıllarda Sovyet sinemasını etkileyecek Vsevolod Pudovkin, Boris Barnet ve hatta, Sergei Eisenstein gibi isimler bulunuyor. Hem uzun metrajlı kurgusal filmler hem de belgeseller çeken Kuleshov, zamanla sinemanın teorik kısmıyla daha çok ilgilendiğini fark ediyor. Özellikle montaj ve kurgu üzerine ortaya attığı teorilerle biliniyor. Filmlerin içeriğine fazlasıyla önem veren Sovyetler Birliği’nde, konudan çok görüntüye ve teknik özelliklere önem veren Kuleshov bir süre sonra büyük filmler çekememeye başlıyor.  

Kuleshov Etkisi Nedir?

Lev Kuleshov’un en bilinen teorisi film montajı üzerine kurduğu Kuleshov etkisi denen teorisidir. Kuleshov bu etkiyi göstermek için dönemin ünlü oyuncularından Ivan Mosjoukine ile bir film çekmiştir. Mosjoukine’in yüzü ile farklı görüntüleri birleştirerek film kurgusunun önemini göstermeyi amaçlamıştır. Bu kısa filmde, önce Mosjoukine’in yüzü önce ardından bir kase çorba, sonra tekrar Mosjoukine’in yüzü be ardından tabutta yatan küçük bir kız, ve tekrar Mosjoukine’in yüzü ve koltukta oturan bir kadın gözükür. Her seferinde Mosjoukine’in yüzünün aynı görüntüsü kullanılmasına rağmen, izleyiciler görüntüler arası bağlantılar kurup ilk seferinde oyuncunun aç olduğunu, ikincisinde yas tuttuğunu ve üçüncüsünde arzu duyduğunu söylemiştir.

Bu durumda, seyirciler kendi duygusal durumlarını filmde gördükleri karaktere yansıtmışlardır. Daha sonra çeşitli psikoloji araştırmalarını konu olan bu efekt o araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Psikoloji deneylerindeki denekler de görüntü aynı olduğu halde sonrasında gelen sahnelerin duygusuyla gördükleri yüzün duygusunu bağdaştırmışlardır. Sonraki yıllarda, Alfred Hitchcock gibi isimler de bu kısa filmi, bu deneyi tekrarlayıp seyirci üstündeki etkisini göstermiştir. Zaten, Kuleshov efekti günümüz sinemasının üstüne kurulduğu teorilerden biridir.

Aynı zamanda Kuleshov, henüz çok kısa bir geçmişi olan sinemanın edebiyat, tiyatro ve fotoğraf gibi diğer sanat dallarından farkını ortaya koymak istemiştir. Bunun için de sinemada görüntüler arası kurulabilecek ve oluşturulabilecek bağların önemini vurgulamıştır. Kuleshov’a göre sinema, farklı parçalardan ve o parçaların birleştirilmesinden oluşur. Yani, ona göre sinemanın temelinde montaj bulunur.

Sovyet Montajı

Sovyet sinemasında montaja tek önem veren sinemacı Lev Kuleshov değildir. 1920’lerdeki Sovyet sinemasının kullandığı sinema dili onun en önemli özelliğidir ve dünya çapında popüler olmasının en büyük nedenidir. Bu sinema dilini diğer dillerden ayıran en büyük şeyse montaja verdiği önem ve değişik montaj teknikleridir. Bir dönemin filmlerin arasındaki bu ortak anlayış ve estetik birlik, aslında Sovyet Montajı diye adlandırılan film akımıdır.

Sovyet Montajı, 1917’den başlayıp 1920’lere uzanan filmlerdeki görüntüleri bir araya getirmenin radikal yollarını içeren bir film akımıdır. Kuleshov’un teorilerinden ilerleyip Sergei Eisenstein ve Dziga Vertov gibi yönetmenlerin filmleriyle devam etmektedir. Bu yönetmenler filmlerinde zaman ve mekanı farklı şekillerde nasıl gösterebileceklerini denemiş ve seyircilerden farklı tepkiler almanın yollarını aramışlardır.

Sovyet Montaj akımından filmler arasında Sergei Eisenstein’ın Battleship Potemkin’i, Dziga Vertov’un Man with a Movie Camera isimli belgesel-filmi, Vsevolod Pudovkin’in Mother’ı bulunuyor. Eisenstein, az sayıdaki görüntülerden çok fazla anlam çıkarmaya çalışmıştr ve Vertov aynı Kuleshov gibi içerikten çok biçime önem vermiştir.  

Kuleshov Etkisine Bir Örnek: Seven (SE7EN) Filmi

(Yazının bu bölümü, Seven filmine dair spoiler içermektedir.)

Daha yakın tarihli filmlere bakıldığında, David Fincher’ın Seven (SE7EN) filminin akıllarda kalan “kutu sahnesi” örnek olarak gösterilebilir.

Sahnede, kutunun içinde ne olduğu gösterilmez. Onun yerine, üç farklı karakterin yüzleri arasında geçişler yapılır ve seyirci onların tepkileri üzerinden kutuda ne olduğu konusunda bir anlam çıkarır. Morgan Freeman tarafından canlandırılan Sommerset karakteri kutuyu açınca yüzünde az sonra yaşanacaklara dair bir korku oluşur. Sonrasında zaten, Brad Pitt tarafından canlandırılan Mills karakterini kutuya bakmaması için ikna etmeye çalışır. Sahnedeki katil karakteri halinden memnundur ve hatta Mills’in üzerine daha çok gider. Seri katil, Mills’in eşini öldürmüştür ve kutuda onun kafası bulunur. Mills ise olayın farkına vardığında yüzünde dehşet ve üzüntü dolu bir ifade belirir.

Montajını önemini ve nasıl kullanılabileceğini gösteren bu sahne Lev Kuleshov’un teorilerini destekler niteliktedir. David Fincher, bu sahnede seyircinin üç farklı karakteri ifadeleri üzerinden çıkarım yapmasını amaçlamıştır. Böylece seyircinin ilgisini canlı tutmayı da başarmıştır.

Kaynakça:

https://nofilmschool.com/Kuleshov-effect-definition

https://www.britannica.com/biography/Lev-Vladimirovich-Kuleshov

https://en.wikipedia.org/wiki/Kuleshov_effect

https://www.movementsinfilm.com/soviet-montage

https://en.wikipedia.org/wiki/Soviet_montage_theory


BENZER YAZILAR

My Arhcitect: Mimar Babam (Louis Kahn’a Bakış)

En iyi belgesel Oscar'ına aday gösterilen belgesel ve Louis Kahn hakkında bilgiler

Euphoria (2019)

Bir HBO yapımı olan ve genç liselilerin kendilerini bulma çabasını anlatan dizi Euphoria hakkında bilgileri derledik.


Paylaş