Yazar: Miray Ercan-Altınbaş Üniversitesi
“Fikrimi çalmaları mühim değil, ben kendi fikirleri olmamasına üzülüyorum” -Nikola Tesla
Yıllar geçtikçe günlük hayatta kullandığımız teknolojik araçların sayısı artmakta ve Endüstri 4.0 ile bu artışın daha da hızlanacağı öngörülüyor. Sayı bu kadar fazla olunca hangi ürünün fikir sahibinin kim olduğunu takip etmek de oldukça güçleşiyor. Patent yarışları; teknolojinin ilerlemesi, inovasyona yapılan yatırımların şirketler ve markalar tarafından artması ile endüstriyel çapta bir savaşa dönüştü.
Bu yazımızda icatlar sonrası patent kavramının oluşumu ve endüstride patent savaşlarının başlamasının sebeplerini inceledik.
Patent Kavramının Üretimi ve Tarihi
Patent kavramının ortaya çıkışı çok eski ve Eski Yunan şehirlerinden birinde bir şefin ortaya çıkarttığı tahmin ediliyor. Patentle ilgili yapılan ilk resmi mevzuat ise 1474 yılında Venedik düzenlenen Patent Kanunu. Daha sonraki yıllarda oluşturulan ikinci patent kanunu “İngiliz Tekel Kanunu” (1623) buluş sahiplerinin koruma hakkına bir sınırlandırma getirir ve 14 yıl olarak belirler. Ardından Avrupa ve Amerika sınırları içinde birçok patent kanunu ortaya çıktı. Tarihimizde ise ilk patent uygulamaları Osmanlı döneminde (14 yy.) “ahilik” sistemine dayanıyor. İlk resmi patent belgemiz 1871 yılına dayanıyor. Türk Patent Enstitüsünün 1994 yılında kurulmasından bu güne birçok yerel patent belgesi hazırlandı.
Patent buluş yapmaya özendirmeyi, bilim ve teknolojiyle ilgilendiren insanlara destek sağlanmayı ve doğru kaynak kullanılımını hedefliyor. Özetle patent kavramı para kazanma amacından çok, buluş sahibinin fikri haklarının korunması üzerine yoğulaşmış ve tarihin akışına yönelik yeni gelişmeleri teşvik amacıyla ihtiyaca bağlı üretilmiş bir kavram.
Patent Savaşları Nasıl Başladı?
Bilimsel araştırmalar, icatlar ve buluşlar uzun yıllar boyunca çok çalışarak edinilen başarılardır. Wright kardeşlerin uçak icadında, Graham Bell’in telefon tasarımında ve Edison’un ampulü buluşunda tarafların arasında ispat aşamasında birçok şaibeli olay bulunuyor. Patent ofislerine yapılan başvuru tarihleri ve tasarımların çalınmış olması gibi iddialar patentlerin üstüne gölge düşürse de tüm dünyada patent sahibinin geçerliliği kabul görüyor.
Endüstri 2.0 sonrasında seri üretimin hız kazanması her tasarımın önemini arttırdı ve markalar en faydalı ürünü ortaya koyabilmek amacıyla büyük yatırımlar yaptı. Elbette yatırımı yapanlar kadar üretilen cihazların icat aşamasında bulunanların söz hakkı olması gerekir. Patentin önemi de burada başladı. Oluşturulan her inovasyon kendisinden sonra gelecek olanları tetikledi ve gelişim süreci devamlılık kazandı.
Günümüzde teknoloji firmaları sektörün geleceğini öngörür ve buna göre stratejik üretimler gerçekleştirir. Durum böyleyken buluş sahibinin öneminden ziyade piyasaya sürülecek ürünün her markadaki farklı özelliklerine ve biçimlerine dikkat edilir. Teknolojinin öncü firmaları arasında yaşanan yarış, endüstriyel patent savaşı halini almaktadır.
