2020 yılının en iyilerinden biri olan bu diziyi konusu ve anlatmak istedikleriyle inceledik.

HBO tarafından yayınlanmış şu an da BluTV'den de izleyebileceğiniz tam anlamıyla gençlik drama dizisidir. Çıkan bu ilk sezon 8 bölümden oluşmakta ve bölümleri yaklaşık 50-60 dakika arasında değişmektedir. Yönetmenliğini ''Call Me by Your Name''den tanıdığımız Luca Guadagnino üstlenmekte. Aynı zamanda Francesca Manieri, Paolo Giordano ve Sean Conway gibi isimler de dizinin yayınlanmasında yardımcı olan diğer ekip.

Dizinin kadrosunda ise Jack Dylan Grazer(Fraser Wilson), Jordan Kristine Seamon(Caitlin Poythress), Kid Cudi(Richard Poythress), Spence Moore(Danny Poythress), Francesca Scorsese(Britney) ve Chloe Sevigny(Sarah Wilson) gibi isimler yer almaktadır. Mini dizi olarak yayına girmiş bu dizinin IMDb puanı ise 6.7 olarak belirlenmiştir.

Konusu

New York şehrinde orduda çalışırken İtayla’ya ataması geçekleşen ailesinin sayesinde 14 yaşındaki Fraser’ın ve hayatındaki diğer insanların hikayesi. Yeni hayatına alışmaya çalışan Fraser, Caitlen’le tanışır ve zamanının çoğunu onunla geçirmeye başlar. Bu dizi de gençlerin kendi cinsiyet farkındalıklarını nasıl yaşadığını bize göstermesi ve kendilerinde hissettikleri değişimleri bizimle paylaşmasıyla devam eden bir hikaye. Ebeveyn tutumları, yasları, arkadaşlıkları, disiplinleri, cinsel yönelimleri, yaşadıkları iki ayrı dünya, kendilerini bulmaları her şeyiyle eleştirmenlerden tam not alan bir büyüme hikayesi.

Buradan sonrası SPOİLER içerir!

Right Here Right Now

Dizinin adı ''Wo Are Wo Were Are'' olsada bizi her bölümün başında karşılayan yazı ''Right Here Right Now'' oluyor. Burada ve şimdi. Aslında hikayenin de tam anlatmaya çalıştığı gibi plansız bir şekilde şu anda ve burada gerçekleşmiş olması aynı zamanda da bizi o ana yönelten bir dizi olması. Ani kararlar, ani farklılıklar.

Diziye aslında eşcinsel bir çiftin yani Fraser’ın iki annesinin İtalya’da bir üsse üst düzey bir komutan olarak atanmasıyla başlıyoruz. Dizi İtalya’da çekiliyor ancak biz o şehrin yapısını son bölüme kadar asla görmüyoruz. Üs dediğimiz yeri bir banliyö olarak da düşünebiliriz. Dört tarafı kapalı içinde market, sinema, kafe vb. dükkanlar var. Askeri bir üs olduğu için içeride yüksek düzeyde bir ciddiyet hakim.

Fraser’ın iki annesinden biri öz, birisi üvey. Öz annesi atamayla beraber üssün başına geçiyor ve burayı yönetmeye başlıyor. İki annenin bizim gözümüzde aslında daha sempatik olması beklenirken, ikisinin de ordu gibi disiplin temelli bir yerde çalıştıkları için sanki bize bir babaymış figürü verilmesi sağlanmış. Luca Guadagnino açıkçası bize bu lezbiyen çifte çok farklı bir yerden bakmamızı sağlamış. Öz annesiyle Fraser’ın arası pek iyi değil, üvey annesiyle daha iyi anlaşıyor. Burada bile Fraser’ın o karmaşıklaşmış ruh halinden bir parça görmek mümkün.

Fraser’ın bu otoritenin içinde tanıştığı Caitlin onun hayatının bir parçası oluyor. Cait’in de aslında diğerlerinden ayrılan bir yanı olduğunu görebiliyoruz. Silah sevmesi, o uzun saçlarını okul dışında bir şapkanın altına saklamaya çalışması, regl olduğunu annesine değil babasına söylemesi, çok fazla şeyi umursamaması hemen Fraser’ın dikkatini çekiyor. Bu şekilde iki arkadaş oluyorlar.

Fraser’a gelirsek ona ''diğer çocuk'' sıfatını yapıştırmamız çok doğru olur. Giyim ve kuşamıyla tarzıyla çok aykırı. Askeri otoritenin çok dışında giyimi onu diğerlerinden farklı kılan en önemli özelliklerinden bir tanesi hatta arkadaşları ona ''Tshirt'' lakabını takıyor. Bu lakap bile onu uyumsuz yapan bir lakap. Bir düğüne yetişirken bile kıyafet seçimi yüzünden geç kalıyor. Hatta dizinin bölümlerinden birine Cait’e kıyafet aldığını görüyoruz ve bu kıyafetleri giymesiyle Cait’in de uyumsuzlardan biri olduğunu kabul ediyoruz.

Bu ikisinin arkadaşlığı diğer grup arakadaşları tarafından çok zor sindiriliyor ama zor da olsa Fraser’ı da arlarına almayı bir yerden sonra kabul ediyorlar. Arkadaş grubu olarak yukarıda bahsettiğimiz üs sınırında yapamadıkları şeyleri üs sınırlarından çıkıp gittikleri sahil kenarında diledikleri gibi yapabiliyorlar. Hayatlarında sanki iki ayrı dünya var. Her kişinin kendine ait ayrı bir kimliği olduğunu çok net bu sahnelerde görebiliyoruz. Eğlenme şekilleri, kendilerinden olanların garip davranışlarına çok tepki vermemeleri gibi nedenler onları gerçek sıkı dostlar olarak gösteriyor.

