Halkı tarafından terk edilmek zorunda kalarak doğaya teslim olmuş bir Ermeni şehrinin hikayesi.

Ortaçağda bir Ermeni şehri olarak kurulmuş Ani şehri. Çeşitli ticaret yollarının üstünde konumlanan; çağının ötesinde teknoloji ve sanatla inşa edilmiş saraylara, surlara ev sahipliği yapan ve 100.000 kişilik nüfusa sahip olan, Dünya’nın en büyük şehirlerinden biriydi. 

Şehrin Kuruluşu

Şehir 961 yılında kuruldu. Doğudaki Akhurian Nehri ve Batıdaki Tzaghkotzadzor Vadisi arasında kalan şehir bu vadilerden dolayı korunaklı ve güvenli bir bölge olma avantajına sahipmiş. Güvenli sağlayan bir başka unsur da şehri çevreleyen Surlar. Bu surlar ise üç aşamalı olarak yapılmış. İlki 964 yılında, ikincisi 977 yılında ve sonuncusu Selçuklu hükümdarı Alparslan’ın şehri fethetmesinin ardından 1064 yılında yapılmış. 

Surlar üzerinde yedi adet kapı var. Şehre girerken kullanılan Aslanlı Kapı bugün hala kullanılıyor. Bargatlı hanedanının sembolleri yılan, aslan, kartal; sonsuz sürekliliğin sembolü gamalı haç ise diğer kapılar ve surların üstünde görülebiliyor. 

Şehrin Terkedilişi

İhtişamı ve zenginliği ile tanınan Ani şehri, 1236 yılında Moğollar tarafından yağmalanmış ve bu yağmalama hareketi Ani şehrinin sonunun başlangıcı olmuş. 1319 yılındaki deprem görkemini kaybetmeye başlayan şehirdeki bir çok önemli yapının hasar görmesine sebep olmuş. 

Depremin ardından Timur tarafından ele geçirilerek tahrip edilmiş. 1535 yılında Osmanlı ve İran arasındaki savaşta halk tarafından tamamen terk edilmiş. Böylece kademeli olarak terk edilmeye başlanan şehir 17. yüzyıla gelindiğinde büyük ölçüde unutulmuştu. 1877-1878 yılları arasında Osmanlı tarafından savaşta Ruslara kaybedilen bölge Birinci Dünya Savaşı sonrası geri alınmış. 

Son kez Ermenistan Cumhuriyeti'nin eline geçen şehir bir kere daha el değiştirerek Türkiye sınırlarına dahil edildi. Böylece, bir çok toplum ve dine ev sahipliği yapan Ani şehri, Ermenistan ve Türkiye arasındaki sınırda kayıp bir kent olarak varlığını sürdürdü. 

Fakat Ermeni toplumunun gurur sembollerinden biri olan şehir 2016 yılında Unesco Dünya Mirası Listesi'ne eklenmesi ile tekrar dikkatleri üstüne çekti.

Şehrin Sembolleri

Ani Katedrali

Kentin göze çarpan ve en eski yapılarından biri olan Ani Katedrali 30 metre yüksekliğinde kırmızı taşlardan yapılmış bir 10. yüzyıl kilisesidir. 

1064 yılında şehri fetheden Alparslan Kilisenin üstündeki haçları kaldırtarak burayı bir camiye çevirmiş. 1124 yılında Ani’yi ele geçiren Gürcü Kral David burayı tekrar kiliseye çevirse de depremler ve yağmalar ile hasar gören kilise kullanılamaz hale gelmiş.

Aziz Gregor Kilisesi

12 kenarlı şapeli ve görkemli kubbesi ile Ermeni Bagratuni hanedanlığının yaptırdığı sanatı ve teknolojisi ile zamanının ötesinde bir kilise olan Aziz Gregor kilisesi kızıl, kahverengi volkanik taşlarla inşa edilmiş. Ne yazık ki şehirdeki yağma ve depremler dolayısıyla bugün harap halde olan kilise bir iskele yardımı ile ayakta duruyor.

Kilise’nin karşısında ise kayaların için oyulmuş mağaralar dikkat çekiyor. Bazı tarihçiler bu mağaraları Ani şehrinin inşasının çok öncesine dayandığını düşünüyor. Ani döneminde mezar ve kilise olarak kullanıldığına inanılan mağaralarda 1900’lü yılların başına kadar insanlar yaşamaya devam ediyordu.

Bakireler Manastırı

Hakkında çok sınırlı bilgiye sahip olunan manastır bir nehir kenarında konumlanmış ve kızıl cephesiyle dikkat çekiyor. Şehir merkezine uzak bu manastırın bir rahibe topluluğuna ev sahipliği yapmış olabileceği düşünülüyor.

İpekyolu Taş Köprüsü

Adından da anlaşılacağı gibi önemli bir ticaret yolu olan İpekyolu'nun bir parçasıymış İpekyolu Taş Köprüsü. Ermenistan ve Türkiye arasındaki sınırı belirleyen derenin üstündeki köprünün kemeri yıkılmış ve kullanılamayacak vaziyete gelmiş.

Bu gün varlığından geriye yalnızca derenin iki ucundaki ayakları kalmış olsa da bir zamanlar Ermenistan ve Türkiye arasındaki sınırı birleştirmesi ile önem kazanmış İpekyolu Köprüsü.


BENZER YAZILAR

Tarihte En Gelişmiş Maya Kentlerinden: Palenque

Mimarisiyle döneminin çok ötesinde olan bu Maya şehrinin MÖ 6. yy’da kurulduğu düşünülüyor.

Neuschwanstein Şatosu

Almanya'nın güneyineki Füssen şehrinde Kral 2. Ludvig tarafından yaptırılan, Alp Dağları'nın arasında yükselen görkemli bir şato.


Paylaş