Şirketlerin kendi markaları altında toplamış oldukları teknolojilerin pazar payları bu rekabeti zorlaştırıyor. Örneğin akıllı telefon endüstrisi. Akıllı telefonlar piyasaya ilk sürüldüğünde kimse patent hakkı konusunu konuşmuyordu. Markalar kendi altyapılarıyla üretime geçmişlerdi. Ardından akıllı telefonların masaüstü bilgisayarlara rakip olmaya başlamasıyla birlikte 2007 yılında Apple bu konuda harekete geçti. Buradan yapabileceğimiz çıkarım inovatif düşüncenin rekabet payının büyüklüğü patent savaşına girmekte etkisi olduğu.
Endüstride Patent Savaşlarının Geleceği
Yapılan her icat kendi alanında sektörleşme meydana getirir. Örneğin IoT (internet of things) haberleşme teknolojisiyle bir kahve makinesi tasarımınız var ve bu fikri ilk piyasaya süren sizsiniz. Bu durum diğer sıradan kahve makinesi üreticilerinin dikkatini çeker ve onlar da üretimde bu teknolojiyi cihazlarına entegre etmeyi hedefler. Bu öyle geniş çapta bir çerçeve meydana getirir ki sonuç olarak hak sahibinin kim olması gerektiği konusunda karmaşaya yol açar.
Buluş tarihinin ilk zamanlarında patent savaşı kimin patente ilk başvurduğuyla alakalıyken günümüzde hem başvuru tarihi hem patent alım güçlüğü hem de endüstriyel etkilerle meydana geliyor.
Uzmanların özetlemesiyle buna “Herkes herkesle davalık!” denilebilir.
Özellikle nesnelerin interneti, ekosistem olarak büyük bir alana sahip. Profesyonel mucitlerden hobilere kadar birçok insana açık kaynaklar üzerinde bilgi sağlıyor ve bu sayede insanlar eskiye nazaran daha kolay bir şekilde fikirlerini hayata geçiriyor.
Büyük firmalar tüm bu sisteme kaynak sağlayarak bir şekilde döngü oluşturuyor ve kendileri de faydalanıyor. Fakat bireysel çalışmalarda bulunan insanların sektör tecrübesinin olmaması sebebiyle firmalar, üniversiteler ve çeşitli kurumlar üzerinden icatlarını ortaya koymaları da endüstriyi etkiliyor.
Sonuç olarak televizyonlar, akıllı telefonlar ve diğer cihazların patent sahiplerinin kim olduğundan bağımsız bu cihazların inovatif fikirlerle birleşimi sonucu ortaya çıkan yeni ürünün sektörel yarışı diğerlerine bağımlı veya bağımsız gerçekleşebiliyor.
Ortaya yeni bir fikir veya sistem çıkarttığınızda bunun başka bir cihazla beraber kullanımı gelecek için sayısız buluş, tasarım ya da faydalı model potansiyeli taşır. "Google Patents" üzerinden herhangi bir teknolojiyi sorguladığımızda farklı birçok buluş sahibi ve markaya ait benzer fikirde farklı tasarımlarda buluşlar görmek mümkün. Buradan yola çıkarak öngörebiliriz ki ileride endüstride patent savaşları daha fazla artabilir ve yarış zorlaşabilir.
Kaynaklar:
Baseak : https://www.baseak.com/tr (akıllı telefonlarda patent savaşı)
Visual Captalist : https://www.visualcapitalist.com/patent-wars-tech-innovation-supremacy/
BBC : https://www.bbc.com/news/technology-24771421
Türk Patent ve Marka Kurumu : https://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/commonContent/History
BENZER YAZILAR
Kara Delik Nedir? Çekilen İlk Kara Delik Fotoğrafı Neden Bulanık?
Kara deliklerin ne olduğu, içinden ışığın bile kaçamadığı kara deliklerin fotoğrafının nasıl çekildiği ve çekilen fotoğrafın neden bulanık olduğu konularını ele aldık.
Arter'de İki Yeni Sergi
Arter, 19 Mayıs’ta yeni grup sergisi Koyun Koyuna’yı ve Ahmet Doğu İpek’in Başımızda Siyahtan Bir Hâle başlıklı kişisel sergisini ziyaretçilerle buluşturuyor.