Bu arkadaş grubundan Craig bir asker. Görev gereği gitmesi ve kız arkadaşını geride bırakması gerekiyor. Dizinin her bölümünde bizi karşılayan ''burada ve şimdi'' sözünü tam anlamıyla eyleme dökerek Craig ve sevgilisi evlenmeye karar veriyorlar. Hemen evlenip akşam parti veriyorlar ve o sabah Craig göreve gitmek için onların yanından sessizce ayrılıyor.

Bu sırada Fraser ve Cait arasında arkadaşlıktan daha farklı duygular uyanıyor. Sevgililik gibi değil ancak farklı bir duygu. Kendilerini dışarıya sevgili olarak tanıtıyorlar. Bu şekilde sorunsuz ve sorgusuz bir ilişki yürütebiliyorlar. Cait’in içinde başka biri olduğunu yavaş yavaş görüyoruz. Saçlarının uçlarını kesip kendine bıyık yapmaya çalışıyor aynı zamanda Fraser’ın da öz annesinin yanında çalışan Jonathan’dan hoşlandığını görüyoruz. Birbirlerine bu durumlarla çok fazla yardım ediyorlar. Onları bir yapan da bu yaşadıkları şeyleri sorgusuz kabul etmeleri. Cinsel yönelimlerini yargılamamaları.

Cait’in kendine ait uzun saçları var. Etraf tarafından bu şekilde tanınıyor. Cait’in de sembolü bu diyebiliriz ancak bu imajdan vazgeçtiği görüyoruz. Bu saçları istemiyor. Yine şimdi ve burada diyerek babasının tıraş takımıyla Fraser’ın da yardımıyla beraber saçlarını kazıyor. Kendi kimliğini işte tam da bu şekilde kazanıyor. Eski sembolünü yıkıp yerine tam da istediği sembolü koyuyor. Cait’in asker olma isteği de bu şekilde gittikçe artıyor.

Bir süre sonra arkadaşlarına Craig’in görevde öldüğü haberi geliyor.  Bu çocukları bir yasa sürüklüyor. Craig’in ölmesinde Fraser’ın annesini suçluyorlar çünkü göreve gönderen annesi. Bu sayede Fraser yine Cait dışındaki arkadaşları tarafından dışlanıyor ama bunu sorun etmiyor. Yetişkinler yaslarını bir törenle gösterirken gençler bunu alkollü ve danslı bir partiyle göstermeye başlıyor. Ölen asker Craig’in en yakın arkadaşı Danny alkol içemeyen bir Müslüman ancak Craig öldüğünde ''Gerçekten tanrı var mı?'' sorusu Danny’nin en yakın arkadaşını da kaybetmesiyle birleşince bir an da alkol içmeye başlıyor. Kafası tamamen karışık devam ediyor hayatına ne olduğunu ne istediğini bilmeden.

Dizinin sonuna  yaklaştığımızda ise Cait’in ailesinin tayinle başka bir yere atandığını bu yüzden de Cait’in gitmesi gerektiğini görüyoruz. Bunun için Fraser, Cait ve kendine sevdikleri şarkıcının konser biletini alıyor. Dizinin ancak en sonunda İtalya’nın o güzelliğini  ve tarihi yapısını görüyoruz. Bu iki gencin en mutlu olduğu zamanda o sokakların güzelliğini görüyoruz. Son sahneye gelindiğinde ise kendilerinin artık tam anlamıyla farkına varmış bu iki gencin üs sınırları dışında öpüştüğü ve kelimenin tam anlamıyla hayatımızdaki her şeyin o an ve orada olduğuna kesin bir sonuç getirip final veriliyor.

Dizi Hakkında

Dizi aslında ''Tensel Sinema'' denen suya girdikleri zaman bize o suyu hissettiren, deniz dalgalandığında bize o hışırtıyı hissettiren bir türde.

Mekan kurulumu da sizi dizinin ilk dakikalarından içine çekiyor. Yani direkt mekanın içindesiniz alışmanız çok uzun sürmüyor.

Seçilen müziklerde gerçekten orada ve o anda hissetmemizi sağlıyor. O kadar içten sıcak ve güzel şarkılar ki sanki o sahneler için yazılmış.

Sona gelecek olursak dizinin her bölümü bir film havasında. Zaten dizinin yönetmeni olan Luca Guadagnino’ya sürekli film çekiyordunuz dizi çekmek zor olduğumu diye sorulan bir soruya ''Zor oldu tabi ki çünkü ben filmlerimi çektiğim titizlikle bu diziyi çektim'' diye bir yanıt veriyor. Her bölümünü ayrı bir film gibi gözükmesinin sebebi aslında bu.

Eğer diziyi izlemediyseniz şiddetle bu gençlerin hayatlarına dahil olmanızı ve bu film tadındaki mini diziyi izlemenizi öneriyoruz.


BENZER YAZILAR

İki Efsane Tek Film: Godzilla vs. Kong (2021)

2021 yılı biterken bu yıla damga vurmuş doğanın en güçlü ikilisini bir araya getiren Godzilla vs. Kong filmini tekrar hatırlamaya ne dersiniz?

Simetri ve Renklerin Ustası: Wes Anderson

Filmlerinde tercih ettiği pastel renk paleti ve simetrik kadrajı ile kendine özgü bir tarz yaratan ünlü yönetmen Wes Anderson kimdir?


Paylaş